Bir deli…
Kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.
Devlet yönetimi ciddiyet ve tutarlılık ister.
Kızgınlıkla anlık reaksiyon gösterip, oturup klavyenin başına, aklınıza ilk eseni tweet atarsanız; amacınıza ulaşmanın aksine, kendi sınırınızı aşıp küstahlık yapmış olursunuz.
Trump’ınki tam öyle.
Sen binlerce ve binlerce kilometre öteden kah Irak’a, kah Suriye’ye, kah kafanın estiği herhangi bir ülkeye gel, barış yerine sorun yumağı yarat; bölge ülkelerinin iç ve dış işlerine çomak sok; Doğu Akdeniz’deki petrol arama ve sondaj çalışmalarında dahi “çıkarın neredeyse” kendinde “her noktada var olacağım” hakkı gör.
Sonra IŞİD’i, PKK’sı, mültecisi her tür soruna sınırdaş olan Türkiye’ye diklen.
Attığı tweetlere bakar mısınız:
“Daha önce de açıkça belirttiğim gibi, tekrar ediyorum, eğer Türkiye benim büyük ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırlarına çıkmaya yönelik herhangi bir adım atarsa, Türkiye ekonomisini tamamen mahvedip, yok edeceğim. (Daha önce yaptım!)”
Breh breh breh…
Zeus sanki!
Eşsiz bilgeliğim… Büyük bilgeliğim…
Belirlediğim sınırların dışına çıkmaya yönelik bir adım atarsa…
Türkiye ekonomisini tamamen mahvedip yok ederim…
Nasıl bir devlet adamı ciddiyeti di mi?
Tehdit, kendini beğenmişlik, ukalalık…
Ne yapıyor Türkiye Cumhuriyeti veya ne yapmak zorunda kalıyor?
Kendi güvenliğini tehdit eden teröre karşı “ben buna izin vermem” diyor.
Her devletin meşru müdafaa hakkıdır bu.
Hangi devlet sınırlarının çok uzun bir kısmında böyle bir terör oluşumuna, ne olduğu bilinmez yapılanma ve oluşumlara izin verir?..
Tweet’i atıyor, sonra başka ne diyor?
”Türkiye, Avrupa ve diğerleri ile birlikte IŞİD savaşçıları ve ailelerine nezaret etmek zorundalar. ABD IŞİD halifeliğini tamamen ele geçirme dahil kendisinden beklenebileceklerin çok daha fazlasını yerine getirdi. Bazıları çok zengin olan bölge ülkelerinin kendi bölgesini koruma vakti geldi. ABD muhteşemdir”
Yani diyor ki; “Türkiye, sen benim jandarma karakolum ol”
“Ben ne de olsa ABD’yim, muhteşemim” diyor.
Dünyanın bir numaralı ekonomik ve askeri gücünü elinde bulununca düşüncenin ve aklın raydan çıkan ruh halidir bu ötesi yok.
Güç zehirlenmesidir, sağduyuyu, hukuku kaybetmek; başka ülkelerin hakkını yok saymaktır.
Devam ediyor dengesizliğe ve bu kez diyor ki tekrar:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iyi bir ilişkimiz var. Suriye’de kimsenin tarafını tutmuyorum. Askerlerimizi evlerine döndürmek için seçildim. Uzun yıllardır Suriye’deyiz. Suriye’deki görev kısa vadeli olmalıydı. Girip, çıkmamız gerekirdi”
ABD Başkanı ! Normal şartlarda “ciddiye alınması gereken” olması gerek.
Konuşmalarındaki tutarlılık ve doğruluk ile ciddiyetin ne boyutta olduğu ortada.
Bir öyle bir böyle…
Sen Türkiye’nin sırtını sıvazlarken öte yanda YPG’si, PKK’sı, bilmem nesi, bilumum terör odağına silah ve malzeme yağdır.
Sonra bir de küstahlaşarak Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit et.
İçimizdeki farklılıklar ne olursa olsun dış tehdit oldu mu bu ulus bir ve beraber olmasını her zaman bilmiştir.
Bir deli, kuyuya taş atarsa atsın; çıkarmak için Türkiye Cumhuriyeti uğraşacak değildir.
Ancak yine de ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde meşru gerekçeleri bulunan Türkiye’nin “bangır bangır ilan ederek” operasyon yapması da tuhaftır. Dahası, ABD’ye gık çıkarmayan ülkelerin, Türkiye’ye karşı horozlanması da kuvvetle muhtemel bulunduğundan bunları geri püskürtecek ve haklılığımızı tekrar tekrar ortaya koyacak akıllı bir dış stratejiye de ve uluslararası arenada yanımızda yer alacak ülkelerin desteğini almaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır.
