Kök gövdeye, gövde dala, dal kola, kol yaprağa, yaprak çiçeğe, çiçek meyveye, meyve çiçeğe, meyve kabuğu çekirdeğe, çekirdek kabuğa benzemez.
Çekirdek fideye, fide dala, dal dala benzemez güzel canlar.
Can, cana benzemez. Tüm canlılar aleminin canları bir birine benzemez…
Bir birine benzemeye benzemeye hep birlikte yaşarlar güneşin ışığına koşarlar gökyüzüne…
Karanlıklar, aydınlığa, aydınlıklar karanlığa koşarlar. Anlar, saliselere, saliseler saniyelere, dakikalara, saatlere, günler aylar ve yıllar boyunca; koşan koşana…
BİR BİRİNE BENZEMEYE ÇALIŞMADAN, kendi gibi yaşayarak
KAYDA DEĞER BULDUKLARIM
BEY OLDUM SANIR
Sonradan görmüş kişi, bellidir sohbetinden,
Yenmez karganın leşi, yırtılsa da etinden.
Kişinin saygınlı ariflikle, yetinden,
‘Sarayda oturmakla padişah olmaz kişi,
Aptal ata binince yazık bey oldum sanır’.
Günümüzde bunların, sayıları çoğaldı,
Ümmetçi cahil güruh, bunları adam saydı,
Namus, şeref, sözünden, çıkarı için caydı,
‘Kamışlar ses verende, ney oldum sanırlarmış,
Aptal ata binen de bey oldum sanırlarmış’.
Cahilliğin kokusu, kırk yıl yıkansan gitmez,
Bu kin, bu nefret ile ömür günahsız bitmez,
Aydını yok etmeye, zalimin gücü yetmez,
Sevgilerde yaşamaz, halka zulmeden kişi,
Erk biter nefret eder, yandaş, yaran ve eşi.
Rızazade, güruhu Süfyan soyundan tanır,
Servet, şöhret bulan da ben adam oldum sanır,
Saf dindar insanları Allah ile kandırır,
Asla adam olamaz ahlak olmayan kişi,
Bunların yaptıkları tamda iblislik işi,
19 EKİM 2012
FAHRİ BULUT RIZAZADE
“ Dört Hakk kitap, ilim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir.Sen kendini bil kendini, sen kendini bilmez isen bu nice okumaktır…” YUNUS EMRE …
“KİM, NE OLMAK İSTER?
Kamış, ses verince; NEY oldum sanır,
Abdal, ata binince; BEY oldum sanır,
Kupa, sarhoş elinde MEY oldum sanır,
Cebir, zorba emrinde; REY oldum sanır.
İplik, elde gerilince; YAY oldum sanır,
Sıpa, kısrak yanında; TAY oldum sanır,
Gasp, haydut üleşince; PAY oldum sanır,
Yolak, içinde su akınca; ÇAY oldum sanır.
Topuk, kırata kakınca; BAŞ oldum sanır,
Eğri, ahunun betinde; KAŞ oldum sanır,
Gazel, dalda kalınca; YAŞ oldum sanır,
Kum, harça girince; TAŞ oldum sanır.
Kütük, çaya düşünce; SAL oldum sanır,
Kök, yerden çıkınca; DAL oldum sanır,
Hal, çingen dilinde; FAL oldum sanır,
Yal, kaba konunca; BAL oldum sanır.
Tümsek, ovada yığılsa, DAĞ oldum sanır,
Gün, miskine sorunca; ÇAĞ oldum sanır,
Şalgam, aşa girince; YAĞ oldum sanır,
Vaha, çölün içinde; BAĞ oldum sanır.
Yablak, yüzüne gülünce; YAR oldum sanır,
Kırağı, şafaka erince; KAR oldum sanır,
Tef, çingen kolunda; TAR oldum sanır,
Kemik, itin ağzında; ZAR oldum sanır.
Yonga, yosun içinde; KAV oldum sanır,
Kumsal, dalga altında; TAV oldum sanır,
Kıvılcım, yanan tende; LAV oldum sanır,
Ses, çalgı telinde; SAV oldum sanır.
Tavuk, komşu gözünde; KAZ oldum sanır,
Kıymık, suyun içinde; SAZ oldum sanır,
Çile, derviş gönlünde; HAZ oldum sanır,
İnat, keçi huyunda; NAZ oldum sanır.
Mıcır, kopsa kayadan; TÖZ oldum sanır,
Değnek, körün elinde; GÖZ oldum sanır,
Yalan, çıkınca dilden; SÖZ oldum sanır,
Kül, sönen ocakta; KÖZ oldum sanır.
Kuytu, muhtaç anında; HAN oldum sanır,
Leş, sırtlan karnında; CAN oldum sanır,
Arka, köçek belinde; YAN oldum sanır
Ayıp, rezil dilinde ŞAN oldum sanır.
Diken, bülbül konunca; GÜL oldum sanır,
Gayret, namert işinde; ZÜL oldum sanır,
Kömür, ateş görünce; KÜL oldum sanır,
Aba, Yörük perinde; TÜL oldum sanır.
Parmak, tetik çekince; KOL oldum sanır,
Sağ, ayna önünde; SOL oldum sanır,
Dar, cılız belinde; BOL oldum sanır,
Kıl, sırat üstünde; YOL oldum sanır.
Kertek, çerçeve üstünde HAT oldum sanır,
Yama, fakir yeninde; KAT oldum sanır,
Yavan, tatsız ağzında; TAT oldum sanır.
Şah, benim elimde; MAT oldum sanır….
19.Haziran.2012
MATFAHRİ BULUT RIZAZADE
Güzel günler…