Tarihimizde “Çanakkale Savaşları” diye anılan şanlı boğaz müdafaamız, bu milletin tarihinde olduğu gibi dünya tarihinde de önemli dönüm noktalarındandır. Artık sonu geldi sanılan bir milletin var olduğunun ispatıdır. Emperyalizmin boyunduruğunda inleyen mazlum milletlerin, kurtuluşlarının umududur.
1 – Viyana Bozgunundan sonra sürekli yenilen bir millet, 240 yıldır ezilen bir millet, dünyanın en büyük, en eğitimli, en tecrübeli iki ordusu karşısında, kimsenin akılları ucuna bile getiremeyeceği bir başarı kazanmış, bütün dünyayı şaşırtmıştı. Dünyanın ezilen, sömürülen bütün ulusları, “mazlum milletler”, dünyadaki gücünün doruğundaki emperyalizmin yenilebileceğini anladılar. Eğer “emperyalizm” 20. yüzyılın ortalarında artık sona erdiyse, Çanakkale Savaşları’nın bu halklara umut aşılamasıyla oldu.
Osmanlı Devleti, 1683’de yaşadığı “Viyana Bozgunu’ndan” sonra, sürekli yenilmiş, sürekli Rumeli’deki ana vatan topraklarından kaybetmiş, kaybedilen her toprak parçasında milletini bir parçasını garip ve çaresiz bırakmış, emperyalist Batı dünyasının bilim, teknolojik ve mali gücü karsında ezilmişti.
1’nci Dünya Savaşı öncesinde, hiçbir savaş teknolojisini geliştirmemiş bir ordusu, yabancıların kontrolünde(Duyun-u Umumî) bir maliyesi, entelektüel gücü son derece kısıtlı bir halkı vardı.
İngiliz Savaş Bakanı Churchill’in Osmanlı Ordusu hakkında fikri şöyleydi: “Birkaç Alman subay Türkiye’de ne yapabilir ki? Eğitimsiz çavuşlar ve askerlerle malzemesiz, cephanesiz ne olabilir?”
İngilizlerin genel düşüncesi ise: “İki yüz yıldan beri İngiliz donanması zaferden zafere koşmuştu. Bütün dünyada tek yenilmez güçtü. Çanakkale’deki üç beş topun bu güce karşı gelmesi nasıl umut edilebilir?”(Alain Moorehead – Çanakkale Geçilmez – s:92)
Türkler Çanakkale’de dünyanın en büyük ve en güçlü iki ordusunu İngiliz ve Fransız ordularını geçirmeyerek, dünyadaki emperyalist planları alt-üst ettiler.
2 – Doksan yıla yakın süredir Rusya’da Çarlık yönetimine karşı bir ihtilâl bekleniyordu. İngiliz ve Fransızların ortak planlarına göre İstanbul alınacak, Ruslara verilecek, Çar’ın prestiji yükselecek, halkın gözünde yükselecek olan çarlık monarşisi karşısında ihtilâl hazırlayanlar yalnız kalacak, monarşi yıklımayacaktı.
Emperyalistlerin, Boğazları yarıp Çarlık Rusya’sına yardım ulaştıramaması dünyanın kaderini değiştirdi.
Birkaç ayda bitirebileceklerini sandıkları savaş dört yıl uzadı. Hasım devletlerde de büyük kayıplar oldu, halkın hoşnutsuzluğu, seçim sandıklarına yansıyarak, iktidarlar değişti.
Rus ordusuna yardım ulaşamaması üzerine Ruslar, Almanlar karşısında başarısız oldu. Bu kısa zamanda bir rejim buhranına yol açtı. Rusya’da 1917 Ekiminde Sovyet İhtilâli oldu ve Çarlık yıkıldı.
Çanakkale’de Türklerin kazandığı zafer, bütün İslâm aleminde olduğu gibi, sömürülen mazlum milletler nezdinde de yankı buldu. Emperyalistlerin de yenilebileceği gerçeği ile kısa sürede başkaldırılar başladı, pek çok millet istiklâline kavuştu.
