Bu hafta Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’ncu yıldönümü idi. Çeşitli törenler ile zafer anıldı ve şehitlerimiz yad edildi. Bizlerde bu haftaki sohbet konumuz olarak bu büyük zaferimiz üzerinde sohbet edeceğiz.
Önce tarihsel sürece bakalım. Osmanlı İmparatorluğu Balkanlara çıktıktan sonra hızla büyümüş ve genişlemiştir. Ardından önce Ege’yi daha sonra Akdeniz’i kontrol altına alarak zirveye çıkmıştır. Fakat 1570 yılındaki İnebahtı deniz savaşında donanmasını kaybetmiştir. Bu yenilgi gerilemenin başlangıcıdır. Donanma yenilenmiş ve Kıbrıs alınmıştır.1770 yılında bu sefer Çeşme faciası yaşanmış ve yine donanma yok edilmiştir. Bu olay üzerine ise Osmanlı laik yapıda eğitime başlamış ve ilk defa Deniz Harp Okulu’nu kurmuştur. Donanma yine yenilenmiştir. Fakat 1827 Navarin baskını ile donanma yine yok olmuştur.
Donanma yenilenmek istenirken dünya denizlerinde ahşap teknelerin yerine buharla çalışan sac tekneler görülmeye başlanmıştır. Bu büyük teknolojik değişim donanmaya da yansımış ve zırhlı buharlı savaş gemileri denizlerde dolaşmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu 19’ncu yüzyılda kendini yenilemeye çalışırken 1867 yılında Abdülaziz ilk ve son olarak yurtdışı seyahatine çıkmış ve Fransa ile İngiltere’yi dolaşmıştır. Bu ziyaret sonunda çok güçlü buharlı gemilerden oluşan bir donanma oluşturmuştur.
1876 yılında 1.Meşrutiyet döneminde Abdülaziz tahttan indirilmiş ve yerine 2.Abdülhamit getirilmiştir. 2.Abdülhamit ‘bu padişah hallinde donanmanın parmağı var’ diye donanmayı Haliç’e hapsetmiştir. Haliç’te çürüyen donanma kullanılamaz hale gelmiştir.
2.Abdülhamit İstanbul’un müdaafası için Çanakkale boğazının iki yakasına tabya yaptırmaya başlamıştır.1908 yılında 2.Meşrutiyet ile 2.Abdülhamit tahttan indirilmiş ve yerine Mehmet Reşat geçmiştir. Bu dönemde Donanma Cemiyeti kurulmuş ve toplanan paralarla gemi sipariş edilmeye başlanmıştır. Böylece halk tarafından yeniden donanma oluşturulmaya çalışılmıştır. Ordu ise 1913 yılından itibaren Enver Paşa tarafından yenilenmiş ve gençleştirilmiştir. 1911 yılında donanmasızlık yüzünden Trablusgarp ve 12 ada elimizden çıkmıştır.1912 yılında ise yine donanmasızlık yüzünden Kuzey Ege adaları elimizden çıkmıştır.1914 yılı Kasım ayında ise Osmanlı İmparatorluğu 1.Dünya Savaşına girmiştir. İmparatorluk savaşa Almanya’dan aldığı iki geminin Karadeniz’de Rus limanlarını bombalaması ile girmiştir. Osmanlı’nın savaşa girmesi ile İtilaf donanması Çanakkale boğazı önlerine gelerek faaliyetlerine başlamıştır. Aralık ayı içinde boğazın girişi bombalanmıştır. İtilaf devletleri Osmanlı ordusunu çok zayıf gördüklerinden dolayı Çanakkale boğazını kolayca geçip müttefikleri Rusya’ya yardım götüreceklerini sanmaktadırlar. Bu sırada Osmanlı başkentini işgal edeceklerinden dolayı Osmanlı İmparatorluğu’nu da tarihe gömeceklerdir.
Osmanlı ise boğazı tahkim etmeye başlamıştır. Önce boğaz hatlar halinde mayınlanmıştır. Boğazın iki yakasındaki tabyalar güçlendirilmiş ve boğazın iki yakasını olası bir çıkartmada savunmak için 5. Ordu kurulmuştur. İtilaf donanması 18 Mart 1915 günü boğazı geçmek için ileri harekata geçmiştir. Gemiler sıra halinde boğaza girmişler ama iki yakadan şiddetli bir topçu ateşi altında kalmışlardır. Yaralanan gemiler geri çekilirken karanlık limanda Nusret gemisinin döktüğü mayınlara çarpan itilaf gemileri denizin dibini boylamıştır. Ocean gemisi hemşehrimiz Kocaseyit’in attığı mermi ile yaralanmış ve geri çekilirken mayına çarpıp batmıştır. İtilaf donanması akşamüstü boğazı geçemeyeceğini anlayarak geri çekilmiştir. Bu büyük zaferimizin komutanı Boğaz Komutanı olan Cevat Paşa’dır. Daha sonra Osmanlı’da Harbiye Nazırlığı da yapmıştır. Boğazı geçemeyen itilaf devletleri boğazı açmak için kara hazırlıklarına başlamış ve 25 Nisan günü çıkartma yaparak kara savaşlarını başlatmıştır. Kara savaşlarında da önlerine önce iki kahraman fırka çıkmıştır. Birisi Seddülbahir’de konuşlu 9.Fırka ile diğeri Bigalıda konuşlu 19. Fırkadır. 9.Fırka Komutanı Yarbay Halil Sami Bey,19. Fırka Komutanı ise Yarbay Mustafa Kemal’dir.
Çanakkale kara savaşları Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıktığı savaşlardır. Bu savaşlarda Türk ulusu önderini bulmuştur. Hepsini minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Saygılar.
23.Mart.2024
Sinan Kahyaoğlu