Balıkesir’deki…
Geride bıraktığımız yıllarımız aklıma geldi..
Bizim jenerasyonun gıda alışverişi ve de
yaşam biçimi..
Düşündüm de..
Ne kadar “çağdışı” yaşamışız?.
Pazara giderdik..
At arabasıyla şıkıdık, şıkıdık eve dönerdik!.
Boşta at arabası bulamazsan faytonla..
Dönmeyen var mı?.
Kavun, karpuz dolusu bir araba!..
Fileler de yanında..
Hepsini yuvarlardık kerevetin altına..
Mis gibi kokar.. Bugünküler gibi
“lök” diye oturmazlardı!..
Dün markette karpuz gördüm.
Dilimle!..
Bir de streçli!..Vitrinde..
O bana bakıyor ben ona..
Portakal alırdık..
Haldeki kabzımallardan..
Ne kilosu?.. Sandıkla!.. Sandıkla!..
Finike, Vaşington, Yafa..
Rahmetliler Özyemişci’den ,
Ocaktan’dan, Sarı’dan,İnandık’dan..
Şimdi ucu ucuna bir kilo!.
O da marul , limon poşetinin içinde..
Gizlencelik!..
***
Yağ yoğurt pazarına giderdik..
Dispanserin altına, Hasanbaba’nın karşısına..
Mendure’den, Ayşebacı’dan, Yapköy’den,
Akbaş’dan, Üçpınar’dan herkes orda..
Yumurta çıktığı gibi bokunla..
Sıcacık..
Yoğurt bakraçla, tereyağ yayığınla..
Böyle alınırdı..
Şimdi en fazla yarım kilo, ucundan accık!.
Zeytinyağ pazarda galonla!..
Şimdikiler bilmez galonu malonu..
3,5 litreden fazla cam şişe!..
Yok öyle bir litre..
Üç on para bedava!..
Tenekeler 18’lik.. Her eve lazım..
Kaymak dürüm, dürüm tabağınla alınır..
Şimdi bir günlük maaşı yatırsan alamazsın.
Unsuz ev hiç olmaz!.
Un çuvalsız “ev kadını” hayatta olmaz!.
Vallahi boşanma sebebi sayılır!..
Un çuvalla alınır hem de değirmenden..
Taş’da öğütülür harbiden!..
Şimdi al bakalım..
Çuvalı başına geçirirler adamın!..
Şekersiz ev “tatsızdır” düşünülmez…
Susurluk’un “pancar şekeri” olmazsa olmaz.
İçinden maşrapayla alırdık şekeri..
Şimdi rafın arkasına düşmüş mü
acaba diye..
Deli gibi arar olduk toz şeker’i..
Bal alırdık pazardan bal..
Petekle hem de tenceresinle!..
Altındaki süzmesiyle..
Halis muhlis…
Şimdi bul da ; bi de güvende.. Al hadi..
Parası bir yana, sahtekarlığı bir yana..
Ağda alırdık tatlı niyetine..
Çemberli tahtasının içinde..
Almayan var mı içinizde?.
Turşuyu küpte kurardık evimizde..
Her evde illa turşu küpleri vardı.
Ne erir , ne süner..
Şimdi attığın tuz bile koktu!..
Bunlar mübalağasız her evde ..
Balığı kuyruğundan iple bağlarlardı..
Bolluğa bak, çifti bir lira..
Bizim Cemal’in babası,
rahmetliyi namıyla analım “Çolak Kemal” ve de rakibi “Karakaş” bir de “Balıkçı Erdal”..
Memleketin balıkçısıydı onlar..
Palamut’u çifter, çifter…
Kalkan’ı dilimle, hamsiyi, istavriti..
“Üçgen külahlı” gazete kağıdında götürürdük..
Hatırladınız mı?..
***
Bisküvi koca teneke kutuda..
Ye, ye bitmez!..
Şimdi on santim petit(pöti), petit(pöti)..
Açmadan bitti!..
25 kuruşa iki buçuk tane simit alırdık..
Evet, evet!..
İki tam bir yarım!..
Arkadaşımızla bölüşürdük.. Kalanda cebe eve..
Şimdi bir simit 4 lira, al bölüş sıkıysa..
Ekmeği çeyrek, bazen yarım alırdık!..
Ah ahh..
***
Çok “çağdışı” yaşadık biz..
Hakikaten çok çağdışı !..
Ulan görgüsüz!..
At arabasıyla kavun alınır mı hiç?..
Açıkta balık sallanır mı?..
Hep yedik bu mokları..
Üzülüyor insan tabi..
Eski Türkiye işte!..
Şimdi ne kadar “çağdaş” bir yaşam
tarzımız var.
Aradığımız her şey var!..
Biraz “pahalılık” var ama…
Sıkın dişinizi “düzelticez” diyorlar!..
Şeker var mesela.. Marka, marka..
Dün 66, bugün 76, yarın insafa bağlı!..
Et var mesela..
Kuyruğa girmeyin diye çok pahalı!..
Yağ var mesela..
İki şişe almayın diye günlük zamlı!..
Patates var mesela..
Rejim yapın yemeyin diye pahalı!..
Soğan var mesela..
Kokmayın diye o da pahalı!.
Bal var mesela..
Şeker şurubundan çakmalı!..
Tereyağ var mesela..
Mis gibi patates katkılı!..
***
E daha ne olsun?..
Para var, huzur var!.
***
Ada vapuru yandan çarklı..
Bayraklar donanmış caf caflı .
Simitçi, kahveci, gazozcu
Şinanay da şinanay..
Estirirse ada yeli estirir
Seni sevindirir beni küstürür
Lüküs kamarada kimler oturur
Şinanay da şinanay..
Eline sağlık Melih Cevdet Anday!..
Hoşçakalın..