İda Kitaplığı, geleceğimizin umudu ve güvencesi olan çocuklarımıza ve gençlerimize adanmak üzere kütüphaneler kurmayı amaçlayan bir okuma seferberliğinin adıdır. İmece usulü kurulan İda Kitaplığı’nın ilk kütüphanesi, Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinin Çırpılar Köyü’nde ‘İlk Adım’ adı ile açıldı. Bunu Külcüler Köyü’nde açılan ‘Sevdalı Bulut Kütüphanesi’ takip etti. Gelin hep birlikte İda Kitaplığı’nın kurucusu Emre Dursun’undan kitaplığın öyküsünü dinleyelim.
İda Kitaplığı’nın kurucusu Emre Dursun kimdir? Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
1985 İstanbul doğumluyum. Çocukluğum ve gençliğim bu şehirde geçti. Lise öğrenimimin ardından yıllarca grafikerlik, muhabirlik ve editörlük yaptım. İki yıl Muğla’da yayınlanan Ege Haber Gazetesi’nin, beş yıl da Kronik Muhalif internet sitesinin yazı işlerinde çalıştım. Bilgi Üniversitesi’nde başladığım tarih eğitimine İstanbul Üniversitesi’nde devam ettim. 15-16 yaşlarından beri düzenli olarak yazı yazarım. Çalıştığım yerel gazete, internet sitelerinde ve ulusal basında güncel politika ve edebiyat üzerine yazmaya devam ettim. 2014 yılından beri evli, 2018 yılından beri de babayım. Şimdilerde en önemli mesaiyi babalığa harcamaya gayret ediyorum.
Bayramiç’te yaşamayı tercih edişinizin, bölgenin tarihi ve coğrafi konumu etkili oldu mu?
Çanakkale’ye çok sık gidip gelirdim. Yerleşmeden evvel Bayramiç’i, Ayazma ziyaretiyle iki kere görebilmiştim. Tabii buranın coğrafyasından, doğasından, tarihinden etkilenmemek mümkün değil. Bizim köylerde gezerken karşılaştığımız çobanların en büyük atalarından biri, Truva Savaşı öncesi Helen’i kaçıran Paris. Dünyanın ilk güzellik kraliçesi diyeceğimiz Afrodit yine buranın bir parçası. Tarihle içli dışlı birisi olarak buranın mitolojik geçmişi ister istemez beni büyülüyor.
İlçenin toplumsal düzeninden, gündelik yaşamından bahsetmek isterseniz bize neler anlatırsınız?
Bayramiç, Çanakkale gibi her yanı denizle çevrili bir şehrin denizsiz ilçelerinden biri. Aslında bizim gibi İstanbul’da doğup büyümüş insanlar da biraz “deniz vurgunudur” Mahzuni Şerif’in deyimiyle. Ancak ben bu ilçede deniz bulunmamasını bir avantaj olarak görüyorum. Bu nedenle bakir kalabildiğini düşünüyorum.
Toplumsal yaşamına bakarsak, kent ve kırsalın harmanlandığı bir yer olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar, meyvecilikle ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle uğraşıyor. Hayatımda hiç bu kadar keçi gördüğümü hatırlamıyorum. Türkiye pazarının en önemli elma üreticilerinden olan bir yer. İlçe merkezi, açıkçası bana ne Ezine merkezi gibi karışık, ne de Çan kadar büyük geliyor. Çan, İstanbullu biri olarak bana artık büyük geliyor. Çanakkale merkezine gittiğim de yorulduğumu hissediyorum. Demek ki en azından hayatımın bu döneminde kent defterini gerçekten kapatmışım. Bayramiç’te yaşamaktan da oldukça hoşnut durumdayım.
İda Kitaplığı, fikri nasıl doğdu? Bayramiç’te böyle bir gereksinim olduğunu size ne düşündürdü?
Her okurseverin hoşlandığı gibi ben de şahsi kitaplıklarımı oluşturmayı ilk gençliğimden bu yana sevmişimdir. Üstelik bunu yaparken tuhaf bir ruh haline bürünüyorsunuz. Sürekli genişlemesini istiyorsunuz. Okuyun ya da okumayın sürekli kitaplar satın almak, her gittiğiniz yerde gözünüzün önce kitapları seçmesi gibi şeyler de ardı sıra geliyor. Ben konuyu öylesine bir noktaya getirdim ki, gazete-dergi arşivleri, köşe yazısı arşivleri oluşturmaya başladım. Arkasından baskı merakı başladı. İşi klasiklerin, sevdiğim çağdaş yazarların kitaplarının anadil versiyonlarını mesela Kafka’nın “Dönüşüm” kitabının Türkçe’ deki her baskısını toplamaya kadar vardırdım. Birine kitap ödünç verme konusunda da oldukça gönülsüz olduğumu itiraf etmeliyim. Bu korumacılık uzun süredir aklımda olan bu kütüphane hayalinden kaynaklanıyordu.
