1963 veya 1964 yılı idi, aylar önce büyük afiş ve bildirilerle, Balıkesir Atatürk Stadyumunda yapılacak olan bir pankreas güreş müsabakası ilanen duyurulmuştu. Günler günleri kovaladı ve o gün geldi çattı, şehir içinden, köylerden, obalardan, civar il ve ilçelerden gelen meraklı ve heyecanlı vatandaşlarımız stadyumu hınca hınç doldurdu.
Müsabaka, 1961 ve 1962 yıllarında üst üste iki yıl KIRKPINAR yağlı güreş şampiyonu olan güreşçimiz Mehmet Ali YAĞCI ile dünya pankreas güreş şampiyonu Yunanlı Kostas TANAYIR arasında yapılacaktı. Güneşli ve güzel bir ilkbahar günü öğleden sonra saat 15:00 – 16:00 falan oldu. Atatürk stadyumunun orijinal çim futbol sahasının kapalı tribünlere yakın bir yerine güreş için bir ring kuruldu. Seyirciler çoktan yerlerini almışlar artık müsabaka başlasın diye sabırsızlanıyorlar… ıslık sesleri ve haykırışlar, alkışlar… derken güreşçiler ve hakem heyeti sahaya çıktı.
Ses yayından hoparlör aracılığı ile güreşçilerin tanıtımları yapıldı, cazgırın yağlı güreş pehlivanlarını tanıttığı gibi tanıtılan her iki güreşçi de ringdeki yerini alkışlar eşliğinde aldı. Güreşçiler birbirlerini selamladılar ve düdük sesi ile kıyasıya bir güreş başladı, heyecan dorukta… Biraz önce ayyuka çıkan haykırışlar ve ıslık sesleri kesildi, artık tıklım tıklım dolu olan stadyumdan bir çıt sesi bile çıkmıyor.
İşte o an boğazım düğümlendi, gözlerimden yaşlar akmaya başladı, daha 13-14 yaşımdayım, duygularımın kabardığı o anı hiç mi hiç unutamıyorum. Nasıl bilir misiniz, hani uluslararası bir müsabakada TÜRK milli takımımız yarışmayı kazanıp şampiyon olunca veya TÜRK milli takımımız maçı kazanınca sevinçten havalara uçarız… Göndere TÜRK BAYRAĞI çekilince, İSTİKLAL MARŞI’mız çalınıp söylenince, nasıl bir manevi duyguya kapılıp, gurur ve heyecan yaşıyor isek ben de aynen onu yaşadım. O anı ve yaşadığım heyecanı unutamıyorum ve hatırladıkça heyecanlanıyorum ve gururlanıyorum. Çünkü; ben de bir TÜRK’üm ve BALIKESİR’liyim.
Yunanlı güreşçi kendi stiline uygun bir güreş olduğu için usulüne uygun, kendisine özel oyun ve çalımlar yapıyor ve bizim pehlivanı bize göre eziyet edercesine yatırıp, kolunu büküyor, boynunu büküyor, tersten bacağını kıracak gibi büküyor falan… İşte o zaman tüm seyirci ayağa kalkıp yuh…. sesleri ile protesto ediyordu… Güreş seyircilerin nefes keserek izlediği bir heyecan ile 25-30 dakika kadar devam etti.
Bizim pehlivanımız Mehmet Ali YAĞCI yakaladığı ilk fırsatta rakibini tuttu, kaldırdı ve yere yatırdı, Kostas bizim pehlivanın epeyce canını yakmış olacak ki; tekrar rakibini kucakladı, kaldırdı ve üzerine öyle bir çullandı ve yüklendi ki adam bir daha ayağa kalkamadı ve kendisini daha fazla ezdirmemek için yalvarırcasına pes etti ve güreşi biz kazandık, yani bizim güreşçimiz, gururumuz, büyük pehlivanımız Mehmet Ali YAĞCI kazandı .
Yenilen güreşçi Kostas Tanayır sahibi olduğu altın, gümüş ve bronz bütün madalyalarını ve beratlarını federasyon görevlileri ve tüm stadyum seyircilerinin huzurunda kendisini yenen güreşçimiz Mehmet Ali YAĞCI’ya teslim etti .
Mehmet Ali YAĞCI : 1937 tarihinde Sındırgı ilçemizin Alacaatlı köyünde doğmuştur, ailesi güreşçidir, kardeşleri ve oğulları da güreşçidir. 1961, 1962 ve 1964 yıllarında üç kez Kırkpınar yağlı güreşlerinde baş pehlivan olmuştur. Güreşçimiz 1985 tarihinde ve 48 yaşında iken kalp krizinden vefat etmiştir, mezarı Başçeşme mezarlığındadır, mekanı cennet olsun. 17 ŞUBAT 2022
Muharrem KAYNAK