Evlat edinmenin bazı şekil şartları var…
Bunları tek tek saymaya gerek yok. Lakin 9 yıl süren bir hukuk mücadelesindeki zaferi anlatmasak olmaz.
Zira, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “ihlal” kararı gereği TBMM yeni yasal düzenleme yapacak.
Evlat edinecekseniz, yürürlükte olan mevzuata göre şartlardan biri evlat edinilecek çocuk ile evlat edinecek kişi arasındaki yaş farkının asgari 18 olması.
Yasa koyucu böyle bir yaş farkını getirmiş; belli bir yaş farkı olması zaten evlat edinmenin doğası gereği hem normal hem de zorunlu bir gereklilik.
Bazı ülkelerde bu yaş farkı 15 veya 16 olarak düzenlenmiş, bazı ülkelerde yaş şartı gelse de bazı istisnalar tanınmış ama bizde herhangi bir istisna yok.
İşte hikaye böyle bir noktada başlıyor…
Küçük bir kız… Fiziki babasını hiç görmemiş, tanımamış, zaten öyle biri de hiç olmamış onun için…
4 yaşından beri annesiyle evli olan kahramanımız babalık yapmış, babadan öte olmuş; yaşam sevinci vermiş, hayata tutunmuş…
Filmlere konu olacak kadar benzersiz bir aile hikayesi doğmuş.
Ama küçük kız fiziki babasının soyadını taşıdığı için aile evlat edinme yolunu denemeye karar vermişler.
Lakin aradaki 18 yaş farkı sağlanmadığı için hukuku zorlama kararı alınarak hukuk mücadelesine girişilir.
Teee 2015’de…
(O zamanlar ortaokul öğrencisi olan kız ise bugün üniversite bitmiş bir genç.)
Aile Mahkemesi yasal sınırlamayı göz ardı ederek ailenin kutsallığı ve çocuğun menfaati gerekçesiyle evlat edinmeye karar verir.
Yasal şart dışında bir karar verildiği için Nüfus Müdürlüğü kararı, üst mahkemeye, istinafa götürür. İstinaf, Nüfus Müdürlüğü lehine karar verir, bu kez dava reddedilir, bilahare istinaf, bilahare Yargıtay…
Yerel Mahkemenin çocuk yararına yaptığı yorum şekli kurallar altında kalır; evlat edinme reddedilir.
Ruh halini gözlerinizin önüne getirin.
4 yaşından bu yana sizi canından öte seven, bakıp gözeten, büyüten babadan öte babanız, kalben ve fiilen babanız olsa da resmi kayıtlarda evlat edinme yoluyla babanız olamıyor.
Sebep, aralarındaki yaş farkının 18 olmaması.
Yargıtay aşaması da hüsranla bitince konu Anayasa Mahkemesi’ne taşınır.
Ve Anayasa Mahkemesi mükemmel ve ders niteliğinde bir kararla 9 yıllık mücadeleye son noktayı koyar.
Sen evlat edinmeyi istisnasız böyle katı kurallara bağlarsan hem çocuğa hem aileye zarar vermiş olursun; aile kurumuna saygıyı görmezden gelmiş ve çocuğun menfaatlerini korumamış olursun der.
Oybirliğiyle böyle der.
Uluslararası karşılaştırmalı hukuktan örnekler verir; bu kurala istisna getirilmesinin elzem olduğunu belirtir.
Ve aileye saygı hakkının, çocuğun menfaatinin ve aile kurumu menfaatinin ihlal edildiğine karar vererek kararı yerel mahkemeye, gereğinin yapılması için…
Meclis’e de yeni yasal düzenleme yapılması için gönderir.
Anayasa Mahkemesi özellikle kanuni düzenlemeden kaynaklanan bir ihlal bulunduğunun ve katı yaş şartına istisna getirilmesi gerekliliğinin altını defalarca çizer.
(Ve inanılmaz bir tesadüf mü dersiniz, Anayasa Mahkemesi’nin şimdi genç bir kız olan evlatlığa verdiği doğum günü hediyesi mi dersiniz, bu kararı, kızın doğum gününde verir)
Balıkesir yargı yollarından geçen ve kişisel verilere saygı gereği isimlerini vermediğimiz o güzel aile de Türk Anayasa Yargısı tarihine geçen çok önemli bir kararın kahramanları olur.
9 yıl süren uzun hukuk mücadelesi, önce ailenin inancı ve sonra Anayasa Mahkemesi kararı ile benzeri mağduriyetlerin yaşanmaması için vesile olur.
Demek ki bizatihi yasa koyucu hak ihlaline sebebiyet verebiliyormuş.
Bakmayın siz bazı siyasilerin Anayasa Mahkemesi’ne çatıp durmalarına.
Bu ihlalleri düzeltebilecek tek makam Anayasa Mahkemesi işte.