CHP Balıkesir milletvekili aday adayı Prof. Dr. Ayhan Gökdeniz, adaylık sürecinde yaşadıklarını ve bundan sonrası için önerilerini kaleme aldı. Gökdeniz, hala yanıt bekleyen bir çok soruyu da yeniden gündeme getirdi. İşte CHP milletvekili aday adayı Gökdeniz’in “Bilim, akıl, liyakat bize kalsın, parti size…” başlıklı yazısı …
“MARTENİÇKA” VE “SANA SÖZ”
15 Martta bileğime taktığım “marteniçka”yı, 29 Martta Gömeç’te ilk leyleği gördüğümde bir zeytin dalına asmıştım. Aslında bir değil iki dileğim vardı. Biri kendimle, diğeri de ülkemle ilgiliydi. Kendimle ilgili olanı; 15 Mart’ta 34 yıldır görev yaptığım akademisyenlikten ayrılıp, 28.Dönem CHP Balıkesir milletvekili aday adayı olmuştum. Benim için zor bir seçimdi ve çok duygusal bir gündü. Bu dileğim, 9 Nisan 2023’de açıklanan CHP Balıkesir milletvekili adayı listesine girememem sebebiyle gerçekleşmemişti.
İkinci dileğim ise; ülkemle ilgiliydi. Yani, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13.Cumhurbaşkanı olması ve Millet İttifakının, Meclise hükümet olacak kadarmilletvekili sokmasıydı. Bu, ikinci dileğimin de gerçekleşmediğini görmek, beni son derece ÜZMÜŞTÜR. Ancak, hayat devam ediyor ve hayat var olduğu sürece UMUT hep olacaktır.
Aslında, çok geriye takılmam, onun yerine hep YARINI konuşmayı yeğlerim. Ancak, yine de sizi 15 Mart 2023 tarihine götürmek ve 15 Mart- 28 Mayıs 2023 sürecinde yaşadıklarımı ve önerilerimi hiç kimseyi ve kurumu etiketlemeden ve gönderme yapmadan çok objektif bir şekilde anlatmak istiyorum.
ŞİMDİ, KONUŞMA SIRASI BİZDE.
15 Mart 2023 tarihinde üniversitemdeki mevcut görevlerimden istifa ettim. CHP Balıkesir milletvekiliaday adaylığı sürecim ise 9 Nisan 2023 tarihinde 43 aday adayından ilk 9’a giremeyişim nedeniyle sonlanmıştı. Bu çerçevede, bazı aday adayları il yönetiminin seçim sürecindeki tutumunu eleştirerek partiden istifa etmişlerdi. Ancak, ben; bugünü bekledim. Hani derler ya ‘perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.’ Evet, böyle olacağı daha 9 Nisan 2023’te yani CHP Balıkesir milletvekili adayları açıklandığı gün belliydi. Neden mi? Anlatayım. Çünkü, sürecin bizzat içindeydim.
28. Dönem CHP Balıkesir milletvekili aday adaylarının (toplam 43 aday) önce Muhasebeciler Lokalinde, sonra Avlu Kongre Merkezi Fatih Salonunda yapılması gereken “Aday Adayları Tanıtım Toplantısı” sürecin hızlı ilerlemesi ve zamanın olmaması gerekçe gösterilerek yapılmadı.
Oysa ki, bu etkinliği örneğin; “aday adayı” bizden çok fazla olan İstanbul ve Tekirdağ il örgütleri yapmıştı. Buradaki amaç, aday adaylığı bağlamında partiye yeni katılan yüzlerin (ben dahil) parti il ve ilçe örgütleri tarafından tanınmaması olabilir miydi, bilmiyorum. Sonra, bu toplantı yani 43 aday adayının biraraya geldiği “Tanışım Toplantısı” il binasında gerçekleştirildi. Ertesi gün yerel gazetelerde bu etkinlikle ilgili tek bir satır haber yoktu.
