Çiğdem ÇİMEN (balikesir24saat.com)
Bazen susarsın, içinde fırtınalar kopar. Bir acı daha dinmeden yenisini yaşadığımız bugünler için başka ne diyebilirim ki… Daha kaç kadın vahşice öldürülecek, cinayete kurban gidecek!.. Sözün bittiği yerden üreten, kendi ayakları üzerinde duran, dayanışmayı yaşatan kadınlar devam etsin. Devam etsin ki karanlıklar aydınlığa kavuşsun. Bu duygu ve düşüncelerime ışık tutan sevgili Derya Öncel, nam-ı diğer ‘Bitki Cadısı’, öz güvene sahip, işini başarıyla gerçekleştiren, sevgi dolu bir anne, bir eş, bir arkadaş. Gelin hep birlikte onun dünyasına konuk olalım. Bugüne dek gerçekleştirdikleri nice kadınımıza umut olsun.
Derya Öncel kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba, adım Derya Öncel. Balıkesir Susurluk’luyum. İstanbul’da büyüdüm, okudum, çalıştım, evlendim, çocuklarım oldu. Çocukluğumdan beri tatillerde hep memleketime gelirdik. Eşimle çocuklarımızın daha sakin bir yerde yetiştirmek ve büyük şehrin karmaşasından kurtulmak için Edremit Körfezi’ne yerleştik. 8 yıl olmuş bile. İstanbul’da bir beyaz yakalı çalışan iken doğaya, ağaca, börtü böceğe özlemim hep çoktu. Dağlar, çiçekler hep özümdeydi. Bunları hayatıma nasıl katarım diye düşündüm. Ve hep doğanın içinde olmaya, onunla bir bütün olmaya çabalıyorum.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler, hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Tıbbi ve Aromatik bitkiler, hastalıkları önlemek, sağlığı sürdürmek veya hastalıkları iyileştirmek için ilaç olarak insanlarda ve hayvanlarda kullanılan bitkilerdir. Tıbbi bitkiler, beslenme, kozmetik, vücut bakımı, tütsü veya dini törenler gibi alanlarda yer alır. Aromatik bitkiler ise güzel koku, bütünsel şifa, tat vermeleri için kullanılmaktadır . Yine aromatik bitkilerin gıda, kozmetik ve parfümeri sektöründe de geniş kullanım alanı bulunmaktadır.
Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eski. 20.yüzyılda sentetik ilaç ham maddelerinin ilaç sanayinde yaygın kullanılması, bu maddelerin insan sağlığı açısından kalıntı bırakması ve endişe verici sonuçlara yol açması nedeniyle bu bitki türlerine dönüşe yol açmıştır. Çok daha ucuz, yan etkileri az ve güvenilir hâle gelmiş durumdadır.
20. yüzyılda tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim ve kullanımındaki gelişmeler incelendiğinde, yüzyılın başlarında teknolojinin getirdiği yenilikler, sosyal ve politik değişimler, bitkilerin ilaç olarak kullanımının hızla azalmasına neden olmuştur. Ve Tıbbi ve Aromatik Bitki yetiştiriciliği önemi her geçen gün artmaktadır.
Sizin Tıbbi ve Aromatik Bitkilerle tanışmanız nasıl oldu?
Kendi hayatımda, doğal, sade, sürdürülebilir, ekolojik ve ihtiyacım kadar olan merhemleri, karışımları hep yaptım. Ağaçlara, baharda açan çiçeklere, bölgemizde yetişen ege otlarına hep hayrandım. Anneannem ve babaannem şifacı kadınlardı. Basit hastalıklarda neye nasıl müdahale edeceklerini bilen bilge kadınlardı. Akçay’a yerleştikten sonra , Açıköğretim fakültelerindeki bölümleri inceledim. Bölümün Balıkesir Üniversitesi Altınoluk M.Y.O Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı olarak var olduğunu gördüm. Tekrar sınava girdim. Kazandım.
Aynı zaman da hem bir anne hem bir eşsiniz. Bu süreçte zorluklar yaşadınız mı? Bir yerden başlamak isteyenler için neler söylersiniz?
Olmaz mı elbette zor oldu. Isak Dinesen’in çok sevdiğim bir sözü var : “Her şeyin tedavisi tuzlu su: ter, gözyaşı ve deniz ”
Emeksiz olmuyor. Ruhunuza hitap eden bir konuda çalışmak insanı doyuruyor. Başarıyla karşılığını aldığınız da taçlanıyor. Kendimi bildim bileli okuyorum. Açıkçası evli, çocuklu ve artık yaş 20’lerde değilken, örgün eğitimi nasıl yaparım demedim değil. Eşim sağ olsun: “Çok istiyorsun ben sana destek olurum” demesiyle yüreklendim.
Çok kıymetli bölüm hocalarımızdan, değerli bilgilerle yoğruldum. Bizim bölümün yaş ortalaması yüksekti. Ne istediğini bilen arkadaşların oluşu bu yüzden önemliydi. Hocalarımız arkadaşımız oldu. Değerli dostluklar kazandım. Çoğu akşam çocuklar uyusa, el ayak çekilse de ders çalışsam derdim. Geceler boyu çalıştım. Latince çalışmak ve ezberler hiç de kolay olmadı. Yaz kış, yağmur çamur demedim. İki vasıta ile gittiğim bir okul yolum ve 4 tam gün derslerim vardı.
