Altınoluk/Antandros Antik Kenti’nde, 20 yıldan beri, her yaz sezonunda devam etmekte olan arkeolojik kazı, bu yıl 17 Eylül’de sonlandırılmıştır…
Geçen bu yirmi yılda; çok önemli tarihi ve kültürel bilgilere ulaşılmıştır.
Kazı Başkanı Sayın Prof. Dr. Gürcan Polat; yapılan çalışmalarda elde edilen bulgular sonucu Antandros’un tarihi ve kültürel derinliğinin, M.Ö.1800 yılına kadar gitmekte olduğunu ifade etmişlerdir.
Ancak; Antik Kent üzerindeki kamulaştırmalar zamanında yapılamadığı için, planladıkları hedeflere ulaşamadıklarını da açıklamışlardır.
Geçen bu süre içerisinde, özel mülkiyet ve kamuya ait parseller üzerinde, kazı çalışmaları yapamadıklarını, sadece, oldukça dar bir alan olan,Roma Villası çevresinde ve nekropolde (mezarlık) bilimsel çalışmalarına devam ettiklerini açıklamışlardır.
Prof. Polat, Antandros Antik Kenti’nin; geçmiş ile günümüz arasında çok önemli bir nesnel bağ olduğunu da belirtmişlerdir.
Şöyle ki!;
M.Ö. V. Yüzyılda yaşamış olan Strabon, mitolojik güzellik yarımasının yapıldığı İda Dağını anlatırken, Antandros’u tanımlamaktadır.
Yine, M.Ö. 1.Yüzyılda yaşamış olan Romalı yazar Vergilius, Roma’nın kuruluş destanında, Roma’yı kuran sülalenin, Antandros’tan geldiklerini anlatmaktadır.
Bunların dışında; daha farklı tarihi kaynaklarda da , Antandros’tan bahsedilmektedir.
Kısaca; Antandros’un önemi söylencelerle değil, tarihi bilgi ve belgelerle ifade edilmektedir.
Antandros’un gün yüzüne çıkarılması, insanlık tarihi için çok önemlidir.
Antandros’un gün yüzüne çıkarılması, Anadolu Tarihi ve Kültürü için çok önemlidir.
Antandros’un gün yüzüne çıkarılması, Roma Tarihi için çok önemlidir.
Antandros’un gün yüzüne çıkarılması, Troia ve Troas bölgesi için çok önemlidir.
Antandros’un gün yüzüne çıkarılması, Edremit Körfezi için çok önemlidir.
Demem o ki!
Bir tarafta, şimdilik bilinen, 3800 yıllık geçmişi olan bir tarih ve kültür bağı var.
Diğer tarafta, bu tarih ve kültürel değer üzerine, sonradan düzenlenmiş, günümüz insanına ait bazı parsel ağları var
Böylesi tarihi bir öneme sahip olan Antandros’ta, şimdiye dek bu parsellerin kamulaştırılması ve kazı alanının genişletilerek, buranın bir Ören yerine dönüştürülememiş olması, bölge turizmi gelişimi açısından,çok büyük bir eksiklik olarak görülmelidir.
Aslında;hemen karşı kıyıda bulunan ve birinci derede arkeolojik sit alanı olan, Adramytion antik kenti üzerine, villalar yapıp, olayı ört-bas etmek içinde, mahallenin adının ”Ören” diye adlandırılmış olması gibi, vahim bir olayın, Antandros’un başına gelmemiş olması, bölge açısından bir şans olarak görülmelidir.
Gerçi, şehrin batı yönünde, nekropolun bulunduğu yere, denize nazır sıra sıra konutlar yapılmış olması ayrı bir gerçektir.
Bütün bunlara rağmen, Antandros yerleşim yerinin, bu yağma ve talan etme düzeninde, imara açılmamış olması, Aeneas’ın şansı olarak değerlendirilmelidir.
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait parselin, sonuçlandırılmış olması, olumlu bir gelişme olmakla birlikte, Ören yerine dönüştürülebilmesi için yeterli değildir.
Araçların güvenli bir şekilde park etmeleri ve gelen ziyaretçilerin asgari düzeyde ihtiyaçlarını karşılayabilecek, diğer sosyal donatıların yapılabilmesi için, mutlaka özel mülkiyete ait parsellerin kamulaştırarak buranın bir an önce Ören yerine dönüştürülmesi gerekmektedir.
Ören yeri olması demek; Troia-Bergama/Efes arasında yapılmakta olan yurt içi veya yurt dışı kültür turlarının, içinden geçmekte oldukları, Antandros’uda ziyaret ederek, Altınoluk-Güre otellerinde, yüzlerce konaklama yapmaları demektir.
Gerçekte; Antandros ve bu konumda bulunan diğer ören yerleri, turizm odaklı bölgesel kalkınmada, yerel yönetimler için, çok büyük bir şanstır.
Ne var ki! bu şansı yönetmesini bilmeyen ve bu şansı belediyeleri için bir mali yük olarak gören, yerel yöneticiler de bulunmaktadır.
Edremit Belediye’sinin, Antandros sponsorluğundan kaçınması, kabul edilebilir bir durum değildir. Antandros’a uzak durmak, Atatürk’ün, Tarih Tezini de bilmemek demektir.
Sonuç olarak;
Antandros’u, bölge turizminin gelişimi adına, “Bir Turizm Destination’u” olarak göremeyenlerin, buranın “Ören” yerine dönüştürülmesinde geç kalanların ve bu çalışmanın ortak bileşeni olup, aba altından sopa gösteren yetkili veya sorumlu kişilerin; günümüz ve yarınları tanımlamaları mümkün değildir.
.
