19 MAYIS NASIL BAYRAM OLDU
Reşit Saffet Atabinen, 19 Mayıs 1932’de Atatürk’e “Doğum gününüz kutlu olsun” yollu bir telgraf çeker. Aynı yıl, Aydın Halkevi de Atatürk’ün doğum gününü Gazi Günü ilan etmek istediğini belirtir ve Atatürk’ten hangi gün doğduğunu sorar. Bu soru üzerine Atatürk “bilmediğini” söyler ve devamında Gazi Günü olarak Samsun’a çıktığı günün kabul edilmesini ister. Bunların dışında 1937’de İngiltere Büyükelçiliği, Kral
VIII. Edward ’ın Atatürk’ün doğum gününü kutlamak istediğinden bahisle onun hangi tarihte doğduğunu sorar. Atatürk tarih olarak 19 Mayıs gününün iletilmesini söyler.
Öte yandan Samsunlular 1926 yılından itibaren her yılın 19 Mayıs gününü “Gazi Günü” olarak kutlar ve yine haftasında mahalli etkinlikler düzenler. Ve bu günün bayram olması için çok büyük çaba gösterirler. 1935 yılının Samsun’da ki kutlamaları ilk kez bütün ulusal basında geniş bir şekilde yer bulur ve ilk kez bu yayınlar halkın üzerinde hem çok büyük ilgi uyandırır hem de Ankara başlıklı haberleri geride bırakır.
Güneş kulübü (1937-38 sezonunda şampiyon olmuş İstanbul amatör futbol kulüplerinden biri) 19 Mayıs gününün “Atatürk Günü” olarak kutlanması için bir teklifte bulunur. Bu teklif, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı merkezince karar altına alınmış ve 1935 yılındaki kutlamalar tüm Türkiye’de yapılmıştır. CHP’ye bağlı olarak çalışan bu kurum, 1936 yılı Nisan ayı içinde yaptığı genel kongresinde, 19 Mayıs tarihinin “Spor ve Gençlik Bayramı” olarak kabul edilmesinin Cumhuriyet Halk Partisi’ne teklif edilmesini kararlaştırmış, bu karar parti tarafından da onaylanmıştır.
“Türk sporunun devlet yönetiminden çıkıp parti yönetimine girdiği bu yıllarda, CHP bayramın kutlanması konusunda oldukça aktif hatta belirleyici bir rol oynamıştır. Bu arada Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri Mayıs ayının üçüncü Cuma günü kutlanmakta olan Jimnastik Şenliklerinin de aynı güne alınması kararlaştırılmış ve bu gün sporla bütünleştirilmiştir. Bu durum, spor kulüplerinin(Spor ile ilgili bir milli bayram günü kutlamasında ilk girişimin 1917 yılından beri yapılamayan İdman Bayramlarını da organize etmiş olan Selim Sırrı (Tarcan) Bey tarafından yapılmıştır. Nitekim onun girişimi üzerine, Maarif Vekaleti “Jimnastik Şenlikleri”ni resmi bir şekilde kutlanmasını kabul etmiş ve 10 Mayıs 1928’de Ankara’da, 11 Mayısta ise İstanbul, İzmir ve diğer Anadolu şehirlerinde Jimnastik şenlikleri kutlanmıştır) bu konudaki etkin rolünün bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
19 Mayıs, Atatürk’ün ölümünden yaklaşık beş ay önce resmi olarak kutlanması gereken bir bayram günü olarak kabul edilmiştir. Ve Atatürk bu kutlamalara katılmıştır.”
Sonuç olarak; 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın en önemli özelliği, devletin halka değil, halkın devlete benimsetmeye çalıştığı bir bayram olmasıdır. Halkın yerel bir bayramı ulusal düzeyde kutlanan bir bayrama dönüştürme çabasının sonucudur. CHP bu sürecin son üç yılında vardır. Halkı, Ata’sına hem “benim doğum günümdür” dediği hem de yeni kurduğu devletinin kuruluş tohumlarının atıldığı bu günü mücadele ederek bayram olarak hediye etmiş ve ölmeden önce de bu bayrama katılımı ile onurlandırarak teşekkür etmiştir.(Hakan Uzun öğretim görevlimizin çalışma notlarından faydalanılmıştır.)
BU BAYRAM TÜRK HALKININ ATA’SINA ARMAĞANIDIR. BU BAYRAM COŞKUYLA KUTLANDIĞI SÜRECE DEVLETİMİZ VE HALKIMIZDA COŞKUYLA YAŞAYACAKTIR….
1950 yılında çok partili döneme geçilirken özellikle geçiş aşamasında “köylünün”, “cahilin” oyunun “eksik sayılması” konusunda onca yapılan baskıya rağmen yüce önderin kurmuş olduğu devrime yürekten inanan ikinci insan(İsmet İNÖNÜ) kesinlikle hayır diyerek bu olayın bir daha lafını dahi ettirmedi..
Bu topraklarda yaklaşık 3 bin yıldır yaşayan atalarımız, ilk kez son devletleri ile her şeye rağmen birinci sınıf sayıldılar…
Bu devletin ruhunu ve özünü kavramamakta ısrar eden zihniyetler ise haçlı zihniyeti ile her zaman birlik ve beraberlik içinde oldular…
Biz 19 Mayıs 1919’da bu topraklardan emperyalizmi atmaya başladığımız tarihtir dedikçe onlar da hayır bu tarih “Pontus Rumları”nın soykırıma uğradığı tarihtir” deyip Yunan Parlamentosunda karar aldırdılar… Bu toprakların tarihine baktığımız da görülecektir ki soykırıma uğrayan yalnızca Türkmenler, Kızılbaşlar ve Türkler olmuştur..
19 Mayıs 1919’ta Samsun’da karaya ayak basan yüce önderin en önemli özelliği ise devletini kurduktan sonra Haçlı Zihniyeti ile geriye dönük hesaplamaları sıfırlamasıdır. Bu sıfırlamanın ve savaş denilen belanın ülkeden uzak durmasının ilk ve tek şartının bağımsız ekonomi olduğunu da miras olarak bizlere bırakmıştır…
Bugün çok anlamlı olan bayramımızı kutlayacağız…. Kutlarken bölgemizde savaşa hayır diyeceğiz… Emperyalizmin kirli işlerinin çözüm yeri ülkemiz değildir…
Yaşasın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramımız…
Yaşasın Atatürk…
Yaşasın Türk Milleti..
Yaşasın Yurtta Sulh Cihanda Sulh….
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
*”Bir yılan varmış, bir saatçinin komşusuymuş:
Girmiş dükkana, yiyecek bir şey arıyormuş;
Hiçbir şey bulamamış; olur a.
Çelik bir eğe bulmuş, başlamış kemirmeye;
Kızıp hiddetlenmeden ona demiş ki eğe:
Cahil yılan, ne yapmak niyetindesin ki sen,
Kendini acaba ne sanıyorsun?
Yok mu senin bir parçacık düşüncen?
Ne koparabileceksin ki benden?
Çok şey umuyorsan aldanıyorsun.
Şimdi bütün dişlerin kırılacak.
Bana zamanın dişi geçer ancak.”(La Fontaine’in Yılanlı Eğesi)