Mehmet Hayati Köseley, Balıkesir’in yetiştirdiği en önemli değerlerden biriydi. Ancak kenti yönetenler ya da yönettiğini sananlar ne yazık ki bu ismi şimdiden yok etmeyi başardı.
Türkiye’de insanların değeri genellikle ölünce anlaşılır. Yaşarken kıymet bilen olmaz. M.Hayati Köseley daha şanslıydı. Yaşarken, Türkiye Baş İzcisi seçilmiş, tüm ülkedeki izcilerin liderliğini üstlenmiş ve Balıkesir’in gururu olmuştu. Ardından adı Dumlupınar mahallesindeki İzci Evi’ne verilmişti. Baş İzci’nin adı artık hep yaşayacaktı.
Hayati amca ile 1999’da tanışmıştık. O dönem Milliyet Ege’de “bizden biri” başlığıyla yayınlanan dizi röportajlar için kendisiyle söyleşi yapmıştım. İzcilerin Hayati dedesi, Türkiye’de seçilen 3-5 baş izciden biri olmasına karşın (biri de M.Kemal Atatürk‘tür) alçak gönüllü insandı. Savaştepe Köy Enstitüsü mezunuydu, kitap okumayı, mandolin çalmayı severdi. Köy Enstitülülerin etkinliklerinde bir araya gelip, söyleşirdik. Hayati amca, tüm şıklığı ve kibarlığıyla etkinliklere katılır, kitap imzalatır, mandolin çalar, eski dostlarıyla özlem giderirdi.
Yaşamını izciliğe adamıştı. Bir yaşam biçimi olarak gördüğü izciliği, köy enstitülerine benzetiyordu. Bir çok nesil ondan izciliği öğrenmişti. İzciliği daha iyi öğretmek için Almanya’ya gitmiş, PKK tehdidine rağmen Muş, Van, Bingöl’de kurslar açmıştı. Köseley’in döneminde izcilik tüm Türkiye’de yaygınlaşmıştı.
Son yıllarda ne yazık ki izcilik de ülkemizdeki bir çok değer gibi hedef tahtası haline getirildi. Yok edilmesi için bir çok plan devreye sokuldu. Bu da bir başka yazı konusu olur. O yüzden fazla girmek istemiyorum.
Bugün M. Hayati Köseley’in adını taşıyan İzci Evi ne yazık ki elbirliği ile yok edildi. Milli Eğitim Müdürlüğü ve Karesi Belediyesi, Balıkesir’in her zaman sahip çıkması ve yaşatması gereken bir değerini unutturmak için işbirliği yaptı. Bir müze özelliği de taşıyan M. Hayati Köseley İzci Evi, Karesi Kent Konseyi Hizmet Binası oldu. Hizmet binasının açılışı dualarla yapılırken, Hayati amcanın kemiklerini sızlattık. O’nun adını bir kalemde silip attık.
Cumartesi günü ünlü lise yokuşundan Atatürkçü Düşünce Derneği’ne tırmanırken, üç üniversiteli ile karşılaştım. Sokakları temizleyen bir belediye işçisine Karesi Kent Konseyi’nin yerini soruyorlardı. İşçi arkadaşımız binanın nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Bende “nasıl belediyecisin ” diye takıldım. O an aklıma bir gün önceki açılış geldi. Karesi Belediyesi’nden hizmet binasının açılışıyla ilgili bir davetiye gelmişti ancak gidememiştim. Öğrencilere yardımcı olmak için devreye girdim. İzci Evi’nin Kent Konseyi binasına dönüşmüş olabileceğini söyledim. işçi, Kent Konseyi’nin yeni hizmet binasını hala İzci Evi olarak biliyordu. (Demek ki çalışanlar seçilmiş ya da atanmışlardan daha vefalı… Demek ki ne derseniz deyin orası İzci Evi olarak anılacak)
Üniversite öğrencileri ile birlikte binayı bulmak için yürümeye başladık. Tarihi sokakları arşınlarken, kaderine terk edilmiş ahşap evlere bakan gençler, bu yapıların neden restore edilmediğini ve kente kazandırılmadığını sorup durdu. Ben de Balıkesir’in muhafazakar bir il olduğunu ancak tarihi değerlerini korumak konusunda ne yazık ki bir türlü bu muhafazakarlığını gösteremediğini (nasıl oluyorsa) anlatmaya çalıştım.
Yol üstünde yüzümüzü güldüren tek bina BASİAD’ın restore ettirdiği binaydı. Bu arada tarihi evlerin restore edilmesi için Balıkesir’de seferberlik başlatan eski valimiz Utku Acun‘u da anmadan geçmeyelim. Sonunda aradığımız yere ulaştığımızda beklediğim gibi İzci Evi’nden eser yoktu. Arka bahçedeki izci tablosu bile silinmişti. Artık bu yapı Kent Konseyi’nin hizmet binasıydı. Kültür, sanat ve bilimin hizmetine girmişti!..
Şimdi, Karesi Belediyesi, Kent Konseyi ya da Milli Eğitim Müdürlüğü, tıpkı Çamlık’taki Atatürk Anıtı’nı sessiz sedasız kaldıran Büyükşehir Belediyesi gibi gecikmeli bir açıklama yapabilir ama kimseyi inandıramaz.
Belediye yetkilileri kolaycılığa kaçıp, İzci Evi’ni yok etmek yerine o mahalledeki bir binayı restore ettirip, Kent Konseyi’nin hizmetine verse çok daha iyi olmaz mıydı?
Deve güreşlerine, okçuluğa, kaldırım taşlarına milyonlar ayıran Karesi Belediyesi bu binaların restorasyonu için öncülük etse en azından Vali Acun’un başlattığı seferberliği anımsatacak projeler hazırlasa ve yaşama geçirse tepki yerine alkış almaz mıydı?
MÜRÜVVET ÖĞRETMEN VE
ZEHRA KÖSELEY’DEN MESAJ VAR
Facebook’taki paylaşımın ardından bir çok yorum ve mesaj geldi. Bu mesajlardan biri Hayati Köseley’in eski öğrencisi Mürüvvet Keleş‘ten… 1957’de Hayati amcanın teşvik etmesiyle izci olan ve hayatı boyunca izci andına sadık kalan Mürüvvet Keleş, Atatürkçü Düşünce Derneği Balıkesir Şubesi’nin unutulmaz başkanıydı. İşte Mürüvvet öğretmenin mesajı:
” … Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Kent Konseyi’ndeki arkadaşlarımdan Hayati Köseley İzci Evi’nin yeniden düzenlenmesi için gerekeni yapmalarını rica ediyorum. Kent Konseyi’nin görevi kente sahip çıkmaktır.”
Bir başka mesaj belki de ön önemlisi ise Hayati Köseley’in kızı Fatma Zehra Köseley‘e ait… Bu mesajla yazıma son noktayı koymak istiyorum:
“…Gözümüz gibi sakındığımız, babamızın adı verilen bu izci evini Mehmet Hayati Köseley’e çok görenlere bir çift sözüm olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını bile silmeye kalkan zihniyetin Mehmet Hayati Köseley İzci Evi’ni elimizden almalarını yadırgamamak gerektiğine inanıyorum. Bu paylaşımda rahmetli babam için güzel duygu ve düşüncelerini yazan dostlara sonsuz teşekkürler ediyorum. Ancak, şunu asla unutmayınız. Tarihin izlerini asla silemezsiniz. Gün gelir, tüm doğrular ile taşlar yerine oturur. Kent Konseyi’ne o mekanı verenlerin, günün birinde o mekan kadar değeri olmayacaktır. Tarih böyle diyor… ”