Sevgili İsmail Ağacık, benzersiz lezzetlerin yaratıcısı, başarılı mı başarılı bir şef. Önce ustalarının öğretilerini kendi ilke ve prensipleriyle harmanlamış. Sonra kimseye benzemeden kendi aşçılık kurallarını ve mutfak disiplinini oluşturmuş. Ortaya koyduğu imza yemekler, mesleğini tutku ile yaptığının göstergesi. Daha iyisini gerçekleştirmek ve kendisini tekrarlamamak adına iz bırakan tatlar peşinde koşmaya devam ediyor.
İsmail bey, menü tasarım ve geliştirme, ekip kurma ve eğitim, danışmanlık hizmetleri de veriyor. Hani on parmağında on marifet derler ya. Bu sözün tam olarak yakıştığı, mesleğinin ehli bir isim. Yoğun iş temposuna rağmen sağ olsun, beni kırmadı. Kendisiyle oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sevgili okurlarım, sizlerin huzurunda kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Şimdi gelin, hep birlikte değerli şefimizin hiç bitmesini istemediği lezzet yolculuğuna konuk olalım. Buyurun dostların arasına, güneşin sofrasına…
İsmail Ağacık kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?
1974 Erzincan’da çiftçi bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldim. 17 yaşından itibaren yurtdışı macerasına atıldım. Yeni bir dünya ile karşılaşmıştım. Uzun yolculuklar ve iş deneyimleri sonrası eşimle tanışıp İstanbul’a yerleştim. Aile kurdum. Önce ailesine sonra işine âşık olanlardanım. Bu mesleği tutkunuz ve hayal gücünüz yoksa uzun soluklu yapabilmeniz mümkün değil.
Yemeğin yolculuğuna nasıl dâhil oldunuz? İlk yaptığınız yemek hangisiydi?
Aç kalmamak için mutfağa girmek zorunda kaldım diyebilirim. Bilmediğim mutfak, restoran ve kafelere güvenemediğinden kendi yeme içme ihtiyacımı kendi kendime karşılamaya karar vermiştim. Mecburen başlayan ama tutku ile ilerleyen bir yolculuk aslında benimkisi. 17 yaşımda ilk olarak köfte yapmıştım. Bu köfte sade gitmez diyerek yanına patates, evde ketçap yok domates sos, bol soğanlı salata olmazsa menüm tamamlanmaz diyerek başladığım ilk yemeğimin lezzetini anlatamam. Ama işim gereği gayet iyi tarif edebilirim. İyi ki o köfteyi yapmış ve bu yolculuğa çıkmışım.
Mutfak bir sanattır diyebilir miyiz?
Bu konuda kanımca akademisyenler ve tarihçiler mutlak bir fikre varmıştır. Ben mutfağın sanatın bir dalı olabileceğini düşünmüyorum. Evet, estetik, tasarım ve hayal gücü kesinlikle mutfağa ait terimler. Ama geliştirmek ve deneyimlemekle alakalı bizim işimiz daha çok. Kesinlikle ustalık ve deneyim gerektiren, görselliği fazlaca önemseyen şaşalı tabakların insan karşısına çıkarıldığı ve değerlendirildiği bu meslek olsa olsa zanaattır! Ben sütü çorbaya ekleyip yeni farklı bir teknikle çorba yaptığımda sanatçı olmam. Ayrıca biz de her daim tabaklarımızın satması kaygısı vardır. Sanırım Dali bir eser yarattığında aman bu resmim ne zaman satılacak kaygısı taşımamıştır. Evet, işimiz ustalık ve sanatçı duyarlılığı gerektiriyor ama bizler sanatçı değiliz.
Bir şef olarak bugünlere gelişinizin hikâyesini bize anlatabilir misiniz?
Konfor alanından uzak, kolaycılık ve kestirme işlerin insanı olmamak ve kararlılığım istikrarlı bir biçimde yol almama sebep olan yol arkadaşlarım oldu her daim . Kimseye benzemek gibi bir isteğim olmadı hiç. Ben İsmail olmalıydım. Ama çok başarılı ve hayranı olduğum dünyaca ünlü şeflerden de feyz alarak harmanlamalıydım kendimi. Yol haritamı belirlemiştim. Hedefime ulaşmak için hangi ekleri yanıma almam gerekiyorsa onları alarak başladım. Alman disiplini, titizlik, vizyon, ne istediğini bilmek ve hayal gücü.
Mutfak ve yemek dünyasında başarılı olmasının sırrı nedir?
Kendini tekrar etmemek, öz disiplin sahibi olmak, beklentinin farkına varmak ve imza yemekleri yaratabilmek.
Dünden bugüne Anadolu lezzetleri hakkında neler söylemek istersiniz? Mutfağınızda önceliği olan yöresel lezzetler var mı?
