Tarihi Kız Kulesi’ne Salacak Plajından yüzerek giden beş arkadaşın hikâyesini anlatıyorum. Elli sekiz yıl önce, 1965 yılının sıcak bir Temmuz günü sabah erkenden, beş arkadaş konakladığımız Üsküdar Saray otelinden çıktık, yürüyerek Kuzguncuk – Beylerbeyi – Çengelköy sahil yolunu takip ederek Kuleli Askeri Lisesi’nde giriş sınavlarına katıldık. “O tarihlerde sınavlar bir hafta sürüyordu.” Sınav sonrası yürüyerek aynı güzergâhı takip ettik ve otelimize döndük. Biraz dinlendikten sonra, Mihrimah Sultan Camii’nin önündeki III’üncü Ahmet Çeşmesi’nden su içtik, elimizi ve yüzümüzü de yıkayarak biraz serinledik.
…Üsküdar Meydanı ve iskelesinde şöyle bir gezindikten sonra, şimdiki Şemsi Paşa Tören alanı ile Üsküdar evlendirme dairesinin önündeki lunaparka geldik. Şans oyunu makinelerinde 25’er kuruşa birkaç deneme yaptık, halka attık, balonlara tüfekle atış denemesi falan yaptık, eğlendik. Kilosu bir liradan iki kilo taze kara üzüm aldık, fırından da tanesi otuz kuruşa üç adet ekmek aldık, bunları bir gölgede oturup yedikten sonra bitişikteki Salacak plajına gittik. Hiç unutmuyorum arkadaşlarımdan birisi, bir kilo üzüm kime yeter, iki kilo alalım demişti… Benim bu anılarımı yaşadığım tarihlerde, Üsküdar Doğancılar parkından aşağıya Sunar sinemasına doğru inerken “Kaymakamlık binası önündeki” tabelada İSTANBUL Nüfus: 1.350.000 yazılı idi.
Kız Kulesi’ne yüzerek nasıl gidip – geldik size teferruatı ile anlatacağım. O tarihlerde, lunaparktan daha ileriye sahil yolu yoktu. Bu sebeple Haydarpaşa Liman ve İskelesi ile Harem otogarına da sahilden ulaşma imkânı yoktu. 1988 yılında Belediye Başkanı Bedrettin Dalan döneminde denize dolgu yapılarak toprak kazanılmış ve çift şeritli Üsküdar – Harem sahil otoyolu hizmete açılmıştır.
Biz lunaparkın oradan, kayaların arasından ve üzerinden tırmanarak Salacak plajı sınırına kadar beş arkadaş zor da olsa geldik ve soyunarak dört kişi denize girdik ve plaj müşterilerinin arasına karıştık. Bu şekilde plaja girenler sadece biz değildik, giren çok sayıda insan vardı, daha önceden de bu şekilde girenlerin olduğunu görmüştük.
Bir arkadaşımıza 25’er kuruş verdik, o normal yoldan ve plaj giriş kapısından bizim elbiselerimizi de alarak 125 kuruşa plaja girdi ve bir kabine yerleşti. Artık hep birlikte yüzüyoruz, Kız Kulesi’ne gidiş – geliş mesafesinde yüzme yarışları falan yapıyoruz… Bazı kereler Kız Kulesi’nin içine de girip çıkıyoruz. İsimlerini de yazdığım bu beş arkadaş Muharrem KAYNAK, Ahmet ŞİMŞEK, Muhsin YILMAZ, Mehmet KAYA, Şaban ÖYLEVİ’dir, hepimiz Balya’lıyız ve Balya Orta Okulu’nu yeni bitirmiştik, yaşlarımız 14, 15 falandı.
Bu anımızın en önemli olan tarafı; 1965 yılında benim/bizim gördüğümüz Kız Kulesi’nin , tamamen terk edilmiş, harabe durumunda, kapı ve pencereleri yok, her yer martı pislikleri ile dolu, bazı kuytu köşeleri plaj müşterilerinin küçük ve büyük abdest falan yaptığı atıklar ve çöplerle dolu olmasıdır.
Daha sonraki yıllarda tamir, onarım ve restorasyondan sonra,1993 – 2022 müze ve kafe olarak da çok kez ziyaret ettiğim Kız Kulesi binasının 1965’li yıllarda dış duvarlarının sıvası ve boyası yoktu, tuğla örgü duvarların rengi tuğla renginde idi. Çatısının bazı yerleri açılmıştı. Kule binası içindeki duvarlar vakti ile kireçli harç ile sıvanmış ve kireç ile badana yapılmıştı.
Kız Kulesi’nin üzerine inşa edildiği doğal kayalık ve adacığın kenarındaki kayalarda oldukça büyük midyeler vardı, onlardan toplayarak plaj kenarındaki taşların arasında teneke üzerinde kâğıt ve karton yakarak pişirip yerdik. Plaj büfesinden en fazla birer gazoz ve birer simit alabiliyorduk, simit 10 kuruş, sade gazoz 25 kuruş idi, farkını veren arkadaşlar 35 kuruşa Pepsi kola içerlerdi.