CHP Genel Merkez Listesi
Bu toplantıda, Parti Genel Merkezi’nden (Selin Sayek Böke ve Oğuz Kaan Salıcı) İl-İlçe örgütleri üzerinden eğilim yoklamasının nasıl yapılacağıyla ilgili gelen yazı çerçevesinde “aday adayları” bilgilendirildi. Bu yazıda, “İlçe örgütlerinin fikirleri alınacak, kesinlikle sandık, eğilim yoklaması gibi alternatif seçenekler yapılmayacaktır” deniyordu. Bu çerçevede ilçeler üzerinden yapılan “aday adayları” belirleme adına, fikir alma temayül yoklaması yapılmış ve sonuçları il yönetimine gelmişti. İl Yönetimi de parti merkezinde 3 saatlik bir toplantıdan sonra CHP Balıkesir milletvekili adaylarını (yani ilk 9’u) belirlemişti. Toplantı sonrası bu liste yerel basına düşmüş ve ertesi gün yerel basın “CHP Balıkesir’de kazan kaynamaya başladı” şeklinde başlık atmıştır.
Bu iki liste karşılaştırıldığında, Genel Merkezin; CHP Balıkesir İl ve İlçe Örgütleri tarafından oluşturulan listeyi dikkate almadığı (sadece 3 kişiye yer verilmiş, diğer 6 aday listeye girememiştir) anlaşılmaktadır. Yani, Genel Merkezin kerhen bir eğilim yoklaması yaptırdığı anlaşılmaktadır. Peki, Genel Merkez bu listeyi neye göre değiştirmiş, bu değişikliği yaparken hangi kriterleri dikkate almış ve Balıkesir için kendi listesini oluşturmuştur. TEMEL SORU BUDUR.
ADAY ADAYLARI SEÇİMLERİ VE SIRALAMASI VE OLMAYAN KRİTERLER
Bildiğiniz gibi CHP; Genel Merkezde 8 Genel Başkan Yardımcısını 81 ile göre bir görevlendirme yaparak, (her Genel Başkan Yardımcısına 10 il) illerden başvuru yapan milletvekili aday adaylarını randevulu mülakat-söyleşi formatında görüşmeye davet etmiştir.
Bu noktada, Balıkesir’den başvuru yapan milletvekili aday adaylarını Sn. Faik Öztrak mülakata almıştır. Balıkesir’den başvuru yapan 43 aday adayını (alabildiyse tabii) mülakata alan Sn. Faik Öztrak 9 kişilik milletvekili adayını belirledi ise, sözümüz yok.
Ancak, bu noktada Sn. Öztrak’a da sorularımız var. Örneğin, bu 9 kişilik listeyi hangi kriterlere göre belirlemiş ve bu mevcut listeye kaç kişiyi sokmayı başarabilmiştir. Ayrıca, Sn. Öztrak’la mülakata gitmeyen ancak 9 kişilik listede ismi olan milletvekili adayımız da var.
Sorular, sorular…
Sn. Öztrak’a ve Balıkesir listesini belirleyen sayın parti büyüklerime diğer sorularım şunlar;
* Bu liste, meslekler dikkate alınarak yapıldı derseniz, tutmuyor. (Liste, sağlıkçılarla dolmuş. 2, 4, 5 sağlıkçı, diğerleri eğitimci, işletmeci, avukat ve esnaf). Yeri gelmişken söyleyeyim. Meslek ismi telaffuz etmeden söyleyeyim. Siyaset, serbest meslek sahibi kişilerin sahne aldığı bir platforma dönüşmüştür.
* Bölge dağılımı dikkate alındı derseniz, tutmuyor. (Çünkü, 1.sıra Körfez, 2.sıra Merkez, 3.sıra Deva, 4.sıra tekrar Körfez. 5.sırayı yani seçilemeyecek sırayı Bandırma Bölgesine bırakmışlar)
* Gençlik kotası dikkate alınarak yapıldı derseniz, tutmuyor.
* Sadece, kadın kotası tutuyor. Kadın kotası partide yüzde 33’tür. Ancak, kadınlardan sadece biri seçilebilecek sıradadır. O da, seçilemedi
* Engelli kotası dikkate alındı deseniz, tutmuyor. (Sadece bir aday adayımız engelli kotasından başvuru yapmıştı. Listede onun da adı yok)
* Son sorum da CHP Grup Başkan Vekili Sn. Özgür Özel’edir. Listeye müdahaleniz olmuş mudur?
Diğer sorular ise şöyledir;
Listeyi, hangi kriterlere göre belirlediniz? Bu listeyi belirlerken ölçünüz nedir, kg mı, metre mi, litre mi, partili mi partisiz mi, yakın ilişkiler mi, torpil mi? Referansınız nedir? Hani şu “liyakat liyakat” dediğiniz olguyu bu sıralamayı yaparken dikkate aldınız mı? Bu listenin son şekline; Ankara’da 3 kişi tarafından 8 Nisan akşamı verilmiş midir?
