Bir “beka” tartışmasıdır gidiyor.
Türkiye’nin beka sorunu hep var.
İç hainler, dış güçler, terörün elli tonu her daim bizim başımızda olan “bela”lar değil mi?..
Ama yerel seçim “beka” mıdır?..
Neden olsun ki?..
Adı üstünde yerel seçim.
Elbette her parti mücadelesini verecek, yarışacak, seçmen kimi belediye başkanı görmek istiyorsa onu seçecek.
Yerel seçimleri abartmamak gerek, “beka” sorunu falan değildir bu seçimler.
Ama…
Başka ve görmek istemediğimiz beka sorunlarımız da var bizim…
Birinci beka sorunu İstanbul’dur.
Yoo yanlış anlamayın, yerel seçim beka sorunu değil derken İstanbul’daki yerel seçimi kastetmiyoruz.
İstanbul’u Yıldırım da kazanabilir, İmamoğlu da.
İmamoğlu kazanırsa ne beka sorunu doğar Türkiye için, ne de Yıldırım kazanırsa biter Türkiye’nin beka derdi.
Lakin ülkenin “beka”sı açısından bakacaksanız eğer; önemli bir sorundur bu noktada İstanbul.
İpucu verelim anlayacaksınız:
İstanbul’da bir binanın durduk yerde göçmesiyle kaç can gitti geçtiğimiz günlerde?..
20’den fazla.
Peki biz o bir binanın enkazını kaç günde temizleyebildik?..
3 gün mü?.. 4 gün mü?.. 5 gün mü?..
Dörtten sonrasını biz takip edemedik, orada bırakalım dört diyelim.
Anladınız mı beka kısmını ve İstanbul ile ilgisini.
Olacağı kesin deprem İstanbul’un kaderidir ve bu kader Türkiye’nin gözardı ettiği en önemli beka sorunudur.
Çünkü belki yarın, belki 30 yıl sonra olacak olan o depremin ardında İstanbul’da hayat duracaktır.
İstanbul’da hayatın durması Türkiye’nin tümden durması demektir.
İstanbul hapşırsa Türkiye nezle olur.
İstanbul bir yıkıldı mı, Türkiye’nin bugünkü ekonomik gücüyle İstanbul’un yeniden imarı mümkün değildir.
İstanbul bitti mi Türkiye her türlü tehdide karşı tümüyle korumasız hale gelir.
Depreme dayanıksızlık hali ortada iken, büyük depremde İstanbul’daki binaların insanı ürperter oranda yıkılacağı belirtilirken bir binanın enkazı 4 günde kaldırılamıyorsa, geçit vermez sokak ve caddeler, yıkılan otoyollar ve ulaşımın durması, yok edilen toplanma merkezleri vesaire vesaire vesaire karşısında…
Türkiye bunun altından kalkamaz.
Dışarıya el açtığı zaman da dışarısı hayrına yardım etmez, ülkemizin ekonomik anlamda boğazı sıkılmış ve bizler kendi ihmalkarlığımızı telafi edilemeyecek boyuttaki zararlarla öder hale geliriz.
İstanbul’da yerel seçimi başarırsa eğer; Saadet Partisi, başarırsa Vatan Partisi kazansın; ne farkeder?
Kimin kazandığı değildir İstanbul’un ve ülkenin beka sorunu.
Kim ne projeyle geliyor ve kim depremde İstanbul’u kurtarmayı düşünecek budur önemli olan.
Ama bu kafayla gidersek, ileride içine düşeceğimiz o büyük çaresizlik, nüfus göçünden tutun salgın hastalıklara kadar, ekonominin bitmesinden tutun bir daha ayağa kalkamamaya kadar karşımıza çıkacak asıl beka sorunu olacaktır.
Türkiye’nin, hem genelde hem özelde İstanbul için ve altını çizerek söyleyelim, “deprem” konusu, öngörülen ve fakat yetkili/sorumluların kulak ardına attığı önemsenmeyen belki de bir numaralı “beka” sorunudur.
Domino etkisi yaratır.
Hepimiz altında kalırız.
Bir binanın enkazı 4 günde temizlenemiyorsa; şimdi gözlerinizi kapayın, o büyük depremi düşünün.