Nazım’ın şiirleri ezbere bilinir. Bestelenen şiirleri hep bir ağızdan söylenir. Yaşamına dair bilgiler paylaşılır. Anısına etkinlikler düzenlenir. Sözleri kuşaktan kuşağa aktarılır. Nazım’ı konu alan kitaplar yazıldı. Hayatını anlatan filmler çekildi. Ama hiç kimse mavi gözlü dev ile Genco Erkal gibi bütünleşemedi. Genco Erkal’ın Nazım tutkusu bir başkadır. Erişmek imkansızdır.
O’nu tiyatro ile ölümsüzleştirmek yürek işidir. Her sanatçı cesaret edemez. Genco Erkal, bunu yıllardır başarıyor. Her oyunda devleşir. İzleyiciye Nazım’ı sevdirir. O’nun başka bir yönüne hayranlık uyandırır. Sanatın direniş olduğunu anlatır. Nazım’ı sahiplenen sahnesi umuttur.
Genco’nun eşsiz sanatı, Nazım’ın memleketten, aşktan, yaşamaktan vazgeçmeyen yüreği ile buluşmak için tarihi fırsattır. Kaçıran pişman olur. Öğrencilere burs sağlamak için kültür ve sanat etkinlikleri düzenleyen BAÇEV ile bu fırsatı yakaladık. Usta oyuncu Genco Erkal’ın, Tülay Günay ile aynı sahneyi paylaştığı “Yaşamaya Dair” adlı oyunu bizlere unutulmaz bir akşam yaşattı. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü, Avlu Kongre ve Kültür Merkezi’inde izlediğimiz Genco Erkal ve Tülay Günal’ı, Balıkesir’de ağırlamanın gururunu yaşayan BAÇEV’in Başkanı Berrin Gençoğlu ve tüm Yönetim Kurulu’nu kutluyorum. Bundan sonraki etkinlikler için çıta yükseldi. Diğer kurum ve kuruluşlar da kaliteli işlere imza atmalıdır. Yerel yönetimler, halkın sanat ile kucaklaşmasını sağlamalıdır. Sanat şehri bir Balıkesir diliyorum.
Bu dileğimin günümüz koşullarında gerçekleşmesi zor. Sanatçının özgür kimliğine saygı duyulmuyor. Kendi anlayışına sahip kimseler sanatçı olarak tanıtılıyor.Toplumun sevdiği sanatçılar itibarsızlaştırılmak isteniyor.Ülkemizde sanat direniyor. Nazım’ın memleket sevgisi kadar sevselerdi keşke ülkemizi, halkımızı… Hiç şüphem yok ki bizleri tedirgin eden gelişmeleri yaşamazdık. En sonunda sanat kazanacaktır. Nazım’ın dediği gibi:
“En güzel günlerimiz: Henüz yaşamadıklarımız.”
Balıkesir için özel bir akşamdı. Ömrünü tiyatroya adayan Genco sahnedeydi. Performansı tüm salonu büyüledi. Nazım’ın Piraye için yazdığı şiirlerini okudu.Yeryüzü aşkın yüzü oldu. Nazım’ın memleket hasretini dile getirdi.Vatanı babalar gibi satanların yüzüne şamarlar indi. Onlara çok mu yüklendim?!..
Demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
Genco sahnenin her köşesindeydi. Seyirci ile teması içtendi. Nazım’ı büyük bir tutku ile oynadı. Kaç yaşında olduğunu çoktan unutmuştuk. Nazım yürekli dostlara umut aşıladı. Büyük sanatçı, en gencimizdi. Bizler O’nun gibi mücadele ediyor muyuz? Onun kadar güzel günlere inanıyor muyuz? Tiyatronun hak ettiği değeri görmesi için neler yapıyoruz?… Gibi cevabını verirken kendime kızdığım pek çok soru, aklımda şimşek gibi çaktı. Karamsarlığa yenilmedim. Genco’nun sahnesine layık olmak için çabaladım. Nazım şarkılarına eşlik ettim.
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.
