Geçen perşembe akşamı Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Ticaret Borsası ve Balıkesir Sanayi Odası tarafından ortaklaşa düzenlenen “Tarım 4.0” konulu konferans gerçekleştirildi. Ekonomist- Gazeteci-Televizyoncu Cem Seymen konuşmacı olarak katıldığı konferansta hem ülkenin hem de Balıkesir’in yeni hikayesinin “Tarım” olduğunu söyledi. Aslında Türk ekonomisinin en önemli ateşleyicisinin tarım olması ve bunun mutlaka sağlanması gerektiğini özellikle vurguladı.
Bütün dünyada yaşanan küresel iklimin en çok toprağı vurduğunu belirten Cem Seymen bu anlamda tarım için en uygun şartları taşıyan Türkiye’nin kalkınmasının tek yolunun bu olduğunu anlattı.
Bu konferansı biraz gecikmeyle de olsa ben de takip ettim. Sonunda basın mensubu arkadaşlardan öğrendim ki, Cem Seymen gazetecilerin ve o anda orada bulunan TV 100 ekibinden çekim yapmamalarını istemiş. Bunu öğrenince tabii ki moralim bozuldu. Cem Seymen gibi artık bu işe yıllarını vermiş bir kişinin bunu yapması çok yanlış. Peki ne yapmalıydı? Yapması gereken çok basit. “Arkadaşlar 5 dakikalık bir kayıt ve fotoğraf çekimi yapabiliriz, daha sonra sizlerden müsaade istiyorum” dese mesele hallolurdu. Burada bu tip organizasyonu düzenleyenlere de iş düşüyor. Onlar da”Beyefendi biz basını davet ettik, onların görüntü alması lazım” demeleri gerekirdi. Oldu ki bu son dakikada ortaya çıktı, o zaman da hemen müdahale ile problem çözülürdü. Aslında senin konferansını çekmek istese oturur dinleyici gibi cep telefonuyla kaydını yapar senin de ruhun duymazdı. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir zamanda, böylesi atraksiyonlara hiç gerek yok bence. Ama dediğim gibi o kadar paralar verilip getirilen konuşmacılarla bu konular da konuşulmalıdır.
Biz şimdi yine konferansla ilgili ve özellikle Balıkesir’le ilgili bölümlerden devam edelim. Cem Seymen tabii ki Balıkesir’e geldiği için şehrimizin röntgenini de tarım anlamında iyi çekmiş. Bunu da şu sözlerinden anlıyoruz : “Tarım 4.0 için buraya geldim. Bu kadar tarımın çok konuşulduğu, çok bilindiği, çok çok önemsendiği bir İl’de sizin Türkiye’ye örnek olmanız lazım. Balıkesir kuzusu için coğrafi işaret almışsınız, çok güzel bir şey. Türkiye’de ilk defa bir et coğrafi işaret aldı. Coğrafi işaret nedir biliyor musunuz? Yani o bölgenin ürününü, o bölgenin suyunu, o bölgenin çiftçisini, o bölgenin otunu yiyen hayvanın verdiği ürünle her şeyini diğerlerinden farklı yapıyorum demektir. Yani diyorsunuz ki benim fiyatın daha farklı olsun, benim maliyetlerimi düşürecek her türlü desteği bana ver. Çünkü diğerlerinden daha iyi beslediğim, daha iyi yetiştirdiğim, daha iyi verim aldığım, daha iyi bir endüstriyel ürün çıkaracağıma kendimi inandırdığım için ve çiftçim destek verdiği için bana coğrafi işareti verdin. Coğrafi işaret meselesini ben çok önemsiyorum. Çünkü Türkiye’de tarımda bir sorun var. Birkaç tane sorun var ama üç tane temel sorunu söyleyeyim. Birincisi üretimde bir plan yok. Çiftçinin, üreticinin neyi ekeceğine, ne zaman ekeceğine, ne kadar ekeceğine kendisinin karar vermesi mümkün değil. Bu çok büyük bir yanlış. Çiftçinin neyi ne zaman, ne kadar ekeceğine, hangi ürünü ekeceğine devletin karar vermesi lazım. Devletin düzenleyici olması lazım. Devlet düzenleyici olursa eğer; fiyat dalgalanmalarını engelleyebiliriz.”
İşte özet olarak Balıkesir’le ilgili olarak söyledikleri bunlar. Peki bunları biz Balıkesir olarak bilmiyor muyuz? Elbette ki biliyoruz. Yani bizim için “Malumun ilamıdır” O halde bu herkesin bildiği konuda, yani tarımda Balıkesir için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.