Bu soruları, Balıkesir’de benim gibi partili partisiz soran ve eli kalem tutan çok sayıda gazeteci var. Seçilebilecek yerden sıralamaya giren milletvekili adaylarımızdan birisi, 9 Nisan Pazar günü saat 11.38’de sosyal medya hesaplarından “Başlıyoruz” diye bir paylaşımda bulunmuştur.
7-8 Nisan’da, bizler İl Yönetiminin verdiği ilçelerde saha çalışmasını yaparken, bazı aday adaylarının Ankara’da liste sıralaması için kulis yapması etik ve dayanışma anlayışına sığmamıştır. Ancak, bu listeyi yapanlar, sonuç itibarıyla bugün milletvekilliği seçimi öncesi, Balıkesir’de mevcut 3 vekili olan CHP’yi, 2 vekile düşürmüşlerdir. Bunun sebebini de açıklamaları gerekir. Bu arada CHP il ve ilçe örgütleri Cumhurbaşkanlığı seçiminde Balıkesir’de Sn. Kılıçdaroğlu’nu birinci sırada çıkarmıştır.
***
Tekrar konumuza, yani Genel Merkezle, İl Yönetiminin belirlediği iki farklı listeye geldiğimizde iki farklı sonuç çıkarabiliriz. CHP Balıkesir İl Yönetimi ve İlçe örgütleri tarafından “milletvekili adaylarını” belirlemek için yapılan “fikir alma faaliyeti”, ‘parti örgütlerimizin görüşünü aldık’ bağlamında göstermelik bir “demokrasicilik” örneği olmuştur.
Aynı şekilde, 8 Genel Başkan Yardımcısına 81 İl dağıtılarak, “Aday Adaylarını Belirleme Mülakat Süreci” de, “Aday adaylarını biz belirliyoruz söyleminden çıkarak”, illerdeki parti büyüklerine veya il milletvekillerine bırakılmıştır. Yani, bu da bir nevi Genel Merkez tarafından “demokrasicilik” örneğine dönüştürülmüştür. Ancak, oyun sahada iyi oynanmıştır. CHP üst yönetimini ve ildeki parti büyüklerimizi bu anlamda tebrik ediyoruz. Bu çerçevede, ilimizde en güzel tepkiyi Edremit Belediye Meclis üyemiz Sn. Hasan Güçlü Sakallı vermiştir. Önüne konulan bu dayatma listeyi ret etmiş ve partiden istifa etmiştir.
***
“SOSYAL MEDYA SİYASETİ”, RASYONEL ÖNERİLER VE DEĞİŞİKLİK DEĞİL, DEĞİŞİM, DEĞİŞİM, DEĞİŞİM
“Unuturum” diye yeri gelmişken İKİ şeyi şimdiden hatırlatayım. BİRİNCİSİ; sadece söylemde kalan partinin gençleşme problemini yadsımamak gerekiyor. Bu partinin, hızlıca gençleşmeye ihtiyacı var. Partimizde, gençlik kotası %20 ve yaş sınırı 30’dur. Gençlik kotasından milletvekilliğine giren ve seçilen kaç kişi var. Bilen var mı? Engelli kontenjanı uygulandı mı? Bilen var mı? Bu süreçlerin objektif olması, mutlaka önseçimle ve eşit şartlarda milletvekili adaylarının belirlenmesi gerekiyor.
Örneğin, bu seçim öncesi partiden 40 il başkanı ve 39 İlçe başkanı istifa etmiştir. Bunlardan kaçı seçilebilecek yerlere konulmuş ve seçilmiştir. Bilen var mı? Artık, kendi bölgelerinde 1. Sıraya yerleşen yaş almış parti büyüklerinden bu yerlerin gençlere bırakılma zamanı gelmiştir, hatta geçmiştir. Bu isimleri tek tek yazmama gerek yok. Onlar kendilerini iyi biliyorlar ve bu fedakarlığı yapmazlarsa partiyi gelecek kuşaklara bırakmamız mümkün olmayacaktır.