Tülay Günal gibi dilimden zarafetle dökülüvermesini ne çok isterdim.Nazım ve Piraye aşkını kutsayan. Nazım’ın bir ceviz ağacı oluşu gibi mücadeleye dönük. Karlı kayın ormanında geceyi aydınlatan, efkarı dağıtan. Hayat dolu, ayakta alkışlanan yorum. Müzikal bir gösteri olan oyunda başka bir sesin, Tülay Günal gibi başarılı olacağını sanmıyorum. Genco Erkal ile uyumu daha oyunun en başlarında dikkat çekiyor. Sanki en az Genco kadar yıllardır sahnede. Şüphesiz büyük bir sanatçı ile çalışıyor oluşu sanat yaşamının en önemli dönüm noktalarındandır.Nazım ile sahneye çıkmaktan korkmuyor. Nazım’ın gözünden bir kadın portresi çiziyor.Kadınlarımıza cesaret veriyor.Sahnede Tülay Günal gibi isimleri daha çok görmek istiyorum. Sanatını,yeteneğini toplum için ortaya koyan değerli sanatçımızın yolu açık olsun.
Genco Erkal ve Tülay Günal, Balıkesir’e çok daha önce gelmeliydi. Birlikte oynadıkları,”Ben Bertolt Brecht” ve “Güneşin Sofrasında – Nâzım ile Brecht” adlı oyunları izleyemedik. Genco Erkal, geçtiğimiz haftalarda “Merhaba” adlı oyunun galasını İstanbul’da yaptı.Umarım en son oyunu ile bir kez daha Balıkesir’e gelir.
Avlu yönetiminin sergilediği tavır sanatçılara ve sanatseverlere hiç yakışmadı.Isınma problemi hakkında iyi niyetli düşünemiyorum.Oyun sonrası yaşanılan elektrik kesintisi de bu düşüncemi pekiştirdi. Genco Erkal ve Tülay Günal, onları heyecanla bekleyen sevenleri tarafından uğurlanmalıydı. Özel akşamdan geriye hatıra fotoğrafları kalmalıydı. Kulise yakın bir yerde bekledik. Elektrikler kesildi. Geldiğinde öğrendik ki sanatçılarımız çoktan gitmiş.Bu konu ile ilgili mantıklı bir açıklama duymadım.
Bu olumsuzluklar geçmişin uzantısıdır. Nazım’ı dünya tanıyordu. O’nu bizden önce anlamışlardı.Biz ise kitaplarını yasakladık. O’na vatan hainliği damgasını vurduk.Unutmak istemişlerdi… Nazım’ın memleket, memleketin Nazım olduğunu…
“Yaşama Dair” içinde bulunduğumuz bugünlerde içimizi ısıttı. Nazım’a yakınlaştık.Umutlarımızı tazeledik. Kazdağ Çiğdemi olarak, yeniden çiçek açmak için baharı beklemeyeceğim.Kışın en sert gününde bile toprağın altından çıkacağım. Genco Erkal ve Tülay Günal, muhteşem oyunculukları ile beni böylesine derinden etkilediler.Oyuna dair duygu ve düşüncelerimi hemen paylaşmak istemedim. O büyü sanki bozulacaktı.Hemen tüketmeye hiç gerek yoktu. Tiyatromuz ile özdeşleşmiş Genco Erkal’ın, Balıkesir’e gelişi benim için çok önemliydi. Salonda aynı heyecanı gördüm. Oyunu BAÇEV , Balıkesir adına düzenledi.Herkesin daha çok sahiplenmesi gerekirdi. İsterdim ki oyunu her yönü ile konuşalım, değerlendirelim.Şehirde Nazım konuşulsun. Gündem yerel seçimler ile meşgul. Ya da poşetin paralı oluşu gibi gerçekleri örtbas eden konular ile.. Sanatın ön planda olduğu günlerin her şeye rağmen uzakta olmadığına inanıyorum.Ne de olsa temelimiz kültür.
Ve güneş doğarken hiç umut yok mu?
Umut, umut, umut…
Umut insanda.