Veysel Amca, 81 yaşında. Adana’da yaşıyor. Tv kanallarında birinde ve canlı yayında taliplerini arıyor. Birlikte birer çay içiyorlar, seyircilerin iyi kötü yorumlarını dinleyip sorulara yanıtlar veriyorlar. Maaşı, malı mülkü, evlatları ve hatta sabıkası bile sorgulanıyor. Ülkemizde evlilik medyada ve elbette çok sosyal medyalarda yapılıyor.
13 yıl önce öldürülen 12 yaşındaki çocuğun ailesi, katili televizyondaki canlı yayında arıyor. Olay yerindeki muhabir olay yerinde çektiği görüntüler eşliğinde suçun işlendiği saat hakkında bile kriminal uzmanları ve adli tıp uzmanlarını bir kalemde silercesine tesbitler yapıyor. Stüdyoda avukat bile var; daha ne olsun. Ülkemizde suçların ve suçluların takibini de medyada ve elbette çok sosyal medyalarda yapıyoruz.
Gündüz kuşağında ekrana doktorlar çıkıp; kalbi olana, karnı ağrıyana, migreni tutana şifa dağıtıyor. Avukatlar çıkıp bitti bitecek evlilikleri, alınamayan nafakaları, alınacak tazminatları, bulunmayan suçluları konuşup lsd ekranlardan adalet dağıtıyorlar. Bombalı saldırı mı oldu; güvenlik uzmanları hemen ekranlarda olayın iç yüzünü açığa çıkarıyor. Ülkemizde sağlık, adalet ve güvenlik, medyada ve çok sosyal medyalarda dağıtılıyor.
Canlı ve cansız yayınlarda, beğenilen beğenilmeyen, yorum yazılan ve yorumsuz bırakılan, görülen ve gözden kaçan paylaşımlarda insanoğlu ve insanoğlunun var ettiği ne varsa kendini gösterme ve “ben buradayım bak” deme telaşına düşmüş. Çok sosyal medyalarda görünürlüğü artırma, beğeni ve takipçi sayısını yükseltme hesapları yapanlar bile var. Misal; feys denen çok sosyal medya ortamında kendi paylaşımını kendi beğenen hesap sahipleri bile var. İyi de masaldaki çirkin kraliçe bile aynaya soruyordu; ayna ayna söyle bana, diye; kendi ettiğini beğenmek de nereden çıktı?.. Kendi paylaşımını beğenince görünürlük artıyor imiş. Ne oluyor artınca?.. Başınız göğe mi eriyor?.. Beyniniz ve hatta yarınlarınız mı iyileşiyor?..
Medyada ve çok sosyal medyalarda evlenen, boşanan, suç işleyen, suçluyu arayan, tepki gösteren, gülen, ağlayan, yiyen, içen, üzülen, sevinen, yazan, çizen ve neler neler eden insanlar olduk.
Bu görünme, fark edilme ve beğenilme kaygısının temelinde insanoğlunun zavallılığı ve bitmek bilmeyen cehaleti var. Ve bu nedeni medya ve çok sosyal medya egemenleri bize karşı kullanıyor. Bize görünürlük, beğeni, takipçi ve reklam olarak dönüyor ettiğimiz haltlar. Gelecekte evlatlarımıza görünürlük, beğeni sayısı, takipçi ve beynimize hücum eden reklamları miras olarak bırakacağız. Bize büyüklerimizden miras kalan sağduyuyu, öğretileri ve anıları ise bir kenarda unutacağız.
Gece yatarken ve sabah uyandığında sevdiklerine ve evlatlarına bakmıyorsan; gece yatarken ve sabah uyandığında ilk iş elindeki akıllı telefona bakıyorsan; sevdiklerinin elinden çok akıllı cihazı tutuyorsa ellerin; yüzüne ve gözlerine değil de çok sosyal medyadaki hesaplarına bakıyorsa insanlar, seni sevenlerin başı sağolsun kardeşim; sen nicedir yaşadığını zanneden bir ölüsün.
