Sevgili okurlarım, merhaba.
Yeni bir Ayvalık yazısı ile karşınızdayım. ‘Ömür biter, Ayvalık bitmez’ dedirten ilçemizin tarihine dair anlatılacaklar bir yazıya sığmaz. Bunun farkındayım. O nedenle, sizlere Ayvalık’ın kent tarihine ait başlıca bilgileri kalemim yettiğince aktarmaya çalışacağım.
Balıkesir’in Ayvalık ilçesi, tarihin her döneminde özgün bir konuma sahip olmuştur. Bu durumu, birçok yazılı kaynak ve eserden anlayabiliyoruz. Ayvalık ile ilgili ilk yazılı belge, Edremit sicillerinde 1770’li yıllarda Ayazmana-Altınova kadılığına yazılmış bir ferman etiketidir. 1889 tarihli Hüdavendigar Salnamesi ve 1894 yılına ait Servet-i Fünun Dergisi de Ayvalık tarihi için önemlidir.
Ayvalık, Antik Çağ’da bir tür “yabani ayva” anlamına gelen Kidonia olarak anılıyordu. Bölgeye ilk yerleşenlerinin Midilli’nin Kydona Köyü’nden ya da Girit’in Kydonies bölgesinden gelmiş olabilecekleri düşünülmektedir. Bazı görüşler de Ayvalık’ın (Eolya’nın) bozulmuş şekli olduğudur. Ayvalık anlamına gelen Kydonie ismi ise, M.Ö. 330’dan beri kullanılmaktadır.
Kydonies; antik devirde, Midilli Kent Devleti’nin tarımsal hinterlandıydı. Bu özelliğinden dolayı, “Midillilerin Sahili” olarak tanılıyordu. Kydonies hakkındaki ilk yazılı belge ise, 1653 tarihli “Bağış Defteri”nde ve Kudüste’ki Kutsal Mezar Kilisesi’ndeki 509. Kodekste bulunan belgedir. Bu metin H.G. Patrinellis tarafından yayınlanarak yorumlanmıştır.
Kydonies hakkındaki ikinci yazılı belge de 1668 yılında bu bölgeden geçen Monsieur Des Mouceaux tarafından yazılan belgedir. Bu önemli belgeyi keşfetme onurunu, araştırmacı ve koleksiyoncu Takis Papoutsanis yaşamıştır. Bu belge, Corneille Le Bruy’un Voyages serisinin 5. cildinin bir ek olarak yayınlanmıştır. Bu metinde, Ayvalık bölgesi ve bütün Anadolu hakkında pek çok bir yer almaktadır.
Ayvalık ile ilgili Dr. Şerafeddin Mağmuni tarafından 1895 yılında yazılan “Bir Osmanlı Doktorunun Anıları, Yüzyıl Önce Anadolu ve Suriye” adlı bir kitap bulunmaktadır. Bu eser, 2001 yılında günümüz Türkçesi’ne çevrilerek basıldı. Anıların, eski fotoğrafların ve belgelerin yer aldığı kitap, Ayvalık’ın yakın dönem kentsel tarihinin tanımlanması açısından önemli bulunmaktadır.
Mağmumi, o dönemin okul yapılarını “Mısır mimarisi sitili” olarak tanımlamıştır. Bu okullardan bazıları ya tamamen yıkılıp, yerine yenisi yapılmıştır ya da artan talebi karşılamak için okul bahçelerine yeni binalar eklenmiştir. Çocuklar ve gençler için, okul binaları kent hafızasını devam ettiren önemli yapılardır.
Mağmumi’nin yaşadığı döneme dair belirtilmesi gereken bir başka konu da, o yıllardaki Ayvalık yerleşimi için kentsel ve sosyal değerli olan iki önemli mekânın kaybıdır. Bunlardan ilki, anıtsal ölçeği ve konumu ile kentin eski panoramik fotoğraflarında Sakarya Tepesi’nin üzerinde görülen İlyas Peygamber Kilisesi’dir. Bina 1944 depreminde ciddi hasar görmüştür. 1970’lere kadar ise harabe haline gelmiştir. 1990’lı yıllarda bu kilisenin yerine yaşlılar için bir huzurevi inşa edilmiştir. Daha sonrada da bu yapı askeriyeye devredilerek bir rehabilitasyon merkezine dönüştürülmüştür.
Ayvalık için bir diğer önemli kayıp ise, Ayvalık Akademisi’dir. (Gymnasium Kydonion). Mimari özelliklerinde öte yapı, Ayvalık’ın sosyal yaşamandaki rolü ile önemlidir. Ana trafik akslarından biri olan Atatürk Bulvarı’nın açılması sırasında yapı yıkılmıştır.
Bu önemli kayıplara rağmen, Mağmuni’nin tanımladığı konut dokusu, dar sokak düzeniyle birlikte büyük ölçüde korunmuştur.1970’lerden sonra kıyıda yapılan bazı yüksek bloklar dışında, Ayvalık’taki özgün kentsel görünüm halen gözlenmektedir.
Ayvalık denilince akla ilk gelen değerlerinden biri olan Ahmet Yorulmaz’ın, “Ayvalık’ı Gezerken” , “Ayvalık’ta İz Bırakanlar”, “Savaşın Çocukları / Girit’ten Sonra Ayvalık” adlı eserleri de Ayvalık’ı anlamak için önemli eserlerin başında gelir. Elbette, Ayvalık’a dair yazılan eserler sadece bunlarla sınırlı değil. Güzel Ayvalık, kim bilir daha başka kimlere ilham olacak?
KAYNAK: Baykuş; Ege Kültürleri Araştırma Grubu