Orada burada heba olmasındansa, bu kitapların, onlardan gerçekten faydalanacak insanlara adanması daha anlamlı geliyor. Bu nedenle çok fazla kitap biriktirdim. Bu yola çıkarken de evvela kendi kütüphanemi ortaya koymak istedim. Çağrılar bundan sonra başladı. Ne mutlu ki, destekleyen insanların gayretleriyle içerik sayımız günden güne çoğaldı.
Aslında Bayramiç Belediyesi’nin girişinde bile bugün kitaplıklar yer alıyor. İlçe merkezinde en azından böyle büyük bir ihtiyaç yok. Ama ben kütüphanesiz her köyün böyle bir gereksinimi olduğuna inanıyorum.
Kütüphaneler nasıl oluşuyor? Kimlerden destek görüyorsunuz? Yer alan kitapları neye göre seçiyorsunuz?
Kitaplıkları tamamen imece usulüyle oluşturmak istedik. Katkıda bulunan herkesin kütüphanelerde hem isimleri yaşasın, hem de dayanışmanın güzel yanını hissedelim. Kütüphanelerden faydalanacak çocuklar dayanışmanın anlamını kavrayabilsin. Onlar için bu kadar çok insanın bir araya gelerek ortaya koydukları bu proje, her köyden bir çocuğu bile etkilese, bize gelecekten harikulade bir selam ulaşacağına inanıyorum.
Kitap yahut kütüphane materyali desteği için sosyal medya kanallarını kullanıyoruz. Her tür kitabın gönderilebileceğini duyuruyoruz. Köylerdeki çocuklar ve gençler, il ve ilçelere oranla çok sayıda da değiller. Köylerdeki tüm yaş gruplarının okuyabileceği, mümkün olan en geniş içeriği belirliyoruz. Köyün nüfusunu, demografik özelliklerini, köy sakinlerinin kültürel yatkınlıklarını dikkate alıyoruz.
Sürekli olumlu yorumlarla karşılaşmadık. Köstek demek haksızlık olur. Heves kırıcı söylemlerle karşılaştığımız oluyor. Köyün çocuk, gençleri ve tüm ahalisi adına konuşup, “Okumaz bizimkiler” diye kestirip atanlar oldu. Onlara başından beri ben hep aynı yaklaşımı, olabildiğince sakin bir şekilde sergilemeye çalıştım. Henüz, kütüphanesi olan bir köyün alışkanlıklarını bilmiyorsunuz, bu kadar erken yargıya kapılmayın. Sonuç itibariyle ben uzun vadede bu kütüphanelerin hedeflediği şeyi gerçekleştireceğine ve insanları okumaya daha çok teşvik edip, belki köy kadınlarının gündelik konuşmalarına dahi bu eserlerin sirayet edeceğine inanıyorum.
İda Kitaplığı’nın geleceğine dair ne gibi fikirleriniz var?
2 Temmuz 2020 tarihinde üçüncü kütüphanemizi kuracağız. Çırpılar, Külcüler ve Gedik Köyleri bunlar. Şimdilik köyleri hedefliyoruz. Daha büyük projelerden de bahsedeceğim. Yerleri belirleme konusuna gelince, Kazdağları eteğindeki Derekolu Havzası denen yer ilk belirlediğimiz yer. İlk etapta kendi yaşadığım yere yakın lokasyonları belirledim ki hızlı bir şekilde başlayabilelim.
İda Kitaplığı’nın kurulları oluşmaya başladığında bu çevre hızla genişleyecektir. Çünkü “İda” ismi yalnızca Çanakkale’yi içermiyor. Bayramiç’in Evciler Köyü’nden Kazdağı zirvesinde yer alan Sarıkız’a çıkarsanız karşınızda Küçükkuyu görünür. Bir adım sonrası Balıkesir’dir. Bu dağın gölgesinin düştüğü her yer bizim kapsama alanımızdır. Tabii dilerim, kendi ismini ve coğrafyasını da aşan bir projeye dönüşür. Memleketin her yerinde aynı imece usulüyle çok fazla sayıda kütüphaneler kurulur. İda Dağı’nın adı buralarda da anılır.
Kütüphanelerin açılışından Bayramiç halkı ve ülke genelinde insanlar yeterince haberdar oluyor mu? Daha fazla kişiye ulaşmak için neler yapıyorsunuz?
Bazı olumsuz görüşlerinden bahsettiğim insanların dahi, kütüphanelerin fiziki kurulumları tamamlandıktan sonra bu fikri gayet sevdiklerini gördüğümü söyleyebilirim. Yerelde gayet olumlu karşılanıyor. Bölgenin gazeteleri de sağ olsunlar bu konuda hem haberimizi yaparak destek veriyor.Daha fazla kitap toplanması için en az bizim kadar iştahlı bir şekilde çağrılarını sürdürüyorlar.
İda Kitaplığı’nın var oluş amacı nedir? Kurucusu olarak, okurlara neler söylemek istersiniz?
