Artık iyice inandım ki AKP gidici.
Atatürk demekten özenle kaçınanlar ağızlarını doldura doldura Atatürk diyorlar.
Yıllardır hakaret ettikleri, görmezden geldikleri, iki ayyaş dedikleri Atatürk’ün adını ağızlarından düşürmüyorlar.
Demek ki sığınacakları başka kapı kalmamış…
Dinle aldattılar artık yetmiyor
Milli duygularla aldattılar o da yetmiyor
Şimdi de Atatürk’le aldatmak istiyorlar
İyi de onca hakareti, onca karalamayı nasıl yok edeceksiniz.
İstanbul Tuzla’da AKP-MHP oylarıyla bir sokağa Atatürk’e “Firavun” diyen şeriatçı Nuri Pakdil’in ismini verirken,
“Keşke bizi Yunan yenseydi, ben her on Kasımda saat 09,05’te tuvalete girer, sifonu çekerim.” diyen Kadir Mısırlıoğlu’nu cumhurbaşkanı danışmanı yaparken,
Atatürk ve İnönü’ye iki ayyaş derken,
18 Mart Çanakkale zaferi törenlerinde Atatürk’ün adını özellikle anmazken,
Nedense her 10 Kasım’da kulağınız ağrırken,
29 Ekim, 19 Mayıs, 23 Nisan gibi milli bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasaklarken,
Şimdi Atatürk’e sarılmak sizi kurtarır mı?
Ne Atatürk anıtını köpüklü suyla yıkamak, ne Balıkesir’de yapılacak spor kompleksine Mustafa Kemal Atatürk adını vermek sizi aklamaz.
Samimi değilsiniz!
Samimi olmanızı o kadar çok isterim ki…
Bütün dünyanın takdir ettiği 20 yüzyılın liderine sürekli çamur attınız
O çamurlar zaten Atatürk’ün üzerinde durmuyordu. Çamurlar sizin gözlerinizde, kalbinizde, vicdanınızda… O yüzden siz önce ruhunuzu temizleyin, kalbinizi temizleyin, vicdanınızı temizleyin ve insanca bir öz eleştiri verin…Deyin ki; “Milletimiz bizi affetsin. Yaptığımız vefasızlık için özür diliyoruz.”
Umarım Atatürk’e artan ilginiz “Ben her türlü milliyetçiliği ayağımın altına alır çiğnerim.” dediğiniz gibi olmaz…
“Yolcudur Abbas bağlasan durmaz…”