Balıkesirli Cevdet Alkalp’le bu röportajı yapan kişi araştırmacı yazar “Bursa Çınar Anadolu Lisesi Coğrafya Öğretmeni Mustafa Doğru”.
Mustafa Doğru öğretmenimize minnettarım.
Tarihimizin kahramanlarına verdiği değer ile gururlandım.
Balıkesir , memleketim de işin içine girince gururdan öte büyük bir minnetarlık duydum.
***
Cevat Akalp.
Balıkesirli bir şehit evladı. Anlattığını okuduğumda duygulandım.
Hüzünle , gurur bir yerde toplandı.
Kendimi Cevat Akalp beyin yerine koyup yazıyı gözyaşlarımla bir daha okudum.
Bu kez hıçkırarak ağladım.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce yaşanan acılar , şehitler ve Kuvvacıların şehri memleketimin efelerinin acılarla dolu yaşamlarını , kaldığım yerden okumayı sürdürdüm. Ama aşağıdaki anıyı siz okurlarımla paylaşmalıydım.
Bir şeyler eksik kalacaktı sanki.
Bu eksikliği tamamlayamazdım ama , hiç olmazsa Cevat Akalp beyin annesinin acı ve özlem dolu günlerinin hüznünü birazcık da olsa anlatabilmenin huzurunu duyardım.
Kendimi öyle teselli ettim.
Her okurumuz , bir başkasına bu yaşanılan acı dolu anıyı anlatmalıydı.
İçimizdeki minnettarlığı bir bakıma böyle ifade edebiliriz diye düşündüm.
Ben bu yazıyı komşularıma okudum.
Komşu duyarlılığı ile onlarla günlük kısır konuşmaların çok ötesinde söyleştik. Anlattılar , dinledim.
Ben anlattım , onlar dinlediler.
Zeytinlide , zeytin ağacının gölgesinde yapılan bu duygu dolu sohbeti de bir gün yazarım belki.
Şehitlerimize , babasız büyüyen öksüz ve yetimlere bin selam olsun.
Aramızdan ayrılanların bu söyleşi ve dualardan haberi olsun.
***
“Baban gelirse beni çağır ha!”
BALIKESİR’de Ali Şuuri İlkokulu karşısındaki boşlukta, eski ayakkabı tamircisi, kır, pala bıyıklı bir ihtiyar olan Cevdet (Alkalp) dede vardı. Bir akşamüstü konu Çanakkale’ye gelince ağlamaya başladı. Ve devam etti:
“Rahmetli babam, Hafız Ali Çanakkale’de kaldığında, anamın karnında yedi aylıkmışım. Onu hiç tanımadım. Bir fotoğrafı bile yoktu. O günler çok zor günlerdi. Seferberliğin sıkıntıları, Kuvayı Milliye zamanı, işgal yılları, kurtuluş, yokluk, sıkıntı… Çocukluğumuz hep ekmek peşinde, sıkıntıyla geçti.
Ama anam, benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta, her nereye giderse yanıma gelir ve:
– Oğlum ben pazara gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..!
– Ben teyzenlere gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..!
– Ben komşulara gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..! derdi.
Anam babamı bekledi durdu..
Büyüdüm, dükkân açtım. Annem yine her bir yere gidişte dükkâna gelir, gideceği yeri söyler ve “Baban gelirse beni çağır ha..!” diye eklerdi.
Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı. Gene hep değneğini kaparak bana gelir ve “Baban gelirse beni çağır ha..!” diye tembihlerdi.
Günü geldi ağırlaştı. Ölüm döşeğinde bizimle helalleşti. “Bana iyi baktınız, hakkınızı helal edin” dedi.
Bana döndü yavaşça:
“Baban gelirse ona: ‘Annem hep seni bekledi’ de!” dedi.
Birden irkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseyerek:
“Hoş geldin bey, Hoş geldin!” diyerek ruhunu teslim etti.”
Mustafa Doğru.
Şehidimizin hiç resmi yok.
Bulduğum şehit resimlerinden birinin burada olmasından bir sakınca da yok.
Tüm şehitlerimize rahmetle , minnetle ve dua ile..Dua ile.
Bigalı şehit Kazım Bey’in resmindeki mücadelesi bizlere anı olarak kalsın.