ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’NİN hikayesini birde İNANILMAZ ADAM’IN ağzından dinleyin…
“Mustafa Kemal, bir gün genç bir ziraat mühendisi olan Tahsin Coşkan’a ‘Gel Tahsin seni bir yere götüreceğim fikrini almak istiyorum’ der. Giderler gösterdiği yere bakar Tahsin bey. Bataklık, sivrisinek salgını, hayvan leşlerinin olduğu berbat bir arazidir.
‘Ya paşam hayrola’ der. Atatürk, ‘buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum’ der. ‘Ya paşam buranın ıslahı ya sizi tüketir ya da zamanınızı, neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip de burayı tercih ettiniz?’ der.
Atatürk’ün yanıtı Atatürkçe’dir.
Der ki ‘Ben en zor olanı yapayım da siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız’. Tahsin COŞKAN ‘Paşam burada hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın’ der. Ama dinleyen kim. Derki ‘Tahsin ziraatçıları getir ve incele bana resmi bir yazı getir burasıyla ilgili’ der. Birkaç gün sonra Tahsin COŞKAN çok mutlu, kendi dediği çıktı, üzerinde ‘Burada hiçbir şey yetişmez’ yazılı, altında da ziraatçıların imzasının olduğu bir belgeyi Mustafa Kemal’in önüne koyar.
Atatürk biraz mütebessim okur bu yazıyı. Kalemi alır, bu kağıdın yanına aynen şunları yazar ‘BURASI VATAN TOPRAĞIDIR, KADERİNE TERK EDEMEYİZ’ etmez de…
‘Nebizade diye bir arkadaşı var. Nebizade’nin kafası çok karışık. ‘Yahu paşam senden başka bir tek kişi burada ağaç yetiştireceğine inanmadı. Peki, sen nasıl anladın burada orman olacağını?’ der. ‘Gel Nebizade gel, şimdi anlatayım sana. Hani Tahsin COŞKAN’ın burada yetişmez dediği günün akşamı tebdili kıyafetle Çankaya’dan kaçtım, buradaki köylülere geldim. Köylüler beni tanımadılar. Köylülere, ağalar dedim burada ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan nasıl ispat ederseniz dedim’ ‘Al dediler’, bana bir desti su verdiler, birde kazma kürek. ‘Kaz orayı iki gün sonra gel biz sana ne yapacağını söyleriz’ dediler. Ah o iki gün Çankaya’da nasıl geçti bir Allah bilir bir de ben. İki gün sonra gittim testiyi çıkardım, testinin içinde su bitmişti, köylülere uzattım. Dediler ki bana ‘ağa testide su kalmamış, toprak suyu emiyor, bakma bunun üstünün kurak olduğuna, biraz uğraş burada ne ekersen biçersin’. Ve hani Tahsin Coşkan’ın o raporu bana getirdiği gün ben çoktan projeye başlamış epey de ilerlemiştim’ diyecekti.
‘Dünya lideri olmak öyle kolay değil biliyor musunuz? Hani ATATÜRK’e kimdi en çok karşı çıkan, evet Tahsin COŞKAN’dı. O’nu da ATATÜRK buraya müdür tayin eder. Evet, lider olmak hakikaten kolay iş değil.’
’25 Mayıs 1933. Ne yapar biliyor musunuz? Hani 5 Haziranlarda kutladığımız bir gün var, çevre günü değil mi? Çevre günü ne zaman kutlanmaya başladı? 1980’den sonra. Peki, 25 Mayıs 1933, Atatürk ne yaptı? İLK ÇEVRE GÜNÜ(ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİNİN AÇILIŞI) KUTLAMASINI YAPTI.”(Araştırmacı yazar Prof. İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI’nın kitabından alınmıştır.)
Gel de duygulanma, gel de ağlama, gel de bu büyük insana saygı duyma…
Ülkemizde büyük ortak akılı oluşturmak zorundayız…
Ülke topraklarını maden adı altında ya da uygarlık adı altında emperyalist talancı şirketlere ve birlikte hareket eden taşeron şirketlerine açmamalıyız…
Bütünşehir uygulamasından hemen vazgeçmeliyiz… Demokrasiyi, katılımcı demokrasiyi korkmadan uygulamaya koymalıyız…
Köy Kanunu, Mera Kanunu ve Orman Kanunu daha da güçlenerek uygulama da yerini almalıdır.
Derelerimizi, su kaynaklarımızı, toprak kaynaklarımızı , denizlerimizi ve havamızı kirletilmekten korumak zorundayız.
Unutma; ülkemizin taşını, toprağını kaderine terk edemeyiz. Atatürk terk etmedi… “BURASI VATAN TOPRAĞIDIR, KADERİNE TERK EDEMEYİZ” Biz de terk etmeyeceğiz…