Önce altını çizeyim..
Türkiye’de bugün..
BASIN sıkıntılı!..
Her yönden hem de..
Yazılı, görsel..
Bir kere “özgür” değil!..
Hatırlayın..
Ya “taraf” olursun..
Ya da “bertaraf”..
O malum açıklamayı..
Basının bugünkü halinin tarifidir!..
Hele, hele..
Ekonomik şartlar..
Basını nefes alamaz hale de getirince..
Elin kolun bağlı..
Holdinglerin arka bahçesi..
Sermaye guruplarının “iktidarı destekleyen sesi” olanların dışında hepsi darboğazdadır.
Sarf malzemeleri, girdi maliyetleri..
Hele yerel bazda..
Belediyeler haber başına para vermeseler..
Basın İlan Kurumu , istediği şartları bölge milletvekillerine yapılan baskılar neticesi yumuşatmasa (!)..
Felaket!..
Bu şartlarda nasıl yapılır bilmem!..
Allah kolaylık versin.
Asıl bu sıkıntıları giderecek BASIN’ın “Halkın Sesi” olmasını , gazetecilerin “rahat” görev yapmasını sağlayacak bir dizi düzenleme ve imkan gerekli ama..
Maalesef!..
Bunu bir kenara koyalım..
Koyalım da..
Ucu sektörün tümüne dokunacak..
Malum yasa teklifine gelelim.
İncelediğimizde..
Aslında “sosyal medya” odaklı sıkıntıdan yola çıkılarak adına da “dezenformasyon” ile mücadele denilerek bir yere varılmak istendiği açıktır.
Sansür örtülü yasa teklifi.
Şimdi hal böyleyken..
Sıkıntılar arş’a çıkmışken..
“Dezenformasyon yasası” adı altında..
Bir nevi “sansür” anlamında yasa çıkarmak için ..
İkinci kez “tekrar” bunu meclis gündemine getirmek nedir?..
Şunu özellikle belirteyim.
Yazılı ve görsel..
Ne olursa olsun..
Sayıları milyonları aşan internet sitelerinde..
Yalan, yanlış, iftira niteliğinde..
Haber yapılmasına ve yayılmasına..
Önüne gelenin kalemi kağıdı eline alıp veya klavyenin başına geçip kaynağı belli olmayan biçimde istediği gibi işkembe-i kübra’dan sallamasına elbette karşıyım!.
Bunun önlenmesi şart!..
O konu ayrı..
Halkın doğru bilgiyi alması ve öğrenmesi kadar doğal..
Ve de “Hak” olan bir başka şey olabilir mi?..
Olmaz!..
Peki..
Çıkarılacak yasaya baktığımızda ..
Doğru bilginin kaynağını teyid edecek kim veya hangi kuruluş?..
Bu yok!..
Asıl mesele burada!.
Kime göre doğru
kime göre yanlış?..
Bunun en çarpıcı örneğini birkaç gün önce ..
Mersin’deki terör saldırısı nedeniyle olayın faili üzerine yapılan resmî açıklamalar ile yaşamadık mı?..
Çok önemli!..
Söylendi, yazıldı, yayıldı ve gündemden çıktı gitti, bitti!..
Bu mudur?.
Dezenformasyon dediğimiz nedir?..
Yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan çarpıtılmış bilgi demektir.
Türkiye’de sayıları 50 milyon ancak aktif olarak çalışan 10 milyon internet sitesi var..
Bunların bir kısmı haber üzerine…
Sayıları bir önceki yıla göre yüzde 20 azalsa da gazete sayısı 2 bin civarında..
Ulusal ve yerel bazda 1800 adet radyo ve televizyon var..
Bu mecralarda yayınlanan binlerce haber var.
Kime göre doğru;
kime göre yanlış?..
Hangisi yoruma muhtaç;
Hangisi ispata..
Kim nasıl denetleyecek?..
Bütün bu sıkıntılardan kurtulmak..
Çıkarılmak istenen ..
Basın örgütlerinin görüşleri alınmadan ve itirazları göz ardı edilerek.,
Dezenformasyon yasa tasarısının 29. maddesinde yer alan hapis cezası ile mi sağlanacak?..
Yoksa ..
Aba altından sopa gösterip..
Kafalardaki şekillenen mi yapılacak?..