Hayatın var olmasını sağlayan unsurların başında gelen “su” dünyamızın en önemli sorunlarından birisi olmaya, çok vahim bir şekilde devam ediyor. Her geçen gün azalan kaynaklarıyla (artık) biz de dahil olmak üzere insanlığı en fazla endişelendiren bir durum, su konusu…
Bütün bu gerçeklere rağmen, örneğin sıradan bir gün bile çok büyük etkinliklerle kutlanırken 22 Mart Dünya Su Günü sessiz sedasız geçti gitti. Susuzluk çekenler ve susuzluktan ölenlerin, yani kuraklık tehlikesini hepimiz mutlaka biliyoruz. Bakınca öğreniyoruz ki, şu anda Dünya’da “temiz içme suyuna ulaşma şansı olmayan bir milyar insan” var. Bu ne kadar büyük bir rakam. İşte bütün bunlara dikkat çekilmesi gerekirken, biraz bu konular es geçiliyor gibi geliyor bana…
Peki ne yapılıyor? Birleşmiş Milletlere üye ülkelerin dışında, içilebilir su kaynakları ve su yaşamını destekleyen bazı sivil toplum kuruluşları da Dünya Su Günü’nü, çağımızın öncelikli su sorunlarına dikkat çekmek için bir fırsat olarak değerlendirmektedir. Örneğin, Dünya Su Konseyi 1997’den bu yana her üç yılda bir düzenlediği Dünya Su Forumu ile bir hafta boyunca binlerce katılımcıya ulaşmaktadır. Katılımcı kuruluşlar ve Sivil toplum örgütlerinin dikkat çektiği konular arasında, “temiz içme suyuna ulaşma şansı olmayan bir milyar insan” ve “aile içinde suya ulaşmada cinsiyetin yeri” gibi konular yer almaktadır. Ayrıca Dünya Su Günü vesilesi ile 2003, 2006, 2009 ve 2012 yıllarında Birleşmiş Milletler Dünya Su Kaynaklarını Geliştirme Raporu yayınlanmıştır.
Ülkemizde çevrecilik konularında duyarlı olan TEMA Vakfı’nın yaptığı çalışmalar var ve bu konuda gayretlerini gözlüyoruz. Balıkesir’de DSİ’de bir kutlama yapıldı. Vali Ersin Yazıcı’nın da katıldığı kutlamada resim ve kompozisyon yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi. Bu arada Dünya Su Günü dolayısıyla bir etkinlik de Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde yapılmış. Bu etkinliğe Tarım ve Orman Bakan yardımcısı katılmış. Böylesine önemli bir konuda Bakan katılma gereği duymamış. Niye katılmamış bilmiyorum ama dünyayı tehdit eden bir meselenin konuşulacağı bir etkinlik ve en üst düzeyde alaka gösterilmesi gerekiyor. Neden mi; çünkü yapılan açıklamalar Türkiye’nin de 2030 yılında su fakiri bir ülke olacağı yönünde…
İşte bu konuda TEMA tarafından yapılan açıklama şu şekilde: Türkiye, sanıldığının aksine su zengini bir ülke değildir. Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8.000-10.000 m3 olan ülkeler su zengini, 2.000 m3’den az olanlar su azlığı çeken, 1.000 m3’ten azı da su fakiri ülkeler arasında kabul edilmektedir. DSİ’nin verilerine göre ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3’tür ve Türkiye, kişi başına ortalama 1.500 m3 ile su azlığı yaşayan bir ülkedir. Türkiye İstatistik Kurumu 2030 yılında ülke nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörmektedir. Mevcut kaynakların tamamının bozulmadan korunduğunu varsaysak bile 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1.000 m3/yıl civarında olacağı söylenebilir.
Evet, işte Türkiye’nin durumu bu… Biz de buna göre mutlak surette tedbirleri almalıyız. Çünkü doğduğumuz andan itibaren her an ihtiyaç duyduğumuz gibi, Allah geçinden versin son nefesimiz de bile, bir yudum suya ihtiyacımız oluyor…