Geçen salı akşamı TV100’de, son programımızı gerçekleştirdik. Sahipleri televizyonun merkezini İstanbul’a taşıyorlar. Hafta sonu stüdyodaki dekorları söktüler. Dolayısıyla bizim de bu manada son programımız oldu. TV100’de ilk programımı Vali Ersin Yazıcı ile yapmıştım. Son program olacağını bildiğim için, “Son programı da sizinle yapabilir miyiz?” dediğimde bizi kırmadı ve bana göre çok yararlı olduğuna inandığım bir program oldu.
Ersin Yazıcı Valimizle program yaptığımızda bir bölüm eğitime ayırıyoruz. Hatta sayın Valimiz “Beni uyarabilirsiniz, çünkü ben eğitim konusu olduğunda çok uzun konuşurum, susmak bilmem” diye de bir hatırlatmada bulunmuştu. Ben programda da belirttim, sayın Valimizin bu anlamda yaptıkları her türlü takdirin üzerindedir. Çünkü bugüne kadar 181 okula gitmiş ve 20 binden fazla öğrenciyle birebir görüşmeler yapmış. Bunun ne demek olduğunu uzun uzun anlatmak lazım ama benim bugün değinmek istediğim başka bir konu da var. Yine de kısaca bahsedeyim. Özellikle kırsal ve kenar mahalledeki çocukların bir Valiyle sohbet etme imkanı neredeyse sıfırdır. Bu anlamda öncelikle bir şans doğuyor. Tamamen çocukları motive etme ve onlara özgüven kazandıracak bir sohbet yapıyor, sayın Valimiz. Ben bire bir izlediğim için net söylüyorum. İkincisi, onlarda değerler eğitimi konularında algı oluşturuyor. Okullara ziyaretlerinde öğretmenlerle de ayrıca görüştüğü için belki de birçok problem üst düzeyde iletilmiş ve neticesinde de halledilmiş oluyor. Bunları haftada iki defa yapıyor ve yaklaşık üç saatine mal oluyor. Benim görüşüm şu: Şayet Vali Bey o ziyareti yapmasa makamda duracağı o iki saat içinde birileri gelecek ve o sürelerin çoğu makamda(Tahminim) sohbetle geçecek. Ama o belki de yapılmasının hiç bir şey kazandırmayacağı sohbet sürecinde, binlerce öğrencinin hayatları boyunca unutamayacakları bir etkinlik gerçekleşiyor. Bana şu söylendi:” Vali Milli Eğitim Müdürü mü kardeşim!” Evet değil ve zaten Milli Eğitim Müdüründen ayrı bir misyonla onu yapıyor. Çok da iyi oluyor ve yıllar sonra bu yaptıklarının olumlu neticelerini bu şehir görecektir. Çok teşekkürler sayın Valim, bu çabalarınız ve gayretlerinizin devamını dileriz.
Bu önemli konuyu aktardıktan sonra gelelim ikinci konuya. Peki Valimizin bu yaptıklarını hangi Ulusal kanalda bu kadar uzun süreli yayınlatabilir ya da yayınlayabilirsiniz. Benim şehrimde yaşayanlar Valilerinin yaptıklarını ve düşüncelerini uzun uzun anlatabileceği ve her eve giren bir yerel televizyona mutlak surette sahip olmalıdır. Sahibi, yönetimi, merkezi Balıkesir’de olan bir televizyon bu anlamda çok önemlidir. Bu örneği tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, belediyelere, odalara , sivil toplum kuruluşlarına, siyasetçilere ve de tüm diğer alanlara yayarsanız demek istediğimin ne kadar anlamlı ve doğru olduğunu anlarsınız.
Ben yerel televizyonculuğun hemen hemen ilk günlerinden itibaren bu işin içinde hasbelkader vardım. Geçen haftaya kadar da oldum. Ama o yol da şimdilik kapanmış görünüyor. Merkezi şehrimizde olan, yayınının büyük bir bölümünü şehrimize ayıran bir yerel televizyonun olmaması önemli bir eksikliktir. Bu her kesim için eksikliktir. Umarım önümüzdeki günlerde bu anlamda bir adım atılır. Bu arada kamera arkasında teknik anlamda tecrübeli bir çok kardeşimiz de var ve onlar da şu anda işsiz kaldılar. Çünkü merkezde başka televizyon yok. Onlar adına da üzüntü verici bir durum, işlerini çok seven ve çok iyi yapan kardeşlerimiz kendileri…
Örnekler vererek, yerel televizyonu anlatmaya çalıştım. Pek fazla umudum yok ama genç arkadaşlarım ve şehrimiz için birilerinin bu işi yapmasını çok isterim.( Ben 25 yıl yerel anlamda, televizyonculuk adına yapılabilecek her şeyi yapmaya çalıştım.) Konu uzun, belki ileride yine yazarız…