Bence asıl seçim şarkısı bu.
Herkesi kapsıyor.
“Beni kategorize etme”
Ne de güzel sözleri:
“Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma”
Kurtulamadık bir türlü kategorize edilmekten…
Ne çektik bir zamanlar sağ-sol çatışmalarından…
Panzerler dururdu liselerin önünde… Gece oldu mu sokağa başımızı çıkaramazdık… Gecenin bir yarısı silah sesleri… Sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı…
Unuttuk acıları.
Hep unutuyoruz zaten.
Ortadoğu coğrafyası da unutuyor, mezhep savaşları, Müslümanın Müslümanı katletmesi…
O yüzden ayağa kalkamıyor Ortadoğu da.
Kategorize edilmeye devam ediyoruz yine.
Seçime geri sayım sürerken ekonomik sorunların üstü örtülmeye çalışılarak mütedeyyin insanlarımız bile incitiliyor aslında.
Çünkü… Dindar olmak başka, siyasal İslamcı olmak başka…
Dine ve inançlara saygı duymak başka, siyasete dini, camiyi, inançları karıştırmak başka.
Neden hep dini semboller ön planda tutuluyor?..
Şeriat devleti miyiz, ülkenin sorunları ne yana, siyasete din katmak ne yana?..
“Karikatürleştirme beni
İlahlaştırma
Tabulaştırma sakın
Tapulaştırma”
Ne çektik kategorize edilmekten, yaftalanmaktan?
Çamur at izi kalsın da o iz hepimize zarar veriyor farkındayız değil mi?
Seçime gidiyoruz.
Savaşa değil.
Ama bakıyorsunuz söylemlere; akıllar yerinden çıkacak, tahayyülü dahi imkansız bir çılgınlık seviyesine yükseldik.
İnanılmaz suçlamalar, bol yalanlar, sert ve keskin çıkışlar.
Oysa…
Ne bir parti emirleri Allah’tan alır, ne ötekisi Kandil’den…
Siyaset bu.
Demokrasiysek… Seçimle gelen seçimle ya devam eder ya gider diyorsak…
Seçmen memnunsa devam eder, memnun değilse değiştirir, yeni bir iktidar gelirse ve ondan da memnun kalmazsa onu da değiştirir.
Devlet baki, hükümetler geçici.
Kimler geldi kimler geçti; bunun sonunda ne ülke yıkılır, ne kıyamet kopar.
Asıl derdimiz ekonomi, çağdaş uygarlık seviyesi, bilim, akıl, adalet ve özgürlük olmalı.
Oraya bakın asıl.
Herkesin inancı da inançsızlığı da kendine. Biz dürüst, ahlaklı, liyakatlı, akıllı ve siyaseti çıkar amaçlı kullanmayacak, siyasetle zenginleşmeyecek kadrolar istiyoruz o kadar; hayal mi bu?
Allah’la kul arasına kim girebilir, iyiyi ya da kötüyü, gerçek dindarı veya sahtesini kim ayırabilir? Bize ne, size ne?..
Çok etiketlendik ve halen de kurtulamadık…
Okuduğu gazeteye göre “ateist” dendi hacı teyzemize misal…
Cumhuriyet okuyan namaz kılamazmış gibi.
Veya bir zamanların her tarafa bedava dağıtılan Zaman’ını okuyan herkesi önceleri siyasal islamcı sonraları fetöcü sanmamız gibi. Gazete bedava gelmiş, okursan fetöcü mü oldun?
“Matematikleştirme beni
Çarpma, bölme
Toplama çıkartma sakın
Beni hesaplaştırma
Mekanikleştirme beni
Otomatikleştirme
Yarıştırma sakın onla bunla
Karşılaştırma”
Cuk bize oturuyor şarkı.
Kutuplaştırma ile çok ayrıştık.
Pek çok uluslararası istatistikte geriliyoruz.
Buralara bakmamız gerek asıl.
Birbirimizi yemekle olmaz.
Ne eleştiriye gelebiliyoruz ne eleştirmeyi biliyoruz.
Eleştirene saldırıyor, eleştirirken de suçluyoruz.
Arada çok fark var.
Yazık ediyoruz.
Aklı selim olmak şart, sağduyulu olmak şart.
Devlet ile hükümet ayrımının farkında olmamız şart.
Bulunan gaz ve petrol de, üretilen insansız hava aracı da, vatandaşa ulaşan TOGG da hepimizin, devletin.
Bu kazanımların yanında olmayan da, teröristlerin salınacağına inanan da aklını peynir ekmekle yemiş olmalı.
Bulun şu şarkıyı…Bülent Ortaçgil yazmış ve bestelemiş, Sezen Aksu’dan dinleyin tekrar tekrar…
Seçim şarkısı asıl bu olmalı, partiler üstü çünkü:
“Beni demoralize etme
Depolitize etme
Her işten kaçar oldum
İllegalize etme
Ben seni öyle sevdim, öyle sevdim
Ben seni öyle sevdim, böyle mi sevdim?”