İstanbul Levent’te Profesörler Sitesi’nin önünden geçerek , dar ve hafif yokuşu olan yoldan giderdim evime.
Gültepe / Adem Yavuz İlkokulunda öğretmendim.
Otobüs durağında karşılaşmıştım birkaç kez.
Bir gün üç çocuğumla otobüsü beklerken , onların konuşmaları hoşuna gitmiş olacak ki ;
– Siz kaçıncı sınıftasınız diye sordu.
Çocuklarım başladılar anlatmaya.
– Annemin okulunda okuyoruz.
Oğlum , küçük ana sınıfına gidiyor.
Bu sohbetten sonra durakta her karşılaştığımızda bana sorduğu soru hiç aklımdan çıkmaz.
– Öğretmenim bugün ne öğrettiniz ? Hangi konuları işlediniz.
Daha sonra kolayca selamlaşır olduk.
Babamın Savaştepe Köy Enstitüsü mezunu olduğunu söyledim.
O zaman tanıttı kendisini..
– Ben Orhan Cavit Tütengil.
– Babamda kitabınız var dedim.
– Ben de Savaştepe İlköğretmen Okulu mezunuyım.
Bu sohbetten sonra , Sevgili Orhan Cavit Tütengil ile daha bir duyarlı sohbet başlamıştı aramızda.
Cumhuriyet Gazetesi okuduğumu söyledim.
Çok keyif almıştı.
O gün çocuklarımı evde bırakıp durağa doğru yürüdüğümde , kalabalık bir grup vardı.
Yerde biri yatıyordu…
Orhan beyi tanımıştım
Aylarca kendime gelemedim..
6 ay sonra oradan taşındım
Işıklarda uyusun.
Değerli bilim adamı, sevecen dedemiz..
Köy Enstitülü delikanlımız..
Babamla tanışamadılar, karşılaşamadılar..
O’nu kaybettik
Şimdi belki birliktedirler..
Işıklarda uyusunlar..
Faşizmin hainliğini nasıl anlatayım yiğit öğretmenim.
Sizden sonra o kadar değerli insanımıza kıydılar ki…
Katletmelere doyamadılar..
Şimdi acıyı bal eyleyemiyoruz..
Bal bile acı oldu
Dersler boş geçiyor..
Emek verdiğiniz her gencin , şimdi ihtiyar yüreğinde yaşadığınızı düşünüyorum..
Saygı ve minnetle anıyorum sizi..