Ufff…
Canımız sıkıldı hafta sonu.
Hoş, geçmişe göre bilinenin biraz gelişmiş ve ilerlemiş halindeyiz ve en basitinden kültür/sanat aktivitelerinde özellikle son bir yılda yaşanan gelişme ve ataklardan dolayı çok mu çok mutluyuz Balıkesirli olarak amma…
Yine de “reklamın iyisi kötüsü olmaz” diyecek halde de değiliz.
Balıkesir’in kötü reklamı olmuş bu!
Çok satan kitaplar sıralamasında ilk 10’da nicedir İlber Ortaylı hocanın bir kitabı var, daha uzun haftalar aynı sıralamada olacağı da muhtemel.
“Bir ömür nasıl yaşanır?” isimli kitabı biraz gecikmeli olarak hafta sonu alabildik elimize…
Hayata dair deneyimlerini paylaşan üstat, okurlarına da pek çok tavsiyede bulunuyor…
Kitabın ilerleyen sayfalarında Balıkesir de konu oluyor Ortaylı Hoca’nın cümlelerine…
Türkiye’nin yetiştirdiği dehalardan Halil İnalcık hoca, bir dönem Balıkesir’de bulunmuş öğrencilik hayatı nedeniyle.
Şimdi devamını İlber Ortaylı’nın satırlarından aktaralım:
“…Bizim Halil Hoca(İnalcık) anlatıyordu. Babası ölmüş, iki kardeşi ve anasıyla kalmış. Anne; çocukları hep bursla yatılı okutmuş. Halil Bey’in İstanbul’dan bir şeyh ailesinden geldiğini de belirtelim. İşte o dönemde Balıkesir Öğretmen Okulu’na gitmiş. Ama şehri o kadar tatsız bulmuş ki… Balıkesir sosyal hayat itibariyle küçük insanın kam alacağı bir yer değildir. Üstelik bugün de öyledir. Hiçbir şeyi uygun değildir. Ben bir yerin nasıl olduğunu öğrenmek için küçük insanın nelerle mutlu olduğuna, şehirden ne kadar istifade edeceğine bakarım. Çünkü burjuvazi, yolunu her yerde bulur. Ama küçük insan bulamaz. Burjuvazi her yerde mutlu olabilir, küçük insan olamaz…… Bugün İstanbul’da, Ankara’da küçük bir insansan adım atamazsın. Attığın adımla iyi bir yere ulaşman mümkün değil. Küçük insanlar da bu yüzden bulundukları yer neresiyse orada oturup kalır. Şehir onları hapseder. Tıpkı bir zamanlar Balıkesir’in Halil Bey’i neredeyse hapsedeceği, mahvedeceği gibi…Hoca Balıkesir’de okurken ‘intihar etmeyi düşündüm bir ara’ dedi. Ne kadar acı!……”
Yazının başında ufff dedirten de bu satırlar işte.
Tamam, eskiden, taaa Halil İnalcık’ın öğrencilik yıllarından bahsediliyor ama İlber Ortaylı Hoca’nın bir cümlesi var ki altını çizmemiz gereken kısım tam da burası.
Ne diyor Ortaylı?
“Balıkesir, sosyal hayat itibariyle küçük insanın kam alacağı yer değildir. Üstelik bugün de öyledir. Hiçbir şeyi uygun değildir. Ben bir yerin nasıl olduğunu öğrenmek için küçük insanın nelerle mutlu olduğuna, şehirden ne kadar istifade edeceğine bakarım.”
Tabiri caizse iyi silkelemiş Ortaylı Hoca bizi; üstelik bugün de öyledir diyerek.
Bu arada parantez açıp kam kelimesinin de anlamına bakalım; “dilek, zevk, murat” demek.
Yani mutlu olmaktan, şehirden keyif almaktan bahsediyor Ortaylı.
Küçük insanların yani sıradan sade vatandaşın sosyal hayat itibariyle mutlu olamayacağı bir kent olarak tanımlıyor Balıkesir’i.
İlber Ortaylı’ya kızmak çözüm değil.
Sosyal hayat açısından Balıkesir aksi durumda mı?..
Eskişehir gibi olmadığımız ortada!
Son bir yılda, o da Avlu sayesinde, harikulade oyunlar, sanatçılarla kültür sanat düzleminde, BSM gibi yerel aktörlerle beraber çıta yükseldi evet ama…
Sosyal hayat sadece kültürel etkinliklerden ibaret olmadığına göre…
Normal yaşantı nasıl?..
Canlı bir şehir miyiz?..
İsli ve de kendi içine kapanık, ruhsuzlar boyutunda mıyız?..
İlber Ortaylı’nın sözlerine bakmamız gerek.
İşte 3 hafta sonra şehri idare edenler koltuğunda oturan isimler değişecek.
Ortaylı’nın tanımlamasıyla keyif alınacak bir kent değiliz bugün.
“Mutlu insanlar şehri” olmak sloganın ötesine geçmeli, gerçeğe dönüşmeli…
Ortaylı Hoca’nın sözleri bize kırbaç olmalı…
Umarız bu kitabı yerel siyasetçiler ve koltuğa aday olanlar da okur.
Seçimden önce okurlarsa ne ala…
Ne kapsalar fayda!