Siyah – beyaz zamanlar tüm resimler.
Foto Varol’da çekilir tüm resimler.
İşte o resimlerden birini benzettim Martlı malemize.
Resme bakıp , hayalimdekileri yazayım diye oturdum masama.
İşte karşılıklı ayak üstü ,
Bizim mahallenin teyzeleri.
Kapı önü muhabbeti, sanırım öğleden sonra.
Akşama daha var.
Gaz ocağında yemek iki saatte pişer.
Şöyle Milli Kuvvetler caddesinde bir hava alınır belki.
Olmazsa , ordan Akasyalar Çay Bahçesi’ne gidilir.
Trenlerin ray tıkırtıları duyulur , masanın altından geçer gibi vagonlar.
Uğurlayanların ellerini görürsün Akasyalardan.
Yolunuz açık , uğurlar olsun..
***
Cumartesi pazarına gidilir , maile.
Mevsimine göre alınır, sebzeler, meyveler, ya da öte beri.
Pazarlık yapılır mıydı?
Unuttum şimdi.
Yoğurtcu Besim’den alınır koca tepsi içinde yoğurt.
Çocukların okul defterleri içi , hem de sohbet içindir icabında ,
Kitapçı Turgut abinin dükkanına selamla girilir.
***
Şekerci Orhan , mahalle komşumuzdur.
En akideli şekerler bizim Martlı çocuklarınındır.
Kıtır, kıtır ses verir yedikçe allı , yeşilli akideler.
Macuncu Ali amca , yarını bekler.
Tavanlı çeşmenin tepesinde oturur malemizin oğlanları.
Çoluk çocuk , arada büyükler kapı önünde dizilirler.
***
Zarplı kunduradan alınır oğlanlara gıcırdaklı pabuçlar.
Kızlara kırmızı fiyonklu ruganlar.
Şadırvanın kurnalarından , billur akar.
Yazın sıcağında şifa gibidir.
Goca Saatın yokuşunda soluklanırsın.
Belediye kahvesi dolup taşar akşam üzeri.
Eğer, bir ikindi vaktiyse zaman, orta bir kahve yaldızlı fincanlarla keyifle içilir hani.
Balıkesir’in orta yeridir Goca Saat..
Kokusu yayılır akşam sefalarının sulanınca.
Evlerin önünde Vita tenekelerine ekilen sardunyalara inat açarlar.
Şimdilerde kayboldu eski zaman teyzelerinin muhabbetleri.
Kurtuluş fırınından alınan sıcak ekmek kokusuna karışır hanımeli kokuları.
Yeşilli hamamından dönenlerin keyfi sabun kokusuyla duyulur.
Bizim mahallenin teyzeleri , başlarına bağladıkları eşarplarının önünden kakül dökerler.
Ellerinde beyaz pamuk ipliğinden fileler.
Üzeri boncuklu cüzdanlar, berekettir.
***
Kuvvacıyız biz.
Kurtuluş savaşında, umutların bitip tükendiği günlerde, yakılan çoban ateşleri düşünüzde yaksın sizi.
Nedir bu yangınlar diye bakın geçmişimize.
Kuvay-ı Milliye yani.
Alaca Mescit ilk kıvılcımın yeri.
Zağnos Paşa Camii olanca haşmetiyle.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın hutbesinin sesi yankılanır durur minberinde.
Balıkesir’in faytonları, püsküllü ve de fenerli , döşeme taşlarında tekerlerinin tıkırtılı sesleri.
Balıkesir Fuarı’nda binilen atlı karıncalar küçükler içindir.
Kağıt helvalar , dondurmalar , elma şekerleri kırmızının en güzeli.
Ne çok özlemişim eski zamanlardaki BALIKESİR’imi.
Bizi bırakıp Başçeşme’ye gidenleri..
Minnet ve dua ile, dua ile.
***
Balıkesir sevdası hiç bitmeyendir.
Bu sevdanın her yanı betonla dolarken , hüzün var her memleket sevdalısının yüreğinde.
Ucunda ölüm var oysa yaşamın.
Sanki yüzyıllarca yaşayacakmış gibi tutkuları .
Toprak susuz kalmış , beton dağları Balıkesir’imin orta yerini sarmış, kimin umrunda.
Rant hırsı ile canına okunuyor , doğanın , bayırın, bahçelerin.
Bir ömürleri var oysa.
Bir de doyuracakları tek mideleri var.
Bunca aç gözlülük niye ?
Kör olmayın da görün emi !.
Kıyım kıyım kıydığınız yerleri.
Betondan medet uman aklınızı yitirin.
Börtü böcek , dağ tepe , çayır mera aklınıza geri gelsin.
Gelir mi ki ?
Susuzluğun orta yerine ne kaldı ?
Yağmura hasret geçen günlerin kuraklığı sarsın her yerinizi.
Daha ne diyeyim size !.
Ünlü şairimizin dediğini diyeyim de yüreğim az da olsa , teselli bulsun. Biz dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun.
Ama hep böyle gidecekse bu dünya kalanlara haram olsun!.
Bedri Rahmi Eyüboğlu.
Ne güzel anlatmışsınız Balıkesir’in güzelliklerini ve bugünlü çirkinlerini..Ençok ağrıma giden de Atatürk Parkı’ndaki o güzelim Ihlamur ağaçlarının kesilip yerine ucube beton ağacımsıları görmekti..