Başlıkta kullandığım kelimelerin ete kemiğe büründüreceği ve birbiri ile etkileşimini anlatabileceği konu içeriği; ayaklarımızın üstünde tepindiği coğrafyanın en derin sırlarını içinde barındırmaktadır.
Pek çok bilinmeyeni olan ve halihazırda çözüm bekleyen bir denklemdir.
Bilinmeyenlerden birini buldun mu gerisinin çorap söküğü gibi geldiği değil, tüm bilinmeyenlerin bilinir hale gelmesi ile bilince ulaşabileceğimiz bir denklem.
***
Peki bu sorudaki bilinmeyenler nelerdir?
Balya’da Fransızların maden işletmeciliği ve geride bıraktığı cüruf dağı.
Bor madeninin Balıkesir için değeri.
US Borax’ın bizim Bor A.Ş.’yi borsa kotasyonu ile devşirme çabaları.
Susurluk Demirkapı civarındaki eski özel sektör bor yıkama ünitesinin 2000’li yılların başında niçin dolar yolu ile aktive edilmeye çalışıldığı.
Necip Hablemitoğlu suikastı, vakıflar konusundaki araştırması ve madencilik bağlantılı vakıflar.
Dünya’da ticareti yapılan 90 çeşit mineral varken bu minerallerin 57 çeşidi ülkemizde olup, 37 çeşidinin Balıkesir topraklarında ne aradığı.
Ayvalık deniz endemik varlığı. Kırmızı mercan.
”Algarna” ”Kangava” “şebeke” “Deniz Patlıcanı” Bu kelimelerin bir araya gelince söyledikleri.
Kaz Dağları gündemde iken Edremit Körfezinde gözden kaçanlar.
11 Milyon zeytin ağacına ev sahipliği yapan Balıkesir zeytinciliğinin madencilik ile ilişkisi.
Kuş cennetimizin cennet tarafının bizden çalınması.
550 bin civarındaki Balıkesir Büyükbaş hayvan varlığı ve bunların hayvan başına günlük ortalama 50-60 lt atık sorunu.
Göl, dere ve denizlere deşarj meselesi.
İklim değişikliğinin ortaya koyabileceği bölgesel sorunlar.
Balıkesir’in her bir köşesinde barındırdığı değerler göz önünde iken sürekli gözden kaçanlar.
***
Çok uzadı farkındayım.
Fakat bunlar çözmeye çalıştığımız denklemin inanın bilinmeyenlerinin bir kısmı.
Bir kere buradan bazı sonuçlar çıkarabiliriz.
Bir numara adalet.
Konu üzerinde görüş sahibi olurken adaletli olun.
Adaletli karar verebilmek için konun tüm taraflarının yaptıklarını, amaçlarını ve çıktılarını (verileri) iyi bilerek sonuca varmaya çalışın.
Bu konu bizlerin ve gelecek nesillerin iklim değişikliği ve sürdürülebilir kaynak varlığını sallayan büyüklüğü 8’den fazla bir deprem etkisindedir.
***
Her konuda bilinçli ve adaletli olmamız lazım.
Çevre korumasında da bilinçli olacağız.
Üretimde de; kaynak-üretim-sürdürülebilirlik kaynaşması bilincinde olacağız.
Cambaza bakmaktan bir türlü vaz geçemiyoruz.
Tamam; Balıkesir resmini yaradan biraz büyük çizmiş.
Bütüne bakamıyorsak, parça parça bakıp birleştirmeye çalışacağız.
***
Balıkesir için çevrecilik; Kaz dağlarını da kapsar, Edremit Körfezini de, Marmara’yı da, Manyas Gölü’nü de, Bigadiç’te Bor Madenini de, Dursunbey’de Çam Ormanlarını da, Balya’da cüruf dağını da.
Balıkesir’de ticareti yapılan 37 çeşit mineral olunca “Ekmeğini Taştan Çıkaran” insanımız da hali ile çok oluyor.
11 Milyon zeytin ağaç varlığı olunca zeytincilik ve zeytinyağcılığı yaşam biçimine dönüşüyor.
Tarım nerede ise nüfusun yüzde 35’ine bakıyorsa toprak, su bereketin anası oluyor.
İklim değişikliği gözünü karartıp kasveti sürüklüyorsa deniz patlıcanı, deniz çayırlarının ürettiği oksijen çok daha kıymetli oluyor.
***
Ne kadar çok değeri gözden kaçırıyoruz.
Çevre radarımıza ne kadar azı takılıyor.
Cambaz bakarken veriler ve gerçek analizleri ne kadar azımız dert ediniyor.
Yargılamadan ne kadar çok mahkumiyet veren beyinlere sahibiz.