İda Kitaplığı’nın en önemli varoluş amacı cehaletle mücadeledir. Bunu sadece kütüphaneler kurarak, insanların daha fazla okumasını sağlayarak yapamayabilirsiniz. Bilgisizlik şartlarında çok daha kolay yayılabilen ezberleri ortadan kaldırmanın önemli yollarından biri budur.
Maalesef, çeşitli uluslararası raporlarda da gördüğümüz kadarıyla kişi başına düşen kitap-gazete sayısı ülkemizde oldukça düşük. Bu durum, ciddi anlamda bir kör cehaleti besliyor. Cehaletin bir yerlere getirdiği insanlar da, bu iklim hep böyle devam etsin diye bilgiyi, sanatı, çağdaşlığı daha da karanlığa boğmaya çalışıyor. Yani hangi ışık saçan sembolü kullanırlarsa kullansınlar, bizatihi karanlıktan besleniyorlar.
İda Kitaplığı bu karanlıkla mücadelede en azından bir zerre olabilsin. Bilgiyi, bilimi hayatının merkezine koyacak insanları en azından iki-üç kişi artırabilsin. Bu bile günümüz şartlarında değerli bence. Hani “bir çivi bir nalı kurtarır” diye başlayan sözde olduğu gibi, günü gelir, okumaya ve dolayısıyla cehaletle kavgaya çok erken başlamış bir çocuk da bir memleketi kurtarır.
Kütüphaneye destek olmayan isteyen okurlarımız, İda Kitaplığı’na nasıl ulaşabilir? Okurlarımız, size hangi konularda destek olabilir?
İda Kitaplığı’nın faal bir Instagram sayfası ve bir Twitter hesabı var. Yürütme kurulumuz oluştuktan sonra bu alanlarda daha aktif olacağız. İçeriğe gelince, dediğim gibi çocuk kitaplarından ders kitaplarına, gazetelere, dergilere, şiirlerden romanlara ve ansiklopedilere kadar her tür okuma materyaline kapımız açık. İda Kitaplığı’nın kuracağı kütüphanelere yakışacağını, burada değerlendirileceğini düşündükleri posterleri, duvar saatlerini, tabloları, çeşitli kırtasiye malzemelerini de gönderebilir destekçilerimiz. En önemli ihtiyaçlardan biri kitaplıklar, raf üniteleri. Belirlediğimiz etik değerler çerçevesinde herhangi bir malzemeyi ya da nakdi bağışı kabul etmiyoruz.
İda Kitaplığı, gelecek nesillere miras kalacak ve örnek olacak bir proje. Böylesine önemli bir işe imza attığınız için sizi kutluyorum. İda Kitaplığı’na dair söylemek istediğiniz başka neler var?
Çok teşekkür ederim. Öncelikle şeffaflığa ve demokrasiye azami özen gösteriyorum. Proje bundan sonra da bu temel direkler üzerine oturarak var olsun. Bu şekilde ilerlesin istiyorum. Çünkü hemen her kurumun ya da girişimin en büyük tehlikelerinden ve yozlaşma sebeplerindendir bunlar… Bu nedenle İda Kitaplığı için iki ayrı kurul oluşturacağız. Bir tanesi yürütme kurulu olacak. Kütüphanelerin kuruluş süreçlerini takip edecek, kitapların tasnifi, bölgelere göre ayrılması ve kütüphanelerin fiziki kurulumlarını sağlamak yönünde çalışmalar yürütecek.
İkinci ve daha önemlisi ise denetleme kurulu. Bu kurul, bizim zaten hâlihazırda bir index ile birlikte kütüphanelere teslim ettiğimiz kitapların zarar görmeden korunabilmesi ve kurduğumuz kütüphanelerin geleceğinin temini için çalışacak. Bu kurulların ortak çalışmaları neticesinde İda Kitaplığı umarım yakın gelecekte bir derneğe dönüşecek.
Aslında İda Kitaplığı’nın en büyük ve özel kütüphanesini Çanakkale’nin merkezinde açmayı planlamıştım. Bu aynı zamanda, hem elimdeki, hem de proje nedeniyle gönderilen kitaplar arasından ayırdığım nadide baskıların sergileneceği bir müze kütüphane olacak. Emanet kitap usulüyle çalışan, müze kısmında mesela Yaşar Kemal’in “Demirciler Çarşısı Cinayeti”nin ilk baskısının ya da Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” romanının orijinal dildeki baskısının kullanıma kapalı, seyre açık şekilde yer alacağı büyük bir merkez.
Burada insanların oturup kitap okuyabilecekleri, ders çalışabilecekleri, araştırmalarını yapabilecekleri geniş alanlar oluşturmayı da hayal ediyorum. Bu projeyi bizler bireysel çabalarımızla kolay kolay kotaramayabiliriz. Ama ben umutluyum. Bu kurulların da devreye girmesiyle oldukça hızlanacağını ve kolaylaşacağını düşünüyorum. Bireylerden ziyade kurumların desteklerini de talep ederek başarabileceğimize inanıyorum.