Sokak röportajında aklını, insanlığını yitirmiş ve sosyal sorumluluk bilinci olmayan cahil bir kadının övünerek dile getirdiği bu cümleleri dinlerken, nutkum tutuldu.
“Tabii ki reis. Eskiden doktorlar beni azarlardı. Şu an biz doktor dövüyoruz. Şu an doktorları beğenmiyoruz, doktor dövüyoruz. O rahatlık, bunun ötesi mötesi yok”
Kadının cüretinin kaynağı, referans ettiği özneden kaynaklanıyor elbette. Yoksa kolay kolay dile getiremezdi bu cahilce övgüsünü.
Kadının bu kafayla, “Doktorları kim bilir nasıl çileden çıkartıyordu ki eskiden kendisine kızdıklarını söylüyor” diye düşünesi geliyor insanın.
Yakın zamanda dünya genelinde bir pandemi yaşadık ve önümüzde buna benzer yaşayacağımız daha neler var belli değil.
Yaklaşık üç sene boyunca insanların yaşam savaşı verdiği bu ortamda gece gündüz demeden kendi yaşamları pahasına mücadele eden doktorlarımız ve tüm sağlık personeli değil miydi?
O acı günleri ne çabuk unuttuk.
Doktorlarımıza hakaret ettik, şiddet uyguladık ve hatta kovduk. Ne kazandık? Ülkemizde diplomasız sahte doktorların cirit atmasına olanak sağladık.
İlber Ortaylı Hocamız bir röportajında “Cahille sohbeti keseceksiniz” demişti.
Çünkü cahilin ne zaman ne yapacağı, kimlere kulluk edeceği, neye ve kimlere düşman olacağı belli olmaz.
Aile içi eğitimi sağlıklı ve öğrenim görmüş aklı başında hiçbir insan böyle talihsiz bir söylemde bulunmaz. Zira haklı ya da haksız bir nedenle kızgın veya niyeti birilerine yaranmak olsa da bilir ki bir gün hastalığına yine bir doktor derman olacak.
Mesleği, yaşam felsefesi ve arzusu sadece can kurtarmak ve insanı yaşatmak olan doktorlara karşı alıp veremediğiniz nedir, inanın anlamak mümkün değil.
İçinde onur kırıcı nefret ve tahrik barındıran bu söylemin cezasız kalmayacağına inanmak istiyorum.
Bilimin ışığında yıllarca eğitim gören ve özveri ile insanlık için çalışan doktorlarımıza, üstelik dünyanın her bir yerinde başarıları konuşulup takdir edilirken, kendi ülkelerinde uygulanan her türlü çirkin saldırının mantıklı bir mazereti olamaz.
Savaş vermemiz gereken asıl düşmanımız kendi hastalıklarımızdır, onları tedavi etmeye çalışan doktorlarımız değil.
Aslında yenmemiz gereken düşmanlarımız; cehaletimiz, bencilliğimiz, liyakatsizliğimiz, saygısızlığımız, sorumsuzluğumuz, gafletimiz, ataletimiz ve okuyup araştırmadan, muhakeme etmeden kararlarımızı etkileyen kör inancımızdır.