TEMA Vakfı Balıkesir İl Temsilsici Metin Kuter’le söyleşimize bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Kazdağları’nda Madencilik Raporu, hakkında okurlarımızı bilgilendirebilir misiniz?
‘’Kaz Dağları Yöresi’nde Madencilik’’ raporu; Maden Kanunu’nun mevcut haliyle Kaz Dağları örneğinden yola çıkarak ülke genelinde doğa ve tarım alanlarının, su varlıklarının ve kültürel mirasın madencilik nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehditleri ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır.
Bu raporda, çalışma alanı belirlenirken alana bütüncül bir bakışla yaklaşılmıştır. Çalışma alanı sınırları; Çanakkale’de Merkez, Lâpseki, Biga, Yenice, Çan, Bayramiç, Ezine, Ayvacık ilçeleri. Balıkesir’de; Balya, Gönen, İvrindi, Savaştepe, Edremit, Havran, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık ilçeleri. İzmir’de ise; Kınık, Dikili, Bergama, ilçeleri ve Manisa’da Soma ilçesinden oluşan 1. 697. 062 hektarlık alan olarak belirlenmiştir. Ve bu alan “Kaz Dağları Yöresi” olarak adlandırılmıştır. Rapor için, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden ( MAPEG) 1/100 000 ölçekli IV. Grup maden ruhsatları temin edilmiştir.
2001 yılından bu yana, Maden Kanunu 21 kez değişikliğe uğramıştır. 21 değişikliğin beşi Maden Kanunu’nun izinleri düzenleyen 7. Maddesi’ne ilişkin olmuştur. Her değişiklikle daha fazla doğa ve tarım alanı, su varlıkları ve kültür mirası madencilik faaliyetlerine açık hale gelmiştir. Bugün itibariyle ne yazık ki; ülkemizde doğayı, tarım alanlarını ve kültürel varlıkları madencilik faaliyetlerine karşı koruyan tek bir koruma statüsü bulunmamaktadır.
Rapor; hem Kaz Dağları Yöresi’nde hem de Türkiye genelinde ekolojik temelli, bütüncül, doğa korumayı ve tarımsal üretimi önceliklendiren bir arazi kullanım yaklaşımına ve planlamasına ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha da şiddetli bir şekilde kendini gösterdiği coğrafyamızda; bugün ve gelecekte sağlıklı bir çevre ve sağlıklı bir toplumda yaşayabilmemiz elimizdeki değerlerin korunmasıyla mümkündür.
Her geçen yıl Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikler, bizi neredeyse her karışı madenler için ruhsatlandırılmış bir Kaz Dağları Yöresi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Milyonlarca yılda oluşmuş doğal varlıkların ve binlerce yıllık kadım kültürün söz hakkı, raporda gösterilen madencilik ruhsatlarının faaliyete geçmesiyle yok olacaktır.
Raporun ortaya koyduğu sonuçlar; hem Kaz Dağları Yöresi’nde hem de Türkiye genelinde; ekolojik temelli, bütüncül, tarımsal üretimi önceliklendiren “arazi kullanım planlamasına ve koruma yaklaşımına” ihtiyaç olduğunu göstermektedir. 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu”; arazi kullanım planlarının hazırlanması konusunda gerekli hükümleri içerse de taslağın yasalaştığı 2005 yılından bu yana bu konuda maalesef önemli bir ilerleme kaydedilememiştir. Dahası rapor; doğa koruma alanlarından, önemli doğa alanlarına, tarım alanlarından meralara ekolojik, kültürel ve ekonomik değere sahip olanları madencilik uygulamalarına kapatan bir kanuna ihtiyaç olduğunu da göstermektedir.
Sahip olduğu özellikler ile Kaz Dağları Yöresi, madencilik faaliyetlerinden korunması gereken bir dünya mirasıdır. Geleceğimizin mirası doğal varlıklar madencilik faaliyetlerine tamamen kapalı doğa koruma statüleri ile korunmalıdır.
TEMA Vakfı olarak bu raporla beraber uzun süreli bir çalışma başlatıyoruz. Bu çalışmamızda toplumun desteğini bekliyoruz.
Bu raporu Balıkesir Valisi Hasan Şıldak’a takdim ettiniz. Kendisinin tepkisi ne yönde oldu? TEMA Vakfı olarak, Kazdağları için bulunduğunuz uyarı ve önerileri kurumların dikkate alacağına inanıyor musunuz?
Raporu, Balıkesir Valisi Hasan Şıldak’a sunduk. Valimizden görüş alma olanağımız olmadı. Önümüzdeki günlerde, randevu talep edip değerlendirme yapmayı düşünüyorum. Sayın valimizin de olumlu yaklaşacağını düşünüyorum. Çünkü bu memleket meselesidir. Gelecek sorunumuzdur.