Bazen vizeler, finaller, geceler boyu çalışmak, az uyku beraberinde anne olmak, eş olmak zordu. Başardıkça inanılmaz keyifliydi. Çok şükür 4. olarak ve Yüksek Onur Belgesi ile mezun oldum. Okumanın gerçekten yaşı yok. Bilgiyle donanmanın da… Herkese tavsiye ederim. Artık bitmeyecek bir deryanın içindeyim.
Pandemi dönemi ile doğaya dönüş hızlı bir şekilde başladı. İnsanlar artık doğal ürünleri tercih ediyor. Bu gelişmeye yönelik düşünceniz nedir?
Pandemi bize doğayla uyumlu olmamız gerektiğini hatırlattı. Doğanın bir parçası olduğumuzu anlamak zorundayız. Bu dönemde önlenemez bir şekilde doğaya zarar verişimiz, önemli oranda duraksadı. Bu bize her şeyde bir hayır vardır dedirtti. Yine bu dönemde, sağlıklı bir bedene, sağlıklı bir ruh durumuna, doğru ve doğal beslenerek, kimyasalsız temiz içerikli ürünleri kullanarak ulaşabileceğimizi gördük. İhtiyacımız kadar olanını almaya, temiz ve aracısız ürüne ulaşmaya çalıştık. Dur dedik. Bekle dedik. Bunların tümü umut verici güzel gelişmeler. Umarım bu hep böyle olur.
2018 IUCN (Uluslararası Doğayı Koruma Birliği) kırmızı listesine göre 401 türümüz tehdit altında. Aslında doğanın bir yoğun bakım altında olduğunu ve tüketim çılgınlığına son vermemiz gerektiğini, hepimizin iyileşmeye ihtiyacı olduğunu gösterdi. Dönüşmeye, iyileşmeye, dayanışmaya, zehirsiz yaşamaya ihtiyacımız her zamankinden fazla…
6- Özellikle kadınlarımızın tercih ettiği ev temizliğinden kişisel bakım ürünlerine uzanan geniş bir ürün yelpazesi var. Doğal ürünleri günlük yaşamımıza nasıl dahil edebiliriz?
Yaklaşık 3 yıldır derneklerde, özel kurumlarda, doğa ve tohum festivallerinde , “Zehirsiz Temizlik Ürünleri Hazırlama”, ” Soğuk Yöntemle Sabun Yapımı Atölyeleri” , “Doğal Cilt Bakımı Atölyeleri ” , “Bitkilerin ve Bitki Çaylarının Doğru Kullanımları” , “Maserayon Yağlar ” vb gibi birçok atölye çalışması düzenledim. Hala devam ediyorum…
Çünkü ne yersek ve kullanırsak oyuz… Günlük yaşantımıza bunları atölyelere katılarak, konu ile ilgili kitaplardan, internette araştırarak birçoğuna ulaşabiliriz. Ben ‘’Bitki Cadısı’’ Instagram hesabımda bunlara yer veriyorum. Kendi yaptığımız ürünleri, kullanmak ya da butik bir üreticiden almak ve onu desteklemek çok kıymetli. Bunu herkesin hayatına katmasını çok isterim.
Kendi markanızı oluşturdunuz. Birçok kadına cesaret vermektesiniz. Sizi yürekten kutluyorum. ‘Bitki Cadısı’ nın doğuş sürecini öğrenebilir miyiz?
Çok teşekkür ederim. Siz bu anlamda bizlere destek oluyorsunuz. Bu çok kıymetli.
‘’Bitki Cadısı’’ ismiyle bir marka oluşturdum. Amacım doğayla uyumlu, kimyasalsız, doğal içerikli ürünler hazırlamak. Kazdağı’nın şifalı bitkilerinden vahşi toplama yapmadan, topladığım bitkilerle bölgenin kıymetli zeytinyağıyla hemhal ettiğim maserasyon yağlarıyla, çiçek sularıyla, küçük üreticilerden temin ettiğim çiçekler, aromatik ve sabit yağlarla hazırlıyorum. Butik, temiz, aracısız bir küçük üretim bu.
‘’Kadın üretiyorsa var. Kadın üretiyorsa dünya değişiyor. ‘’ Tüm kadın üreticilerin desteklenmesini ve varlıklarını devam ettiriyor olmalarını çok önemsiyorum. Ekonomi düzelir ve her şey yolunda giderse hayalimdeki aktar dükkânını açmak istiyorum. TV programı ile ilgili bir adım atmıştım. Yeni bir çalışma üzerinde çalışıyoruz. Umarım en kısa sürede gerçekleşecek. Atölye çalışmalarına devam edeceğim. Eylül döneminde Tıbbi ve Aromatik Bitkilerle ilgili eğitim çalışmalarım devam edecek.
Doğayla uyumlu yaşamayı, bir ağaca sarılmayı, bir çiçeğe sevgiyle bakmayı unutmadan güzel günler görelim. Öncelikle size, yayın kuruluşuna ve okuyan herkese sonsuz teşekkürler ve selamlar.