Geçmişte yaşananları yaşayanlar bilir..
O günleri yaşayanların hatıraları da paylaştıkça daha bir güzel ve anlamlı olur..
Bana göre öyle..
Jenerasyon farkı nedeniyle genç kuşaklar geçmişte yaşananları “yaşamadıkları için” pek bilmezler..
Öğrenmemeleri ,merak etmemeleri de bana anormal gelir.
-Amaaann..Bana ne..Ben önüme bakarım..
Geçmiş geçmişte kalmış..
Öyle değil işte!..
Geçmişte o güzellikleri yaşayıp da bugün topluma verilenler ile neleri bir, bir kaybettiğimizi bir bilseniz..
Ah bir bilseniz..
-Neyi kaybetmişiz be abi?..
Hah işte..Neyi biliyorsun ki kaybettiklerinizi bilesin..
Sayalım mı?..
* Adam gibi bir eğitim sistemimizin saat gibi çalıştığını;ilkokulda bile Emin Oktay’ın Tarih kitabında yazılanların bugün üniversitede okutulanlarla eşdeğerde olduğunu bilseniz..
* Yerli Malı haftalarında düzenlenen etkinliklerle daha çocukken bu ülkenin “kendini doyuran ülke” olduğunu bir bilseniz..
* Bu ülkede “sanat enstitülerinde” verilen eğitim ile söz gelimi ; elektrik bölümünden, motor atelyesinden,torna-tesviyeden mezun olanların , bugünkü “mühendisliğe” neredeyse eşit olduğunu bilseniz…
* Köy Enstitülerinden yetişen öğretmenlerin “on parmağında on marifetle” yetiştiğini ve o birikim ile de “adam gibi” öğrenci yetiştirdiğini bilseniz..
* Liselerden mezun olanların ikmal, tek ders, belge kurtarma, olgunluk, bitirme gibi engellerle boğuşup “5 almak” için bugünkü üniversite mezunu kadar ; hatta bazılarına “beş basacak kadar”donanımlı olduğunu bilseniz..
* Okullarımıza kız arkadaşlarımız siyah önlükle, örgülü saçlarıyla, erkekler de ceket, gömlek kravatla “öğrenci olduğu belli” okul giysileri ile giderdi. Bir bilseniz..
-Yok canım o kadar da değildir be abi!.
Sen üniversiteyi bitiremedin herhalde ki kendi döneminden övgüyle bahsediyorsun..
Bak dinle o zaman..
-Ben o biraz önce anlattığım ilkokullardan,ortaokullardan, liselerden geliyorum.Üniversite’de beş yıl okudum (Bir yıl da Maliye’den bekledim) 40 yıl önce mezun oldum.Kaygılanma boşuna..
Neyse saymaya devam edeyim..
* Gazetelerin birinci sayfalarında siyasi liderlerin karikatürleri çizilir, yayınlanır acımasızca eleştirilirler,
bir güzel benzetilirler çok güzel ayar verilirdi.
Onlarda engin bir hoşgörü gösterirler içinden kızsalar da güler geçerlerdi. Seviyeyi bir bilseniz..
* Geçmişte siyasi parti liderleri yabancı konuklarını ağırlarken veya onlara konuk olurken tercüman kullanmazlar akıcı bir yabancı dil ile konuşurlar, canlı yayınlarda ne dedi acaba diye biz tercümanın çevirisini beklerdik.. Nereden nereye geldik bilseniz..
* Çok badireler de atlattık..Demokrasiyi öğrenirken, içimize sindirmeye, anlamaya çalışırken, mücadele verirken, Cumhuriyete sahip çıkarken , sınırlarımıza , ülkemizin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkarken, darbelere karşı koyarken az canlar vermedik bir bilseniz..
* Her eve bir gazete girerdi.Ekmek gibi..
Baba eve gelirken cebinde gazetede getirirdi.(Eh canım o zaman Televizyon ,Bilgisayar yoktu) diyeceksiniz belki ama gazetelerin, farklı fikirleriyle köşe yazarlarının, çizdikleriyle karikatüristlerin tadı bir başkaydı bilseniz..
* Tiyatro sahnelerinde hükümet icraatları esprili bir dil anlatımı ile eleştirilir, hicvedilirdi dakikalarca herkes tarafından hem gülünür hem alkışlanırdı..Kimse de uyarılmaz, dikkati çekilmez, baskı altına alınmazdı..Uygur’lar,
Levent Kırca’lar neler yaparlardı bir bilseniz..
* Geçmişte arkadaşlıkların,dostlukların anlamı vardı.Elimizdeki simiti bölüşür, yere düşeni elinden tutar kaldırırdık. Şimdiki gibi tanıdık tanımadık , yüzünü gördük görmedik yüzlerce sanal eşimiz dostumuz yoktu!..
İki elin parmakları kadar gerçek arkadaşlarımız,gerçek dostlarımız vardı.
Bugün öyle mi?..
Herkesin en yakın dostu, arkadaşı elinde!..
Samimiyet ne güzel, ne yürektendi bir bilseniz..
Şimdi anladınız mı neleri kaybettiğinizi?..
Bütün bu değerlerin kaybedilmesinin tek nedeni; yönetenlerin basiretsiz, ayrımcı, ötekileştirici söylem ve uygulamaları, omurgasız eğitim sistemi anlayışı, hoşgörüden uzak, operasyonel toplumsal algı mühendisliği gibi yönetim stratejileridir!..
Ben de geleceğe, ileriye bakmaktan yanayım!.
Ama böyle değil!..
Kolay kazanılmıyor işte kaybettikleriniz ve de bir bir kaybettiklerimiz..
Bir bilebilseniz..
Bir bilebilsek..
Hoşça kalın..