BÜYÜK” İNSANLIĞA “KÜÇÜK” DERS! “FAYRUS”
Bilinen bir Temel fıkrasıdır:
“Ölüm cezasına çarptırılan Temel’in
cezasının infaz anı gelip çatmıştır.
Gelenek gereği ‘son sözü’ sorulan
Temel, düşünür taşınır, sonunda:
“Bu bana ders oldu.” der.
Bir süredir, ismi söylenen, cismi görünmeyen
bir “fayrus” büyük insanlığı teslim aldı!
Dünyayı teslim alan o küstahlığı ile
hesabı meçhul sonsuz zenginlikler,
arşa yükselen devasa gökdelenler,
lüks, şatafatlı, sınırsız mülkler,
o göz alıcı arabalar, yatlar,
rezidanslar, sayısız uçaklar;
bankalarda kilitli paralar,
yığın yığın paralar,
menkul borsalar;
bencilce hırslar,
hepsi ve hepsi
bir çırpıda
korkudan
yerle bir
oldular!
Adı sanı var, kendi yok, derdi çok olan
şu “fayrus” yüzünden “büyük” insanlık,
neredeyse kaçacak delik aramakta!
Korkudan adeta ödü patlamakta!
Sonunda bula bula, çatısının altında
kendini güvende bulmakta!
Görünmez “fayrus”a karşı,
övündüğü tank, top, füze de
bir fayda sağlamamakta!
O bombalar yağdıran,
ışıktan daha hızlı uçan
uçakları hangarlarda;
kasaba büyüklüğündeki
gemileri limanlarda;
sesten hızlı, uzayan
trenleri garlarda,
ibret i alem
durmakta!
Lakin görünmez olan
bir “fayrus”tan kaçıp
kurtulamamakta!
“Global-küresel-milenyum” olan;
sınırları tanımayan “büyük” insanlık,
ismi var, cismi yok, bir “fayrus” karşısında
çatısının altında kendine esir olmakta!
Sonsuz zenginliklere hükmedenler,
sınırsız güçleriyle, sonsuz dünyayı
milyonlara dar mı dar edenler;
hapisaneleri, hücreleri kendi
iktidarları adına milyonlara
reva görenler, neredeler?
Bir “fayrus” korkusu ile
kendilerini nasıl da
karantina adı altında
dört duvar arasına
hapsetmekteler!
“Fayrus” korkusu karantinası ile,
yarattıkları bu belalı “medeniyet”
adeta o nefessiz koşturmaca içinde,
can hıraş hırsla devamını sağladıkları
lüksleri, tatil yerleri, bitmez tükenmez
bencillikle otelde yaşar gibi girip çıkılan,
o doğadan yalıtılan ruhsuz, cansız, insansız,
komşusuz yaşantılar, nasıl da birer birer
anlamsızlaşıp yer ile yeksan olmakta?
Kendi kendine yetebilmek,
kendini ve aileyi doyurabilmek,
sağlıklı bir insan olarak yaşayabilmek,
kanaat getirip az tüketmek, sadeleşmek,
şu korona günlerinde ne kadar da önemli,
değerli, gerekli imiş meğer, anlayabilmek!
Kapitalizmin kendi aç gözlülüğüne,
her birimizi de alet edişini ağzımız
nasıl sulana sulana kabullenmek!
Sade bir hayatı, bu günlerde
fark edebilmek, özlemek!
Üretmeden tüketmenin,
haram-hak yemek kadar
kötü olduğunu görebilmek!
Eldekinin değerini,
var iken bilmek!
Büyük kazanım.
“Büyük” insanlığa “küçük” ders:
Şu “fayrus”a bir teşekkür etmek!
Görünmeden insanlığı hizaya sokarsa
eğer, kutsal bir kurtarıcı olarak onun
her yere, evin önüne anıtını dikmek!
Büyük insanlığa, küçük de olsa;
“Bu bana ders oldu.” dedirtmek!