Senin için ne düşündüğümü mü merak ediyorsun diye sordu, kadın.
Gece gündüz seni düşünmüyorum.
Eski zamanlara göre daha çok düşündüğüm söylenebilir.
Benim için bazen sevgi, bazen kızgınlıksın, bazen güzel bir kahkaha, bazen mutluluk, bazen sıcaklık bazen ise sığınaksın…
Bazen özellikle sana sarıldığım an dünyanın en korunaklı yerisin…
Bazen beni söylediklerin ile utandıran (özellikle yazdığın küçük notlar), bazen kızdıran ama hep değerli hissettirensin.
Bazen içindeki sevilmemiş küçücük çocuğu gördüğüm, gördüğümde üzüldüğüm üzüldüğüm için sevmek istediğim ve bunu yapmamı istemeyeceğini bildiğim için düşündüklerimi yapmaktan vazgeçtiğimsin.
Bitmeyen yolculuklara çıkmak istediğim, sonra sıkılacağımı düşündüğüm için vazgeçtiğimsin.
Adam kadının derinliklerini hiç keşfedememiş olduğunu fark etti. Hep kadına kendi dilinden sevdiğini ifade ettiğini düşündü.
Oysa kadın sevgiyi kendi dilinden duymayı bekliyordu. İstiyordu ki adam ruhunun derinliklerine dalsın onun dilini konuşmaya başlasın ya da ortak bir dil bulsunlar, istiyordu.
Kadın hep dinledi adamı, görmeye çalıştı ruhundaki derinliği, derinlikteki acıyı, çaresizliği, sevdayı, özlemi, bekleyişi…
Adamın yanına ne zaman heyecan ile gitse biliyordu ki heyecanı yüreğinde patlayacaktı. Adama ne zaman güzel bir cümle kurdu cümle adamın sığ sularında anlamsızlaştı. Kadının aradığı anlam adamın anlamı ile bir değildi.
Kadının her heyecanı hayal kırıklığına uyandı.
Adam mutluyken pek ihtiyacı yoktu kadına, ne zaman daldı, çıkış bulamadı o zaman ihtiyaç duydu kadına. Önce hüznünü anlattı sonra sevdasını ama kadın inanmıyordu böyle olmamalıydı sevda…
Gözlerin derdi adam, gözlerinin yeşilinde kaybolmak istiyorum. Kadın bu sözleri o kadar çok duymuştu ki artık yürekten gelen ile dilden geleni ayırt edebiliyordu.
Kadının başka özgürlükleri, hayata başka bir bakışı ve başka düşünceleri vardı. Hem de adamdan çok mu çok uzak…
Kadın bitmeyen bir şarkı değil, bitmeyen bir mücadelesi vardı kendisi ile
Her ne kadar duruyor olsa da aslında içindeki fırtınayı kimse bilmiyordu.
Kadın yıllarca sıkılmıştı bu girdaptan, her bahar yeni bir umut diye çıkmak istiyordu bilinmeyen yolculuklara…
Kadın bitmeyen ve bilinmeyen yolculuklara çıkmak istiyordu. Kendi gibilerle kendi dünyasında yaşamak istiyordu. Sonra hayır dedi. Kendim gibilerle değil, beni anlayanlarla olmak istiyorum diye düşündü.
Ağustos ayı idi. Ormanın içinde deniz kenarında bir kamp alanındaydı. Çadıra bile sığamamıştı kadın bugün örtüsü sadece gökyüzü olsun istedi. Ağustos böceklerinin serenadına kuru otlardan bir konçerto ekleniyordu. Tüm bu güzellikler içinde adamı düşünmemeye kendi yoluna devam etmeye karar verdiği o anı hatırladı.
Adam için düşündükleri yine kadın da kalmalıydı.
Müzik önerisi: https://youtu.be/CjRas1yOWvo