Kapanış saatine kadar plaj müşterisi olarak kalır ve duşumuzu da alarak oradan ayrılırdık. Bu yöntem ile Salacak Plajına girip, Kız Kulesi’ne kadar yüzdüğümüz günler çok olmuştur. Salacak plajı çok güzel ve çok temiz bir plaj idi.
O tarihlerde İstanbul’da ve tüm Türkiye’de hayat pek de pahalı değildi, İETT otobüs bileti 35 kuruş, Üsküdar’da tramvay 15 kuruş, Karaköy Tünel geçiş 7,5 kuruş idi. Şimdi torunlarım bana, ta… Çengelköy’den, Kuleli’den Üsküdar’a neden yürüyerek geliyordunuz diye soruyor, sadece ben/biz değil herkes yürüyerek gelir ve giderdi.15 numaralı Üsküdar – Beykoz İETT otobüsleri vardı ama onlar da yarım saatte bir kalkardı.
Yine o tarihlerde Anadolu yakasında Moda, Fenerbahçe, Süreyya ve Küçüksu Plajları da vardı, Kuleli sınavını kazanıp okumaya başladıktan sonra o plajlara da yeni arkadaşlarımızla birlikte çok gittik. Plaj olmasa bile Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli ve Beykoz sahillerinden denize giren ve kıyıda güneşlenen vatandaşlarımız çok olurdu, gelip geçerken hep onları görürdük.
Karşı taraftaki Ataköy ve Florya plajları lüks plajlardı. Sarayburnu’ndan itibaren, Samatya, Yenikapı kıyıları dahil Ataköy ve Florya plajlarına kadar sahil şeridinde vatandaşlar denize girer ve serinlerdi. Beşiktaş iskelesinden itibaren Ortaköy, Kuruçeşme, Bebek, Baltalimanı, Emirgan, Rumelihisarı, İstinye, Yeniköy, Kalender, Tarabya, Sarıyer… Altınkum’a kadar, İstanbul Boğazı’nın tüm sahil ve plajlarında deniz suyu temiz olduğu için yüzülebiliyordu.
*15 Kasım 1979 tarihinde Kız Kulesi ile Haydarpaşa arasında, Yunan gemisi Evriyali ile çarpışarak yanan Rumen bandıralı Indipendenta tanker gemisinin yangınında 43 gemi mürettebatı ölmüş ve geminin yangını 27 gün sürmüştür. Gemideki 100 bin ton ham petrolün 30 bin tonu yanmış, geriye kalan 60 bin tonu denize akarak İstanbul Boğazı ve Marmara denizinin kirlenmesine sebep olmuştur. Gemi enkaz ve iskeletinin kıyıya çekildiği yerin hemen 100 – 150 m kadar sağında ve deniz kıyısında Kız Kulesi’ni ziyarete gelenleri taşıyan küçük bir motor ve bilet gişesi vardır. Kule ziyaretçileri burada sıraya girer ve beklerler.
Bugünlerde vatandaşlarımızın, ziyaret ücretini pahalı bulduğu için Kız Kulesini ziyarete gidemediğini duyuyoruz. Kız Kulesi’nin 58 yıl önceki hali ve durumu yürekler acısı idi. Sahil yolu yapılınca Salacak plajı da doğal olarak yerle bir oldu ve kapandı.
Değerli okurlarım, Kız Kulesi, Üsküdar – Harem Sahil Yolu, kapanan ve yok edilen Salacak Plajı ve 58 yıl önceki İstanbul’dan bahseden ve beni diğer dört arkadaşım ile birlikte yaşadığım güzel anılara götüren bu yazım aynı zamanda tarihi bir doküman olacaktır.
58 yılda İstanbul Boğazı üzerine üç adet asma köprü yapılmıştır. Boğaziçi, Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprüleri. Ayrıca denizin altından Boğaz’ın iki yakasını birbirine kavuşturan Marmaray ve Avrasya tünelleri inşa edilmiştir. İstanbul’un nüfusu on iki kat artarak 1.350.000’den 15.907.971’e yükselmiştir.
2021 -2023 yıllarında Kız Kulesi, aslına uygun olarak üçüncü kez restore edilerek Boğaz’ın bir incisi olma hakkını elinde bulundurmaya devam etmektedir. Kız Kulesi yerli ve yabancı İstanbul Boğazı’na giren tüm gemilerin ve yolcuların görebildiği ve İstanbul Boğazı’na ayrı bir güzellik, özellik ve estetik değer kazandıran tarihi bir yapıdır.
Okundukça ve okuyanlarımın sayısı arttıkça mutlu olacağım… Şiir gibi sağlıklı günler diliyorum.
20 TEMMUZ 2023
Muharrem KAYNAK
Belgesel niteliğinde,harika bir yazı,kaleminize sağlık,
Değerli amcam, çok çok teşekkür ediyorum