Üzülerek belirtmek isterim ki milletvekilliği Türkiye’de parti farkı gözetmeksizin BİR MESLEK haline dönüşmüştür. Bu döngüyü kırmamız gerekiyor. Milletvekilliği, kesinlikle 2 DÖNEM KURALI ile sınırlandırılmalıdır. 7 Dönem, 6 Dönem Milletvekilliği ne demektir. Bu dönemler 30-35 yıllık bir süreyi ifade etmektedir. Bu yöntemle, partide nasıl gençlerin önünü açacağız. Aynı yaklaşım Genel Başkan için de konulmalıdır. 2 dönem üst üste genel seçimi kaybeden Genel Başkan, partinin başından ayrılmalıdır. Kuruluşun ve kurtuluşun partisi CHP, herşeye önderlik yaparken buna da öncülük yapmalıdır. Beğenmediğimiz ve sürekli eleştirdiğimiz Ak Parti bile, milletvekili listelerini bu seçimde % 65 oranında yenilemiş ve “3 Dönem” kuralını tavizsiz uygulamıştır.
İkinci, önemli bulduğum ve gözlemlediğim olgu; parti içinde barışmamız ve ortaklaşmamız gerekiyor. Hak, hukuk ve adalet diyen bir örgütün, bu ilkeleri önce kendi içinde uygulaması, bütün karar mekanizmalarında objektif, tutarlı ve şeffaf olması gerekiyor. Örgüt içinde ortaklaşmayı, kucaklaşmayı ve barışmayı egemen kılmalı, aklı, bilimi ve liyakatı öncelemeliyiz.
Bu arada sahada gözlemlediğim bir diğer konu; akademisyen olarak kendi alanında durursan partililer ve belediye başkanları sana saygı gösteriyor, “hocam aşağı, hocam yukarı”. Bu güzel bir davranış. Ancak, akademisyen olarak onların sahasına girdiğinde, tepki alıyorsun, dışlanıyorsun ve “nereden çıktı bu hoca” gözüyle bakılıyorsun. En tepe yöneticisinden en aşağıdaki yöneticiye kadar üzgünüm, bu böyle. Mesela, 3 defa görüştüğüm Sn. Öztrak’ın ilk mülakatta, birinci sorusu buydu. “Hocam, neden akademiden siyaset sahnesine geçmek istiyorsunuz”.
Evet, ben çok kısa da olsa aktif olarak sahada taşın altına elimi değil vücudumu koyarak bir CHP tecrübesi yaşadım. Aslında iki kez üniversitedeki idari görevlerim nedeniyle geçmiş yıllarda CHP’den ayrılmıştım.27 Şubat 2023 tarihi itibarıyla “milletvekili aday adaylığı” için CHP’ye tekrar geri döndüm. 16 Mart 2023 de CHP İl binasında “aday adaylığımı” açıklamadan önce bir partili büyüğüm bana şöyle demişti. “Hocam cesaretinize hayranım, çok güzel bir özgeçmişiniz var, Profesör olmuşsunuz, bölgemizle ilgili çok ciddi araştırmalarınız ve kitaplarınız var, yurt dışında da ciddi görevler yapmışsınız ancak bizim parti bunlara bakmaz, partide kaç yıl çalıştığına bakar” demişti. Şimdi, anlıyorum ki, çok doğru konuşmuş. O nedenle, artık CHP’deyim. Ve şimdilik partimin sade bir üyesiyim.
***
“Niye olmadı” ile ilgili, birkaç anekdotumu da sizlerle paylaşmak istiyorum. 27 Şubat’ta tekrar aktif olarak başlayan CHP üyeliğim ve 15 Mart’ta üniversiteden ayrılmam, 17 Martta CHP Balıkesir milletvekili aday adaylığım, 9 Nisan’da 43 kişiden ilk 9’a giremeyişim ve 12 Nisan itibarıyla tekrar üniversiteme dönmem, benim için önemli tarihlerdi. Ancak, ilk 9’a gireyim girmeyeyim seçim sonuçları açıklanıncaya kadar üniversiteye dönmeme rağmen, sahada olacağımla ilgili, 28 Mart 2023 tarihinde Balıkesir İl başkanlığında yapılan aday adayları tanıtım toplantısında söz vermiştim. Bu sözümü 27 Mayıs 2023 tarihine kadar sahada kalarak ve aktif olarak çalışmalara katılarak, köy köy, mahalle mahalle dolaşarak yerine getirdiğimi düşünüyorum.
