Seçim yaklaştıkça kimin ne niyetle politika yaptığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Şimdilik görünen iki tür politikacı var:
Birinci grup kendilerine koyduğu hedefe ulaşmaya çalışanlar…
İkinci grup ülkeyi içinde bulunduğu 20 yıllık karanlıktan kurtarmaya çalışanlar…
Hadi daha açık ifade edelim; kendi çıkarları için partilerini araç olarak kullanan politikacılar ve ülkenin geleceği için politika yapanlar…
Kerameti kendinden menkul, ayda bir tek başına pazar yerlerini dolaşıp güya vatandaşın nabzını tutmaya çalıştığını sanan ana muhalefet partisinin bir milletvekili durup dururken çok dikkatli olunması gereken ince bir politikayı adeta odunla çizmeye çalıştı…
Söylediği yanlış değildi ama zamanı yanlıştı!
Ayrıca onun böylesine hassas bir konuda açıklama yetkisi de yoktu…
Bir de marifetmiş gibi “Benim geri vitesim yoktur” diye meydan okuyor…
Ne yapmaya çalışıyor bu zat-ı muhterem?
Aklınca gündem oluşturarak bir yerlere mesaj gönderiyor…
Bir TV programında kendisine sorulan; “Seçimi kazanırsanız HDP’den bakan atayacak mısınız?” sorusuna “Ortada bir masa var ve bu konuda partinin yetkili organları konuşabilir.” demek yerine masayı tedirgin edecek bir açıklama yaparak ortamı gerdi.
Bu cevap onun bir daha milletvekili adayı gösterilmemesine yeter sanırım. Zaten şimdiye kadar neden her seçimde aday gösterildiğini de anlamış değilim…
Gelelim açıklamayı yapan politikanın amacına:
Açıklamayı yapan politikacının amacı altı buçuk milyon oy alan bir partinin meşruiyet tartışmasından çıkarılması değil; aksine cumhurbaşkanlığı seçim sonucuna göre olası parti genel başkanlığı için arkasına Kürt desteğini almaya yönelik çıkarcı bir çabadır…