GÜLEBİLMEK İÇİN; YAŞAMAK GEREKİR.
BİLEN, ANLAYAN, DÜŞÜNEN OLMAK…
Olup bitenlere, bilgece yaklaşmakla olur.
İlimizin 80’li yıllar genci Can Ataklı. “Korkusuz Gazetesi” köşesinden alıntı.
Günümüzde olup bitenleri anlamak için bir bilene danışmak gerekir. Can Ataklı’nın dostlar sofrasından bir dostu; “ Şu anda durum tam da “İsra Suresi 16’ncı ayetin de söylendiği gibidir” diyor.
“Ayet meali;” Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, oranın şımarmış yöneticilerine(iyiye yönlendirici) emirler veririz; Onlar ise orada günah işlemeye devam ederler, sonuçta o ülke helaka müstehak olur, bizde onun altını üstüne getiririz.”
Bu mealin değişik tefsirlerdeki yorumlamalarına değinerek konuyu irdeler Sayın Ataklı.( 29 Haziran 2021)
Ulemanın bu konudaki görüş ve düşüncelerini dinleyip izlemek gerekir sanıyorum.
Mükemmel insanı ve mükemmel toplumu yaratma projesi olan inanç sistemimiz; “Doğru yolu” dosdoğru anlamayı, dosdoğru yorumlamayı ve dosdoğru davranmayı emreder.
***
Bu yazıyı yazan zat; “Yaş 35, yolun yarısı”nın iki katını geçmiş biridir. Bu zamandan sonra, bakışımızda, davranışlarımızda, görüş ve düşüncelerimizde tutuculuklarımız ağır basar ve farklı yaklaşımlarımız olmuştur ve olacaktır.
***
“BU YAŞLI ADAM NE YAPIYOR BÖYLE?
Her güne tebessümle başlayabilmek için, güne olumlu yaklaşımlarla hazırlanmak gerekir.
Yaşlı çiftin karşı komşusu; sarışın güzel genç bir kadındır.
Sabahları aynı anda asansör önünde sık sık karşılaşırlar. Yaşlı adamın tuhaf hareketleri genç kadını rahatsız etmektedir.
Genç kadın, yaşlı adamın karısına, kocasını şikayet eder.
Yaşlı kadın;
“Kocam size ne yapıyor?” diye sorar
“Kocanız benimle asansörün önüne gelince önce ellerini gözüne, sonra ceketinin üstünden kalbine ve daha sonrada aletine götürüyor.” cevabını verir.
Yaşlı kadın bunun üzerine gülerek; ” Kocam evden çıkınca gözlüğüm gözümde mi?, cüzdanım cebimde mi, fermuarım açık mı diye kontrol eder merak etme” der..
Her günümüz günlük meşakkatle geçerken, tuhaf davranışlarımızın, karşımızdakilerce nasıl anlamlandırılacağına dikkat etmemiz gerekir.
Kızıp ortalığı velveleye vermeden, biraz nefes alıp, sakince düşünmeye çalışmalıyız. Uygunsuzlukları gülümsemeyle çözmek bilgece bir davranış olur.
***
BİR YALAKALIK
Delikanlı kız arkadaşına evlilik teklif etmek üzere, çok gergin ve ne söyleyeceğini de bilemez, Bahçede divanda otururlarken pat diye ; “ Sanıyorum artık evlenmemiz lazım…” diye dökülmüş…
”Aa..” demiş kız. –
“Sen ciddi misin?”
“Sanıyorum evet….”
“Bu… , bunu, burada divanda sohbet ederken mi teklif ediyorsun?”
“Evet..Maalesef öyle oldu..”
“Böyle teklif olur mu?” Bir kere evlenir insan… Daha iyisini de yapabilirdin..”
“Yahu bende daha iyisini bilmiyor muyum? Daha iyisini istemez miyim?” diye cevap vermiş delikanlı. Ağlamaklı bir ses tonuyla;
“Ama kız kardeşiniz kabul etmedi… “
***
Üniversitede
MANTIK YÜRÜTME SINAVINDA; Profesör soruyor:
– Uçakta 500 tuğla var.Biri düştü kaç tane kaldı?
Öğrenci;499
Doğru diyor hoca.
Peki bir fili kaç adımda buzdolabına sokarsın?
Öğrenci üç adımda; “Buzdolabını aç, fili sok, buzdolabını nın kapağını kapat…”
Doğru!
Peki Zürafayı kaç adımda sokarsınız buzdolabına?”
“Dört adımda. Buzdolabını aç, fili çıkart, zürafayı sok, kapağı ört.”
Doğru
“Aslan’ın doğum gününe tüm hayvanlar gitmiş. Biri hariç. Hangi hayvan katılmamış?
“Zürafa. O hala buzdolabında”.
Doğru!
”Bir nine timsahlı bataklıktan geçmek istiyor. Bataklıkta kaç timsah var? “
“Sıfır, onların hepsi aslanın doğum gününde.”
Doğru!
“Nine bataklığı geçmeye çalışmış, fakat ölmüş. Neden?”
“Kafa tası çatlaması.”
Nasıl yani
“İlk soruda ki tuğla başına düşmüş.”
“Hadi ya!..”
***
Bu duygu düşünceler ışığında sağlık, esenlik içinde mutlu huzurlu nice güzel günler dilerim… Sevgi ve muhabbet diliniz yoğurdu üfleyerek yemesin * İ D U R A K İ *…