Ayrıca, 28 Mayıs 2023 tarihinde sabah saat 06.00’da Burhan Erdayı Ortaokulunda 1128 nolu sandıkta müşahit olarak akşam 20.30’a kadar da (ıslak imzalı tutanağı alıncaya kadar) görevimin başındaydım. “Hocam ilk 9’a giremedin. Küstün, hiç çalışmadın, sahada yoktun. O nedenle bu yazıyı yazdın, kişileri ve kurumları eleştiriyorsun” diyenin, alnını karışlarım.
Ben yaşadıklarımı ve bir realiteyi ortaya koymaya çalışıyorum. Haydi, buradan bir soru daha sorayım. Bu partinin, Balıkesir 3. sırasını, örgüte sorarak mı bir başka partiye verdiler. Bu sıralama, parti örgütünde bir sinerji kaybına yol açmadı mı? Partililer küsmedi mi? Cumhurbaşkanlığında Sn. Kılıçdaroğlu, milletvekilliğinde TİP, İyi Parti diyenler olmadı mı? Genel Merkez, CHP listelerinden bazı illerde sıralamaya giren marjinal sağ partilerin adayları için sihirli kelime olarak “Simülasyon”u kullanmıştır. Yani, illerde parti örgütlerine “amacımız parlamentoya daha fazla milletvekili sokmak. Yaptığımız simülasyonlarda bu partilerin adaylarına bizim listelerde yer verirsek daha fazla milletvekilini sokuyoruz” denmişti. Ancak, sahada yani uygulamada bunun tam tersi olmuştur. Parti örgütleri Genel Merkezin yaptığı bu dayatmayı kabul etmemiştir. Toplam Türkiye oyları %2.5 olmayan 4 partiye 38 milletvekili verilmiştir. “Demokrasi için verdik” diyenler olabilir Ancak, CHP listelerinden seçilen bu milletvekillerinin ileriye yönelik parlementoda nereye evrileceği ile ilgili spekülasyonlar da şimdiden başlamıştır. Ayrıca, seçim sürecinde Balıkesir’de ittifak partilerin il başkanlarının, ilçe başkanlarının peşi sıra istifa ettiğini, hatta istifa eden il başkanının yerine gelen il başkanın da istifa ettiğini görmedik mi? Bu süreçleri biz niye yaşadık. CHP’nin bu seçimdeki tercihi bana göre yanlış olmuştur.
Son olarak, bir de sahada seçim çalışmalarıyla ilgili yapılan yanlışlıklar vardı. Özellikle de iletişim dilinde ve seçmenlere yaklaşımda. Bu süreçte, kahvelere, mahallelere ve köylere gittik. Kahvelere, milletvekili adayıyla birlikte girdiğimizde sadece milletvekili adayı konuşuyor, geri kalan 30 kişi birlikte oturup, milletvekili adayının konuşmasının bitişini bekliyordu. Oysa ki, 30 kişi de bu arada kahvedeki her bir kişinin yanına oturup, mevcut sorunları nasıl çözeceğimizi anlatabilirdi.
Özellikle köylerde milletvekili adayımız, demokrasi vurgusu yaparak, bu ülkeye nasıl baharları getireceğimizi anlatıyordu. Oysa ki o anda vatandaşın daha öncelikli sorunu demokrasi değildi. Vatandaşın öncelikli sorunu ödeyemediği taksiti, defalarca mülakatta elenen ve işe giremeyen oğlu veya gelini, veya acımasızca artan kiralardı. Bu kişilere hiç bir şey anlatmadan, sadece dinlememiz yeterliydi.
Yine, köy hayırlarına katıldık. Köylere girişimizle çıkışımız bir oldu. Köy hayırlarına katılan bizler, yemeği alıp her birimiz bir köylünün yanına oturup dertlerini dinleyeceğimize, yine mevcut geldiğimiz kişi ve gruplarla (3’er veya 5’er kişilik kendi gruplarımızla) oturmayı seçtik.
30 yıllık pazarlama ve iletişim hocası olarak, bu davranışımızın yanlış olduğunu yakın çevremle paylaştım, ancak etkili olamadım. Dernek veya çeşitli STK’ların periyodik toplantılarında her kişi, her toplantıda farklı bir kişinin yanına oturur ve tanışma-dertleşme kısa sürede böyle tamamlanır.
Bu noktada, son eleştirim, siyaseti sadece “sosyal medya siyaseti” olarak görmemek lazım. İnsanlara dokunmak, samimi ve içten olmak, sarılmak, sorunlarıyla ilgilenmek, çözüm yolları aramak ve empati yapmak gerekir. Sahada, bu kişilerle fotoğraf çekmek ve sonrası sosyal medya hesaplarında görsel paylaşmak, siyaset değildir.
