Devlet memuru başka bir iş yapabilir mi?..
Devlet memurunu geçin bir mali müşavir, bir avukat?..
Başka bir meslek yapabilir mi?..
Avukatlar için çok sınırlı bir kaç izin var ama örneğin tapu dairesindeki bir memur, bir de kendi adına ticari bir işletme açıp işletebilir mi?..
Kamuoyu son bir kaç gündür Vakıfbank, Halkbank, Ziraat Bankası gibi kamu kurumlarında yapılan üst düzey atamaları konuşuyor.
Bir kişi kaç yerde görevli?..
Türkiye’de insan kaynakları alanında sıkıntı ve darlık mı var ki bir kişiye birden çok görev veriliyor, ballı maaşlı şirketlerin yönetim kurullarına aynı isimler atanıyor?!
Oysa bu kişilerin zaten –aldıkları maaşa da bakarsak- bu kadar paraya ihtiyaçları olmasa gerek!
Lakin THY gibi Türksat gibi, kamu bankaları gibi şirketlerin yönetim kurullarına bakıyorsunuz…
Misal, RTÜK Başkanı aynı zamanda Basın İlan Kurumu’nda genel kurul temsilcisi, daha önce Türksat’a da atanmştı, tepkiler sonrası o görevini bıraktı ama şimdi de Halkbank yönetim kurulu üyeliğine atandı.
Bir koltukta kaç karpuz?..
Türkiye’nin en önemli kamu bankalarından bahsediyoruz; Ziraat, Halk, Vakıf…
Banka Yönetim Kurulu üyesi olmak basit bir görev midir?..
RTÜK Başkanı olmak?..
Basın İlan Kurumu uyduruk bir kurum mudur?..
Bir kişi, bu kadar çok kurumdaki görevini olması gerektiği gibi yürütebilir mi?..
Basit iş midir bunlar?..
Değilse ve asıl önemli nokta tam da burası, layığıyla bu görevler ifa edilebilir mi?..
Böylesine önemli kurumlarda layığıyla görev yapabilmek, görevinin üzerine titremek, önem vermek, sorumluluğunu yerine getirmek için hangi zaman yetebilir ki?..
Son atamalar, gerek aynı isimler olması, gerekse liyakat ve bilgi konusunda bildiğimiz tartışmaları da yine gündeme getirdi. Oysa sorular basit:
İnsan kaynakları havuzumuz boş mu?
Atandıkları kurumlarla ilgili bilgi ve tecrübeleri var mı, olması gerektiği düzeyde mi?..
Hangi özel ve öne çıkan nitelikleri ile bir koltuğa birden çok karpuz sığmaktadır?..
Kendilerinin vicdanları rahat mıdır?..
Ayrıca, Fatih Altaylı’nın konuyla ilgili yazdıklarını da unutmamak gerek, demiş ki Altaylı son yazısında:
“…..Pek çok kişi nasıl böyle atamalar olabilir diyor ve tepki gösteriyor. Ben de gülüyorum. Zannedersin ki, yıllardır tüm yönetim kurullarına o işin ilmini almış insanlar atanıyordu da bu kez bir yanlışlık yapıldı.Buraları isim isim bir inceleseniz kim bilir neler görürsünüz de incelemeye değmez. Çünkü baş edemezsiniz. Bu kurumlar hep böyledir. Bu yüzden de hepsi görev zararı yazar, çoğu Hazine’ye yüktür….Kamu kurumlarının ya da kamu denetimindeki kurumların yönetimlerinin adı “arpalığa” dün çıkmadı ki!”
Yazık değil midir?..
Bir karpuz bir koltukta olsun da bir koltuğa kaç karpuz?..
Köyde bakkal işletmek midir kamu bankasında yönetim kurulu üyesi olmak?.. Basit iş midir?
Küçük bir ilçede 4 sayfa siyah beyaz gazete çıkarmak gibi bir şey midir Basın İlan Kurumu’nda temsilci olmak?
Türkiye gibi bir coğrafyada nice nice değerli ve bilgili isim varken….
Bir koltuğa sıkıştırabilir misiniz iki karpuz, deneyin bakalım.
Türkiye’nin bilinen,… bitmeyen,…. bıktığımız,…. üzüldüğümüz,….. hep aynı “bile bile ladesleridir” bunlar…
Bile bile yapılan yanlışlardır.
Hepimize zarar verir.
Atananlar daha fazla gelir sağlarlar ama ötesi yoktur.
Vatandaş vicdanı da yaralanmış olur haybeye!
