Bizim manavın tezgahının yanında camlı bir ekmek dolabı var..
Bende arabada oturuyorum.
Eşimi beklerken biri geldi , dolabı açtı, tek, tek ekmekleri ellemeye başladı…
Bir, iki devam ediyor.
Dayanamadım indim aşağıya..
“Ne yaptığının farkında mısın?” dedim..
Cevap:
“Görmüyon mu?.. Ekmek alıyoz.. Ne vaa..”
Elinin körü vaa!..
Demede dur..
Bir karış sakal, dudak üstü yok, kafada takke benzeri bi şey, kılık kıyafet ;dört ayaklılara ziyafet!..
Dedim ki O’na..
“Yahu kardeşim ekmek bu ekmek…
Bu nimeti her gelen senin gibi elleyip elleyip alırsa olur mu? Bakalım elin temiz mi?..Temiz bile olsa ellenmez!.. Gözünle seçer alırsın..”
Ne dese beğenirsiniz..
“Sana ne!..Benim nimetime laf itme..İstediğim gibi alıyom işte..”
O nimet çarpsın seni emi!..
Manava da hem kızdım ; hem sordum…
Kim bu dallama?..
Sende uyarsana!..
-Abi bu karşıdaki cami cemaatinden..Bilmem neciymiş bunlar!..
“Yeni türediler sanki..Yoktu bu tipler buralarda.”
-Olmaz olur mu?..Her zaman varlar da..
Son yıllarda daha çok görünür oldular!..
Mevzuu derin aslında ama zamanım yok bindim arabaya ayrıldım oradan..
Kafama da takıldı ama..
Keşke manava biraz anlatsaydım..
Kulaktan kulağa yol var insanlar doğruları bilsin..
Yine de gidip anlatacağım bildiklerimi..
Eve geldim Sosyal medyaya bakarken İsmailağa Cemaatini CB’nin ziyaretini gördüm.
Bi durdum..
Twitter’daki fotoğrafa baktım..
Şöyle filmi geriye sardım.
Şu tespiti önce yaptım.
İstesek de istemesek de, inanmasak da..
O yollarda işimiz olmasa da..
İslami coğrafyada yaşayan İslami toplumda cemaat, tarikat gerçeğini görmezden gelmek mümkün değil..
Diğer bir tespit ise;
Bunların çoğu hilafet yanlısı;
Cumhuriyet karşıtı!..
Bana ve benim gibi düşünenlere ters olsa da..
Ne var ki var olan bir gerçek…
Pekala..
*Bu milletin başına ne geldiyse “Ne istediniz de vermedik” söyleminden sonra gelmedi mi?..
*Hala o malum konuda temizlik yapılmıyor mu?..
*O malum cemaatin sözüm ona boşluğunu bugün başka cemaatler doldurmaya çalışmıyor mu?..
*Daha sorular çok da..
Bir şeye de yaramıyor biliyorum.
Çünkü; imam bildiğini okuyor!..
Baksanıza..
Adama ekmeği elleme diyorum.
Sana ne diyor!..
Bildiğini okuyor.
Hani imam bilmem ne ederse ; cemaat de hapşırırmış!..
Orjinalini yazamadım anladınız siz onu..
Mesele bu..
Merak ettim araştırdım.
Bu cemaatlerin “seçim sonucunu etkileyecek kadar gücü var mı?..”
İktidar partisi “kan kaybını” cemaat pansumanı ile mi durdurmayı planlıyor acaba diye düşündüm.
Sonrada güvendiğim;
Seçim sonuçlarını yüzde yüze yakın tahmin eden bir şirketin , yaptığı bir araştırmaya baktım.
*Türkiye’de var olan, faaliyetlerini sürdüren onlarca cemaate mensup olanların oranı yüzde 6,2..
*Cemaat mensubu olmayanların oranı yüzde 93,8..
Araştırmada cemaat mensuplarının partilere göre dağılımına da baktım..
*Ak Parti %9, MHP %4,5, BDP %1,9, CHP %1,3, Diğerleri% 11,..
Şimdi..
Oranlara bakarsanız sayıları da çok değil!..
Yine araştırma sonuçlarına göre;
Toplamı otuz olan ancak yirmi kadar “etkin cemaat”in mensup sayısı 1 milyon gibi..
Sempatizanları ise 5 milyon civarında..
Yani üyesi, sempatizanı hepi, topu 6 milyon..
Amma velakin etkisi de yüksek!..
Bildiğiniz gibi Kuran’da sınıf, zümre, gruplar reddedilir ..
Gel de Yaşar Nuri hoca ve onun gibi aydın din adamlarını arama..
Al-i İmran süresi 103. ayette “Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak, ayrılığa düşmemek..”derken temel kural işaret edilmemiş midir?.
Pekala…
O zaman..
İslam inancında böyle dini yapılara yer olmadığına ; laik Cumhuriyet de reddettiğine göre “destek arama çabası” ne ile ifade edilebilir?..
Cevabını aradığım soru işte budur..
Basit bir matematik yapalım mı?..
Son genel seçimdeki seçmen sayımız 59 milyon olduğuna göre ; seçmen sayısı içinde yer alan “söz konusu yapıların” yüzde 10’u kaç milyonmuş?..
– 6 milyon!..
Oranı yüzde kaçmış?..
-Yüzde 10..
Sorunun cevabı işte bu!..
Etkiyi gördünüz mü?..
Sözün özü:
“Sandık Demokrasisi”nin egemen olduğu bu memlekette ; aydınlık gelecek için gerçek demokrasinin tesisine “ekmek” kadar ihtiyacımız var…
Ekmeği “ellemeye” gerek yok!..
Elletmeyin yeter!..
***
Mustafa Kemal’in 1925’de dediği gibi;
“Türkiye Cumhuriyeti ; şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz!…”
Ama..
1950’lerden bu yana..
Maalesef oldu ATA’m..
Yılmak yok, yorulmak yok, umutsuzluk yok!..
Gerçek “Demokrasi” için “mücadeleye” devam..