Genel Başkan ve üst yönetime de naçizane önerim de şudur; 28 Mayıs akşamı hatta 14 Mayıs akşamı iletişim ve psikolojik noktada ciddi hata yaptılar ve halen de yapmaya devam ediyorlar. 14 Mayıs akşamı Sn. Erdoğan’ın balkon konuşmasına karşın, Sn. Kılıçdaroğlu da Genel Merkezin önünde toplanan kalabalığa konuşma yapıp, işin 2.tura kaldığını, 1.turda seçilemediğini ve bunun bile bir başarı olduğunu izah edebilirdi. Bu açıklama, örgüte ve kendisini destekleyen 25 milyon kişiye önemli bir motivasyon sağlayabilirdi. Bu konuşma yapılmadığı için psikolojik üstünlük karşı tarafa geçmiştir. Yine, aynı hata 28 Mayıs akşamı ve ilerleyen günlerde yapılmıştır.
Seçim sonuçlarıyla ilgili ilk doyurucu (???) açıklama 12 gün sonra, 9 Haziran akşamı Sözcü TV’ye çıkılarak yapılmıştır. Bu zaman sürecinde yani 12 gün boyunca, Sn. Kılıçdaroğlu’na destek veren 25.5 milyon seçmen unutulmuş ve yine psikolojik üstünlük karşı tarafa verilmiştir.
Her seçim sonrası “Teşekkürler Türkiye” afişini her tarafa asan AK Parti gibi, 11 Büyükşehir ve onlarca il ve ilçe belediyeleri elinde olan CHP ve Millet İttifakı da hiç olmazsa 25.5 milyon oy için bir “Teşekkürler Türkiye” afişi asabilirdi. Bu da yapılmamıştır veya anlı şanlı danışman ve başdanışmanlar bunu düşünememiştir.
Son önerim ise şudur; geçtiğimiz hafta; 2014, 2018 ve 2023 seçim sonuçlarından sonraki gazete haberlerini inceledim. Hep aynı şeyler yapılmış. Yani, MYK üyelerinin yarısı veya tamamı değiştirilmiş. Bu sefer de öyle yaptılar. MYK üyelerinin yüzde 80’ini, danışmanları ve başdanışmanları değiştirdiler. 17 olan Genel Başkan Yardımcı sayısı 15’e indirildi. Gençlik, Eğitim Enerji, İnsan Hakları ve Örgütlerden Sorumlu başkanlıklar kaldırıldı. Neye göre, kime göre. Bilen var mı? Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklememiz artık mümkün değil!!! Bu noktada; birkaç değişiklik değil, temel olarak toptan değişim ve toplu değişim şarttır. Tam 3 seçim kaybettik ve bu süreç 15 yılımızı aldı.
Bir 5 yıl daha kaybetmek istemiyorsak, önce değişimi partimizden başlatacağız. Ben, 60 yaşındayım ve tam 40 yıldır baharların gelmesini ve motorları maviliklere sürmeyi bekliyorum. Sırt sırta, omuz omuza vererek amasız fakatsız akıl, bilim ve liyakatı egemen kılarak yan yana yürüyebiliriz. Değişime güç verebiliriz. Bu noktada Sn. Genel Başkana büyük bir iş düşüyor. Kırmadan, dökmeden bu değişime yol rehberliği yapabilir. Çünkü, 9 ay sonra yerel seçimler var.
Sn. Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a 450 km yol yürüyen, son yerel seçimlerde 11 Büyükşehiri alınmaz denen (başta İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Aydın, Muğla, Antalya, Eskişehir gibi) alan, 6’li Millet İttifakı masasını oluşturan, 2. tur seçimlerinde biraraya gelmez denilen tüm toplumsal muhalefeti biraraya getiren ve % 48’lik bir oranla, toplamda 25.5 milyon oy alan bir lider’dir ve öyle anılacaktır.
Tekrar yazımın başına döneyim ve aynı başlıkla yazımı bitireyim. “BİLİM, AKIL, LİYAKAT BİZE KALSIN, PARTİ SİZE…”
Sağlıcakla kalın..
Prof. Dr. Ayhan Gökdeniz
28.Dönem CHP Balıkesir Milletvekili Aday Adayı