3 – Çanakkale Savaşlarında, tarihte eşi benzeri az rastlanacak büyük kumandanlar yetişti. Mustafa Kemal’ler yetişti.
Özellikle “Anafartalar Zaferi” İngilizlerin belini kırdı. Birden ülkenin her tarafında “Anafartalar Kahramanı” olarak anılan Mustafa Kemal ismi, bu sıfatı “Kurtuluş Savaşı” boyunca taşıdı. Halk ona, Yunanlılara karşı sürdürülen bu savaşta “Anafartalar Kahramanı” başlarında diye inandı ve güvendi.
Emperyalist devletlerin sömürü düzeni, artık çok uluslu şirketlere döndü. Bir takım satılmış politikacı ve mafya bozuntuları artık onların taşeronları durumuna girdi. Emperyalist devletler de bu tür politik planları bu şirketlere bıraktıkları için EMPERYALİST DEVLET kavramı sona erdi. Gerçekten de Fransızlar bir şekilde Kuzey Afrika’dan İtalyanlar Libya ve Etopya’dan, İngilizler Hindistan ve Afrika’dan, Rusya Asya ve Avrupa’daki ülkelerden, Amerika bir şekilde Filipinler, Kore’den çekildiler. Ama bir şekilde uydu yönetimlerle bir süre daha hükümranlıklarını sürdürdüler. Şimdi dünyanın hemen her yerinde(bir kaç devlet dışında) Amerika merkezli çok uluslu şirketler sömürmekte halkları. Bunu sağlamak için de ülkeleri bölmekte, parçalamakta, hatta Irak gibi, Suriye gibi emperyalist çıkarlarına uygun ülkeleri hep beraber işgal etmektedirler.
Kültür emperyalizmi ise sömürmek istenilen ülkelerin benliklerini bozmak için sürekli kullanılan en mühim araçtır.
ÇANAKKALE DESTANI
Köyde davul vurdu, bayram var sandım
Gelibolu’ya vardım, seyran vardım sandım
Karavana geldi, ayran var sandım
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
Seddülbahir önü borazan çaldı
Çavuş al sancağı eline aldı
Sonra Bismillah’la düşmana daldı
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
Makineli tüfek askeri biçti
Önce Ali çavuş şerbetin içti
Sonra hep şehitler deftere geçti
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
Anafartalar’da kıyamet koptu
Mehmet çavuş süngüsün kaptı
Gavur ummadığı adama çarptı
Kan aktı kan köpürdü Çanakkalede
Arıburnu önü bir kanlı dere
İnsan cesedinden basılmaz yere
Düşmana sırt dönmek yakışmaz ere
Kan aktı Kan köpürdü Çanakkale’de
Böyle cesareti bilmez bu meydan
Yalnız Türk’e nasip etti yaradan
Gelibolu’daki her bir dereden
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
Gelibolu önü üç ağaç incir
Süngü derin işler yüreğim sancır
Sanmayın vurulur Türk’e bu zincir
Kan aktı, kan köpürdü Çanakkale’de
Akşam ezanında mektuplar gelir
Herkes postasını çavuştan alır
Ayrılık derdi de pek yaman olur.
Kan aktı, kan köpürdü Çanakkale’de
Kışla önü çavuş verir talimi
Emir gelir bilemezsin halimi
Hücum denir süngülersin zalimi
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
Gelibolu önü koca bir mere
Nice ölümlere koştuk kaç kere
Bize mezar oldu Cehennem dere
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
Sargı yeri görünmüyor sıradan
Mehmet oğlu korkar mı hiç yaradan
Bu destanı nasip etti Yaradan
Kan aktı kan köpürdü Çanakkale’de
(Hatıralarını anlatırken Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı Gazisi İvrindili Ali Çavuş söylemişti.)