Anadolu mutfağı eşsiz bir mutfak. Sümerlilerden bugüne kadar gelen bir mutfak kültürü var. Ekmek en çok bizim mutfağımıza yakışıyor. İlk Sümer çevirisinde şu yazıyordu “ Ekmek yiyecek, su içeceksiniz.” Çok etkileyici bir sözdür. Zengin bir gıda çeşitliliğine ve yöresel renklere sahip bir coğrafya da mutfağımızı akademik anlamda dünyaya anlatmalı ve tanıtmalıyız. Biz eşimle Akdeniz ve doğu mutfağını seviyoruz, çocuklarım güneydoğu. Aslında çiğ köftenin yanında sushi yiyen çocuklara sahibim .
Tabi Anadolu mutfağının en büyük eksikliği sos ve sunum. Çok fazla malzemeye ve tekniğe sahip bir mutfağı geliştirmek hepimize düşen bir görev. Yurt dışında aldığım bir eğitimde Fransız şefin çorbaların baş tacı dediği “ tarhana” ile ilgili anlatımı beni çok duygulandırmış ve gururlandırmıştı. Çocuklarınıza bol bol tarhana içirin.
Ve aynı zaman da pazarlama eksikliği. Keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen şahane lezzetlerin olduğu kesin.
Dünyanın pek çok yerini gezmenizin mesleğinize nasıl bir katkısı oldu? Günümüz dünya mutfağını nasıl görmektesiniz?
Mesleğimi profesyonel alana taşıma adına yurt dışında çalışmaya başladım. Oradan da heybemi dolu dönmüştüm. Onlarca ülke mutfağını bizzat inceledim. Öğrenmiş olduğum teknikler ve yerel mutfaklar kendi stilimi harmanlama yardımcı oldu. Benim şeflere ilk tavsiyem mutlaka ülke mutfaklarını yerlerinde tatmalı ve tanımalılar. Gastronomi akımı çok hızlı bir şekil de değişiyor. Olağanüstü çalışmalar görüyoruz. Yeni dünya düzenin de bilgili, becerikli ve birikimli şefleri var. Gastronomi çok iyi bir noktaya geldi. Daha da iyi olacaktır.
Şefliğiniz dışında verdiğiniz başka hangi hizmetleri vermektesiniz?
Mutfak danışmanlığı genel adıyla. Kişiye özel beslenme menüsü danışmanlık ve menü hizmeti. Reçete oluşturup mutfak kurulumunu sağlıyorum. Buna ekip eğitimleri de dâhil. İki gazetede yazıyorum. Edinmiş olduğum ve hala öğrenmeye devam ettiğim mesleğimle ilgili araştırma ve yazın çalışmaları yapıyorum.
Sağlıklı beslenmek isteyen okurlarımıza ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Mümkün olduğunca mevsiminde ürün tüketmek. Öncelik bu! Gıdayı saklamanın onlarca yolu var. Mevsiminde yapılmış konserveler, turşular, salamuralar ve kurutmalar vb… İnanılmaz bir zenginliği alıp saklayabilir ve tüketebiliriz. Pazardan ocak ayında aldığımız domates değil. Domates görünümlü sulu kırmızı besin değeri düşük bir taklittir ancak. Bol sebze ve meyve tüketin. Mümkün olduğu kadar çok çeşitli beslenmeye özen gösterin. Yağ olarak mutlaka sızma zeytinyağı ve tereyağı tüketin. Yerel üretime destek olun. Ve bol su içiniz.
Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir? Sizinle çalışmak isteyenler, size nasıl ulaşabilir? Son olarak başka neler söylemek isterisiniz?
Mutlaka farklı bir mutfağı olan restoranımı açmak, aynı zaman da kullanacağım birçok ürünü kendim üretmek istiyorum. Bu işi çok seviyorum… Yolum uzun ve hemen bitsin istemiyorum.
Bana sosyal medyadan, internet sitemden kolaylıkla ulaşabilirler. ( http://ismailagacik.com/ )
Sürdürülebilir tarım politikasını destekliyor ve ülkemin en kısa sürede çocukluğumuzda olduğu gibi; üç tarafı denizlerle çevrili, toprakları buğday başakları ile dolup taşan, hayvancılıkla ve gelişmiş sanayisi ile tarım ülkesi olsun, kendi kendine yetsin istiyorum. Ata tohumlarımızı sandıktan çıkarıp bilinçli şekilde tohum bankaları kuran kişilere çok teşekkür ediyorum.
Son olarak; Su bizim geleceğimizdir, suyu dengeli tüketelim.
Teşekkür ederim.
Çevreci bir aşçı mesajlar böyleyse yemekler nasıldır kim bilir? :)