Aşırı hız yapan sürücüyü trafik polisi durdurur. Ehliyet, ruhsat , gerekli incelemeler sonunda…
-Arabanızı bağlayacağız beyefendi der. Adam cevap verir;
– Arabanın ne suçu var? Kabahat benim. İllaki bağlayacaksan beni bağla!.. Günlük olaylara baktığımızda; karşımıza beklenmedik sonuçlar ve korkular çıkıyor, yerli yersiz kaygılar tünelinden geçiyoruz. Salgın hastalıkların onlarca yıl, insanlara onmaz sıkıntılar yaşattığını gördük, okuduk ve anladık diyebilir miyiz?
Anladık diyemeyiz; neden diyemeyiz?
Çünkü;” İnsanoğlu, nısyan(unutma) ile maluldür (sakattır, eksiktir)…” Güneşi gördük mü? Soyunur dökülür. Zurnayı, davulu duyduk mu kanımız kaynar, zil takıp oynarız.
Elin oğlu dediğimiz beyefendi (Will Durant) diyor ki;
“Ulusların sağlığı, zenginliklerinden daha değerlidir”.
Biz , bilmişiz bir atasözü; “Her koyun kendi bacağından asılır.” Söz doğru. Tartışmasız, asma işine gelince; işin anlamı değişir. Koyunu keser asar, yıkayıp kurular, atarsın buzluğa, koyun et olarak kalır.Ama sen koyunu kesip, bacağından asıp, askıda unutursan; “Yandı Kerem’in arpa tarlası”. Askıda kokuşan koyuna, sinekler, arılar, börtü, böcekler, dadanır ve kokuşan koyunun çevreye pis kokuları yayılır. Bu anlamda daima çok boyutlu düşünmek ve anlamak gerekir.
Thomas Edison; “Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan düşünmeye mahkum olmaktır.” diye insanları aydınlatır. Yaşamda hakikatı arayanlara; aşırı, meczup, sapkın, çapkın, kılı kırk yaran, mırmır, uçuk diyerek, kendimize göre alaylı ifadelerle karşılar ve uğurlarız.
Bayezit Bestami; “Hakikatlar aramakla bulunmaz, ama bulanlar ancak arayanlardır.” diyor. İnsan neyi, ne zaman, nerede arayacağını bilmeli, bilmiyorsa sormalı…
“Bir gün baktım ki ortada baykuşlar.
Bir tehlike sezmişler gibi kaybolmuşlar.
Aşk ve hayal, ısıt şu kış rüzgarını,
Bir kez daha bahçemde ötüşsün kuşlar.” Fuat Bayramoğlu
***
“EN DEĞERLİ ŞEY HAYAT DEĞİL, GÜZEL YAŞAMAKTIR.” Platon
Güzel yaşamanın kurum ve kurallarına uyum göstererek, yaşamın size sunduğu değerlere, değer vererek yaşamınıza renk katabildiğiniz sürece, yaşam güzel olacaktır diye düşünür ve yazarım.
İnsani değerleri yerinde ve zamanında kullanmak anlamlıdır. Yapmacık dostluk havası yaratmak için kucaklaşmak, öpüşmek, toslaşmak, dudak dudağa gelmek gibi… davranışların yerine daha insani bir davranış; göz göze gelerek, içten gülümseme dünyalara değer.
“ HAKİKATLAR NE KADAR ACI DA OLSA KAMUOYUNDAN SAKLANMAMALIDIR ” 1931 Atatürk
Çünkü kamuoyu bilir ki; gizli, saklı işlerin kokusu dağ zirvelerinden hissedilir, fark edilir, erenlerin gözünden hiç bir şey kaçmaz. Ahırdaki giz, çayırda ortaya çıkar.
Erdem, servetlerin en büyüğüdür, küçük insanlar onu taşıyamazlar. Çünkü bilmezler ki; ahlak, din, edep, örf adet ve kutlu gelenekleri taşıma güzel huyla tanımlanır. Bu durumda alışkanlıklarımız bizi biz yapan, bizi her yanımızdan donatan davranışlarımızdır.
Bu durumda kendimize en yakın zamanda; güzel huylu, dürüst, güvenilir dostlar edinmeye çalışmak en büyük huzur ve güven kaynağımızdır.
Ve yeniden yaşamak, gök kuşağı rengindeki hayallerimizin güzelliğini, hep birlikte, yan yana, can cana halaylar, karşılamalar, sekmeler, çökmeler, dönmeler, tozutmalar, diz vurup kol çekerek, kartallar gibi uçmalara kanat açarak yeniden başlamak;
HALK İÇİN HAKK İÇİN “BUĞDAYIN TÜRKÜSÜ”
Halkım ben parmakla sayılmayan, sesimde pırıl pırıl bir güç var.
Karanlıkta boy atmaya, sessizliği aşmaya yarayan
Ölü, yiğit, gölge ve buz ne varsa, tohuma dururlar yeniden.
Buğday nasıl filiz sürer de, çıkarsa toprak üstüne,
Güzelim kırmızı elleriyle, sessizliği burgu gibi deler de.
Biz halkız yeniden doğarız ölümlerle…” PabloNeruda(Çeviri; Hilmi Yavuz)
Zaman öyle akıp giderken * İ D U R A K İ * bir şarkı adı takıldı zülfünün tellerine; “ONU ALMA, BENİ AL, BENİ ALMA ONU AL….” diyerek koştuk AVM’lere. “Gel güzelim beni beni yakma, seni seven kalbi yıkma…” , “ Bu da gelir, bu da geçer…” sevgi sağlık içinde mutlu huzurlu sabırlı, metanetli güzel günler.