“Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamayacaktır.” Atatürk (18.06.1922)
Kayalarında kekliklerin…
Ovalarında Efelerin,
Mavzeri elinde yiğitlerin,
Sındırgı, Bigadiç, İvrindi dağlarını düşmana dar edenlerin, diyarından merhaba,
Ayvalık’ta Milli Mücadele’nin ilk kurşununu atan Ali Çetinkaya’nın,
Bandırma Ay yıldız Tepe de, Milli Mücadelenin son kurşununu atan ve 80 askeri ile şehit düşen 61. Alay Komutanı Vecihi Bey’in,
20 yaşında Sındırgı Kocayayla’da şehit olan Gördesli Makbule’nin,
Fırında yakılarak şehit edilen Nazife Kadın’ın, (2)
Ve bize bu günleri bırakan kahramanların, diyarından merhaba,
Kubbesindeki kurşun levhaları Milli Mücadele için veren,
7 Şubat 1923’te Mustafa Kemal’in verdiği hutbe ile yeni devletin temel esaslarının ilan edildiği Zağanos Paşa Camiinden,
Milli Mücadelenin kutsal mabedi Alaca Mescit ’ten,
“Biz bir şey yapmadık, sadece görevimizi yapmaya çalıştık, vatan ne emrediyorsa onu yaptık” diyen 41 Bayrak Adam’ın, diyarından merhaba,
Mustafa Kemal’in;
“Sessiz, Durgun Başı Eğik Kalmayınız Uyanınız Milli Bağımsızlığımızı Çiğniyorlar Haklarınızı Savunmak İçin Birleşiniz Düşmanın Karşısına Dikiliniz. Sesinizi Duyurunuz, Bütün Dünyaya; Ben Türküm, Bağımsızlık Bana Atalarımdan Miras Kaldı, Onu Sana Vermem Diye Haykırınız” diyerek HAVZA’dan yaptığı çağrıya ANADOLU kayıtsız kalmamıştır.
Samsun’dan, Amasya’dan, Erzurum’dan Sivas’tan yükselen bağımsızlık ve özgürlük türküleri sarar Anadolu’yu. Tek ses olur Anadolu, Edirne’den Ardahan’a. Dörtyol’dan, Samsun’a. Bozkırda umutlar yeşermeye başlar. Her şehir; “Ben Türküm, Bağımsızlık Bana Atalarımdan Miras Kaldı, Onu Sana Vermem” diye haykırarak ayağa kalkar, bir Mustafa Kemal olur dikilir düşman karşısına.
Amasya,
“Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir. … Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” diye haykırır.
Erzurum der hoş geldin Paşam. Ben dadaşım. Bükülmez bileğim, eğilmez başım. Milli sınırlar içinde bir bütündür parçalanamaz vatanım.
Sivas son sözünü söyler: Manda ve himaye kabul edilemez. “Ya İstiklal, Ya Ölüm!”
Ve…Sivas’ta bir Balıkesirli;
Gençlik adına Sivas Kongresine katılan Savaştepeli Tıbbiyeli Hikmet, mandacılık tartışmasında bu konuyla ilgili olarak Atatürk’e hitaben yaptığı konuşmada:
“Paşam, üyesi bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar şiddetle reddederiz. Manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve lanetleriz” der.
Bu konuşmadan etkilenen Mustafa Kemal şöyle cevap verir:
“Evlat; müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: “Ya İstiklal, Ya Ölüm!”
“YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM” ne sihirli sözcüktür bu. Anadolu’ya can veren, daha sonra tüm mazlum milletleri etkileyen bir sözcük.
Balıkesir’de Ata’sının izinde kalkar ayağa. Vatanseverler hemen toplanır. Yapılacak işleri görüşürler. Toplantıda manda isteyelim diyenlere Kuşdili Leblebici Raşit Efendi;
“Efendiler manda da ne demek oluyor. Bizim Susurluk çayırında çok. İsteyen alıp getirsin. Bırakın boş lafları. Bu iş protestoyla, morotestoyla olmaz. Düşmanı durduracak kuvvet namlunun ucundadır” diyerek halkı silahlı mücadeleye davet etmiştir. Bunun üzerine toplantıda manda ve himaye reddedilmiş, silahlı mücadele kararı alınmıştır.
Kırkbir Bayrak Adam yaşanan kara günlerde bir ışık olur. Mehmet Vehbi Bey; Balıkesirlilere: “Efendiler fert ve bir millet ölümü göze almazsa yaşayamaz. Biz de memleket uğruna ölmeye katiyetle karar verdik” diye seslenir.
Bu çağrıları karşılıksız bırakmayan Balıkesirliler; “YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM” parolasıyla bağımsızlık mücadelesinin en ön safında yer alır.
Balıkesir’imiz için kara günler gelip çatar ve 30 Haziran 1920’de işgal edilir.
“Kara gündür gelir geçer
Gamlanma Balıkesir’im gamlanma.
Karanlığın en koyu olduğu an, Aydınlığın en yakın olduğu andır
Gamlanma Anadolu’m gamlanma.”
***
Balıkesir; Ata’sının izinde verdiği bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi sonunda 6 Eylül 1922 tarihinde İbrahim Ethem Akıncı komutasındaki Milli kuvvetler tarafından, düşman işgalinden kurtarılarak özgürlüğüne kavuşmuş kara günler son bulmuştur. “Kuvayı Milliye’nin beşiği” Balıkesir tarihinden ve milletinden aldığı güçle adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır.
***
Büyük Atatürk;
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet’ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.” diyerek verdiğin görevi yerine getirmekten onur duyacağız. Şanlı tarihimizden, Sakarya’dan, Kocatepe’den ve damarlarımızdaki asil kandan aldığımız güçle bu topraklarda bağımsızlık bayrağını hep dalgalandıracağız.
***
Büyük Atatürk:
“Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin ve devrimlerinin yılmaz bekçileriyiz.
Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız.”
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Bugün 19 Mayıs yeni bir tarih başlıyor GÜZEL YURDUMDA.
Balıkesir ovasında gelincikler açıyor ÖZGÜRCE…
Doğum gününüz kutlu olsun ATATÜRK’ümüz.
YAŞASIN 19 MAYIS
19.05.2021
Ayhan Öztürk
*
- Balıkesir Bölgesinde Milli Mücadele Önderleri: General Kemal Balıkesir s.107-108
Zekeriya Özdemir (2001- Ankara)
- Demirci Akıncıları: Sayfa 200-201- İbrahim Ethem Akıncı – (Türk Tarih Kurumu yayınları 3.baskı -2009 Ankara)