Raporumuzu şimdiye kadar Tarım Orman’dan Çevre İl Müdürlüğü’ne dek çeşitli kurumlara dağıttık. Desteklerini belirttiler.İlimiz milletvekilleri de genel merkezimiz tarafından mektupla bilgilendirildi. Ben de ilimizde siyasi partilerin il başkanlıklarını bilgilendireceğim. Bu raporu incelediklerinde kurumlarımızın destek vereceğini düşünüyorum. Bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının da desteğine çok ihtiyacımız var. Değerli basınımızın desteğine çok ihtiyacımız var. Hep birlikte başaracağımıza inanıyorum.
TEMA Vakfı Balıkesir İl Temsilciliği olarak, diğer kurum ve kuruluşlar ile olan ilişkiniz nasıl? Ortaklaşa gerçekleştirmiş olduğunuz projeler hangileri?
İlimizde, diğer kurum ve kuruluşlarla ilişkilerimiz çok olumlu. Biz, kamu yararına çalışan saygın bir vakıfız. Belediyelerle ortak çalışmalar yapıyoruz. Kent Konseyleri’nin çalışma gruplarında yer alıyoruz. Görüşlerimizi sunuyoruz. Kabul görüyoruz.
Karesi Belediyesi “Hayrettin Karaca Ağaçlandırma Sahası” oluşturdu. Buraya ilçemizde doğan bebekler için fidan dikiyoruz. Edremit Belediyesi, bir parka “Hayrettin Karaca Parkı” adını verdi. Susurluk Belediyesi, “Hayrettin Karaca Parkı” oluşturuyor. Kararını aldı. Diğer belediyelerden de Hayrettin Karaca’nın adının yaşatılmasını bekliyoruz. Balıkesir’imize yakışır. Çünkü Hayrettin Karaca Bandırmalı…
Bu yıl içinde, Balıkesir Kent Konseyi ile birlikte Çataldağ gezisi düzenledik. İlimizin güzelliklerini doğal varlıklarını halkımıza göstermek istedik. Susurluk Belediye Başkanımız da katılarak destek verdi. Ayvalık sulak alanlar gezisi yaptık. Anıt zeytin ağaçlarını ve tuz üretim merkezini ortaokul öğrencilerimize gösterdik.
5 Haziran Çevre Günü’nü, İl Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü, Balıkesir Kent Konseyi ve TEMA Vakfı olarak birlikte planlıyoruz. Çeşitli etkinliklerle çevre sorunlarımıza dikkat çekeceğiz. Mayıs ayının sonunda Kaz Dağları gezisi düzenleyerek Biyolojik Çeşitliliğin önemini anlatacağız…
Milli Eğitim Müdürlüğü ile de çok olumlu ilişkiler içerisindeyiz. Her seviyede okullarımızda eğitim çalışmaları yapıyoruz. Projeler uyguluyoruz.
Bu arada, Orman Bölge Müdürlüğü’müze de özel olarak teşekkür ederim. Her konuda yakın ilgilerini ve desteklerini görüyoruz.
İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde bu hafta “SULARIMIZ’’ ve “BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK’’ sunumu ve eğitimi yapacağız. Tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliğine hazırız.
Neden Tema Vakfı’nın bir parçası olmalıyız? Tema Gönüllüsü olmak isteyenler, hangi koşulları yerine getirmesi gerekir?
TEMA Vakfı’nın varoluş nedeni, yaşama yani toprağa sahip çıkmak ve onu korumaktır. Çünkü toprak hepimizin yuvasıdır. Gıdamızın %95’inin doğrudan ya da dolaylı, habitatlarımızın da dayanıklılık kaynağıdır. Okyanuslardan sonraki en büyük karbon yutağı olarak toprak, iklim krizi ile mücadelenin de önemli bir aktörüdür. Toprağımız varsa; ormanımız, tarımımız, meralarımız ve hayvancılığımız var. Toprağın 1 santimetresinin oluşması için 500 yıl gerekirken, her yıl 642 milyon ton toprağımız erozyona uğruyor. Yaşama ve dolayısıyla toprağa sahip çıkmayı amaç edinmiş TEMA Vakfı’nın varoluş nedeni toprağı korumaktır.
Sürdürülebilir yaşam ilkesiyle başta topraklarımız olmak üzere, tüm doğal varlıkların korunması için bilim temelli çalışan, topraktan gelen toplumsal barışa inanan, halkla bütünleşen, ülkenin ve dünyanın geleceğinde söz sahibi olan, gönüllü, bilinçli, öncü, uluslararası ve muteber bir Sivil Toplum Kuruluşuyuz.
