Başlık biraz sizleri rahatsız etmiş olabilir ama geçtiğimiz günlerde kızının gözleri önünde bıçaklanarak öldürülen Emine Bulut’un durumu acı bir ders olarak karşımıza çıktı ve bizler bir kez daha çaresizlikle yüzleştik. Kadına yönelik şiddetten her birimiz sorumluyuz ama yaşanan vahşet dolu cinayetlere rağmen pek bir şey yapmıyor, hatta yapanların da engellendiğine tanık olup sesimizi çıkartmıyoruz.
Konuyu açmak gerekirse Bandırma’da yaklaşık 7 yıldan bu yana kadınlara yönelik şiddeti önlemek ve şiddet mağduru kadınlara yol göstermek amacıyla kurulan Kent Konseyi Kadın Danışma Merkezi, yeni seçilen Kent Konseyi Başkanı Murat Ergöz tarafından kapatıldı. Kapanma nedenini ayaküstü sorduğumda Ergöz, “Yönetmeliklerde yeri yok. Hiç kimsenin özel hayatına dair bilgiler bu şekilde tutulamaz” dedi. Ergöz, yönetmelik konusunda haklı olsa dahi ortada önemli bir sorun var. O da Bandırma’da şiddete uğrayan kadınların başvuracağı devlet kurumları dışında hiçbir yerin olmaması. Kadınlar da ‘gören, eden olur’ diyerek pek emniyete rahat gidemiyor düşüncesindeyim. Oysa Kadın Danışma Merkezine bir kadın rahatlıkla gelip, yine orada danışmalık yapan kadınlara derdini anlatabiliyordu. Özellikle Bandırma’da kadına yönelik şiddetin boyutlarını geçmişte Kadın Danışma Merkezi ile sıkça haberler yaptığım için biliyorum. Kadın Danışma Merkezi olmasa biz üniversitede okuyan gencecik kızların sevgililerinden şiddet gördüğünü öğrenemeyecektik. Bunun yanı sıra 7 yıldır Bandırma’da faaliyet gösteren Kadın Danışma Merkezi yeri geliyor kaymakamlıkla, savcılıkla, emniyetle yazışmalar yapıyordu, başvuran kadınlara psikolojik ve hukuki destek sağlıyordu. Anlaşmalı oldukları psikolog ve avukat bile vardı. Bunları bırakın başka kente yerleştirip yaşamını kurtardıkları kadınların olduğunu da biliyoruz. Bu yukarıda yazdıklarıma karşın Kadın Danışma Merkezinin ‘yönetmelikte yeri yok’ denilerek çalışmasının durdurulması ve kapatılması kabul edilir gibi değil. Burada yapılan çalışmanın öncelikle kadınların hayatını kurtardığının farkında olmamız gerekli. İnsan hayatının değeri her yönetmelikte olmayabilir ama ‘insan olma yönetmeliğinde’ yani vicdanda vardır. Umarım kapatılan Kadın Danışma Merkezi meselesine yeni seçilen Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz ve yürütme kurulu üyeleri de bu minvalden yani “kutsal yaşam hakkını savunma” ve “Vicdan” penceresinden bakar. Ülke çapında kadınlara yönelik şiddet ve cinayet haberlerini de göz önünde bulundururlar.
Bugün Bandırma’da şiddet gören bir kadının tek çalacağı kapı devlet kurumları… Kadınlar oraya giderken “Kocam takip eder mi, biri girerken görür mü?” korkusu yaşıyor, ya korkuyla gidiyor ya da gidemiyor. Başka çalacak kapı yok. Şu bilgiyi de söylemem gerekli; Bandırma’da aile içi şiddet olaylarının sayısı çok fazla. Bu söylediklerimin birçoğu küçük çaplı “tartışma” olarak görülebilir ama unutmayın şiddet bir kez başladığında devam eder. İşte o devam edişe de biz şiddet sarmalı diyoruz. Bandırma yerelinde ne yazık ki kadına yönelik şiddetin önünde duran Kadın Danışma Merkezi artık yok. Şunu unutmayın merkezin kapatılması birçok insan için bir şey ifade etmiyor olabilir ama o merkezin kapatılması Bandırmalı kadınların yüzüne inen bir tokat. Şiddet gören kadınlara da “Git başının çaresine bak, bizi ilgilendirmez” demenin başka bir söyleniş biçimi… Eğer “Bandırma’da kadına yönelik şiddet bizi ilgilendirmiyor” düşüncesindeyseniz yazıyı boşuna okudunuz, asıl dayaklık olan sizsiniz. Tek sorumlu sadece şiddeti uygulayan caniler değil, devlet ve siyaset kurumu da sorumlular arasında. Bir başka sorumlu da bizleriz. Şiddetti önleyecek mekanizmaları yani ‘dernekleri, merkezleri, kadın dayanışmasını’ oluşturmayan ya da o mekanizmalara sahip çıkıp yaşatamayan bizleriz. Gelecek acı haberlere hazır olun ve bu yazdıklarımı da aklınızda tutun.