***
Yıl yanılmıyorsam 2006 yılıydı.
Kamusal platformda konu ile ilgili yapılan dar kapsamlı toplantıların bir kısmına ben de katılmıştım.
O sıralarda Kaz Dağlarında ilk siyanür ile altın arayışına büyük bir çevresel tepki vardı.
Bütün kanallar o yöne çevrilmişti.
Edremit Körfezinde daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığına ait olan bölgesel arıtma tesisi belediyelere devredilmiş idi.
En büyük gider elektrik parası.
Körfez belediyeleri payları oranında dönemsel yönetimdeki belediye aracılığı ile paylarını ödüyorlardı.
Kısıtlı oranda basına da yansıdı.
Çekişmeden dolayı elektrik parası ödenemeyince 3-4 ay arıtma tesisi çalıştırılmadı.
Hali ile Körfezim tüm atığı deniz çayırları, mercanlar, deniz patlıcanları ve balıklarla yan yana yaşar oldu.
Kaz Dağları yukarıda çevrenin tüm ilgisini topladığı için aşağıya ilgi kalmadı.
Oysa ortalığı ne götürdüğünü gidip Orjan Sitesinde yaşayanlara sorabilirsiniz.
***
Ayvalık deniz ekosistemi dünya mirasının çok nadide türlerini barındırıyor.
”Algarna” ”Kangava” ve “şebeke” olarak tabir edilen bir çeşit trol düzeneği ile kaçak avlanan tekneler deniz dibini adeta pulluk gibi sürdü.
Altınova deniz dibini dümdüz yaptılar.
Deniz canlılarına yaşam alanı bırakmadılar.
***
Manyas Gölünün dibindeki tortu en son bir metreyi geçmişti.
Şu an 2 metreye yaklaşmışmıdır bilemiyorum.
Hayvancılık en önemli geçim kaynaklarımızdan biri.
550 bin civarındaki büyük baş hayvanın devasa tonajdaki günlük sıvı atıklarının çevresel döngü konusu direkt iklim değişikliği ve sürdürülebilirlikle alakalı.
Bu atıkların toprağa ve su kaynaklarına verdiği zararın verim kaybı üzerindeki etkilerinin değerlendirildiği bir çalışmayı bileniniz varsa lütfen bana da bildirsin.
***
Çevre bilinci bizim topraklarımızda daha çok madencilik faaliyetleri ile ortaya çıkıyor.
Karadeniz’de HES kaynaklı su konusu dışında; su, deniz, toprak, deniz varlığı, sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, karbon salınımı gibi konular nedense yeterli ilgiyi toplayamıyor.
***
Sihirli cümle; insan, hayvan, çevre ve üretimi birbiri ile barışık, birbirinin sevdalısı vizyonu ile sürdürülebilir kılmak.
***
Balıkesir ve maden konusu.
Balya madencilik hikayesine bakınca aslında maden ve Türkiye konusundaki tüm sorunları da çözüm yollarını da görebilirsiniz.
Fransızlar; Alman Reiser adlı kişinin Balya’da keşfettiği maden varlığının işletme hakkını 1876 yılında 99 yıllığına Osmanlı Devletinden satın almışlar.
Yıllarca Balya madenlerini işletmişler.
Tüm katma değeri alıp götürmüşler.
Peki biz bir şey bırakmamışlar mı?
Bırakmışlar tabi; koca bir cüruf dağı.
Bölgede yağmur yağdıktan sonra dere kenarında hayvan ölümleri olurdu.
Yağmurun cüruf dağını yıkayarak dereye sürüklediği atıkların hayvansal yansımalarıydı bunlar.
***
Konu üzerinde yazılacak çok yazı söylenecek çok söz var.
Balıkesir topraklarında altın, bor, bakır, çinko, kurşun başta olmak üzere 37 çeşit mineral varlığını sürdürdükçe; Susurluk Demirkapı’daki eski bir bor yıkama ünitesini devir almak için dolar saçmaya devam edenler elbet olacaktır.
Bunlar bizim ülkemizin, milletimizin doğal kaynakları.
Bu coğrafya da bizim yaşam alanımız.
Ne çevreci, madencinin, ne madenci çevrecinin, ne çiftçi madencinin veya çevrecinin rakibi değil.
Aslında her biri arzuladığımız eşsiz kaynak uyumunun birer bekçisi.
İklim değişikliği çalışmaları eşliğinde 16 Aralık 2020 günü UNDP tarafından “İnsani Gelişme Raporu 2020 Türkiye Lansmanı yapılacak.
Lansmana bende davetli olarak katılacağım.
Sonuçları ve bugünkü yazı konusunun birleştirilmesi ile ilgili bir şeyleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Erdoğan Dur