Vakfın öncelikli hedefi; ulusumuza, onun temsilcilerine, siyasi partilere ve hükümetlere, resmî ve özel kuruluşlara, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına; toprak erozyonunun nedenlerini, vahim sonuçlarını ve ülkemizin çöl olma tehlikesini anlatmaktır. Bu anlamda; başta erozyon olmak üzere çevre sorunlarına karşı duyarlı, bilinçli ve etkin bir kamuoyu oluşturmayı amaçlamaktadır.
TEMA Vakfı; bu hedef doğrultusunda, siyasi güçleri, doğal varlıkların yok edilmesi ve erozyon sorununa çare bulmadan iktidar olamayacaklarına inandırmak için faaliyetlerini sürdürmektedir. TEMA Vakfı, ülkemizin en değerli hazinelerinden birinin toprak olduğunun bilincindedir. Bu nedenle orman, çayır, mera ve tarım alanlarını; su ve bitki gen kaynaklarını koruyan, bununla birlikte erozyonla mücadele ve iklim krizi konularında somut adımlar içeren bir devlet politikasının gerekli ve zorunlu olduğuna inanmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak ancak teknik yönden yeterli bir kadro, örgütlenme ve mali imkânlarla mümkündür.
Bunlardan dolayı herkesi TEMA gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.
Vakfımız, çalışmalarını 81 ilde, 999 bini aşkın gönüllümüzün desteğiyle sürdürüyor. Ancak, doğal varlıkları korumak için daha yapacak çok işimiz, gidecek çok yolumuz var. Yaparız. Yeter ki gönüller bir olsun!
Gönüllümüz olmak için; gönüllü formumuzu online olarak doldurabilir,
İlgili forma ulaşmak için link adresimiz şöyle:
Ve kredi kartınız aracılığıyla gönüllülük bağışınızı anında gerçekleştirebilirsiniz.
Gönüllü formumuzu bilgisayarınıza indirerek çıktısını alabilir. Gönüllülük bağışınızı, havale / EFT aracılığıyla aşağıda paylaştığımız banka hesaplarımıza gerçekleştirerek gönüllü formunuzu ve dekontunuzu e-posta olarak gonullu@tema.org.tr adresine gönderebilirsiniz.
İş Bankası TR 7900 0640 0000 1103 5082 1591
Ziraat Bankası TR 6200 0100 1753 0157 6812 5097
Size en yakın TEMA Vakfımız sorumlusunu arayarak gönüllümüz olabilirsiniz. Bahçelievler Mahallesi, Sanat Okulu Caddesi’ndeki ofisimize de sizleri her zaman bekleriz.
Gönüllülük bağışı; 0 – 13 yaş aralığında iseniz 15 TL’dir. 14 yaşına geldiğinizde gönüllülük kaydınızı yenilemeniz gerekmektedir.
14 – 24 yaş aralığında iseniz 15 TL’dir. 25 yaşına geldiğinizde gönüllülük kaydınızı yenilemeniz gerekmektedir.
25 yaş ve üzeri iseniz 40 TL’dir. 25 yaş ve üzeri gönüllülük ömür boyudur.
Gönüllülük kayıt işlemlerinizin tamamlanmasının ardından gönüllü kartınız ve rozetiniz, 30 gün içerisinde adresinize gönderilecektir.
Son olarak okurlarımıza, Tema Vakfı adına iletmek istediğiniz bir başka konu var mı?
Tema Vakfı; 1 milyona varan gönüllüsü ile yaşanabilir bir Dünya için çalışan, uluslararası tanınırlığı olan kamu yararına çalışan bir vakıftır. Başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkları korumak için çalışıyoruz. Gücümüzü savunduğumuz anlayıştan ve gönüllülerimizden alıyoruz. Anadolu kültürünün tüm dünyaya barışı getireceğine inanıyoruz.
Gelin hep birlikte çalışalım. Gönüllümüz olun. Gücümüze güç katın.
Bize bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
SON UTUZ YIL İÇİNDE YAPTIĞIM ÇALIŞMALAR, TERTİPLEDİĞİM ORAĞANİZASYONLAR İLE ONBEŞBİNİN ÜZERİNDE ( 15.000 ) ÇAM Fiedanı diktim, diktirdim, dikilmesini sağladım. O tarihlerin Orman Bölge müdürü ağaçlandırma baş mühendisi, vefalı Ali Topak ve özellikle POLİKA GAZETESİ HABERLERİ VE RESİMLER bu gerçeğin tanığıdır. Bilinmesi için yazdım. Börtü böcek, bitkiler, yapılan yararlı işleri inkar etmezler. İnsanlar gibi vefasız değildirler. O fidanların her biri devasa ağaç oldular.