featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. AYVALIK… (2)

AYVALIK… (2)

“13 Nisan” Ayvalık’ta bayramdır, bayram gibi kutlanır…
O yılları bir bütün olarak görmek zorundayız.
13 Nisan tarihi özellikle seçilmiş bir tarihtir… Atatürk’ün Ayvalık’a geldiği tarihtir(13 Nisan 1934 Cuma günü) ve Ayvalık’ta coşkuyla kutlanır. Ancak bu kutlama içinde ne yazık ki Cunda yoktur. Yani bu kutlamanın bir ayağı içinde de Cunda olmalıdır.
13 Nisan 1909;
1908 yılında ilan edilmiş Meşrutiyet’e karşı yapılan 31 Mart gerici isyanın olduğu gündür. Bu eylem bastırılır ve hemen CUNDA belediyesi, Midilli adasından bağı kopartılarak Karesi(Balıkesir’e) vilayetine bağlanır.
Şimdi isterseniz bu olaya fazla detaya girmeden yakından bakalım…
24 Temmuz 1908 devrimi oluyor, hemen arkasından üç ay içinde Bulgaristan bağımsızlığını ilan ediyor ve Avusturya, Bosna-Hersek bölgesini topraklarına katıyor.
Girit ada yönetimi Yunanistan’a katıldığını ilan ediyor. Girit olayı o an Avrupa da onaylanmasa da Girit artık elden çıkmak üzeredir. İttihat ve Terakki içindeki Rumlar bu ilhak olayında Yunanistan devletine tam destek olurlar. Ve bu olay kırılma anıdır. İttihat ve terakki içinde ki Türkler bu olay ile Türklerin gerçek dostu Türklerdir deyip çok hızlı bir şekilde örgüt içinde tasfiye işlemlerini yaparlar.
Ve bir yıl sonra dönemin İttihat ve Terakki yönetimi hemen Cunda’yı idare yönünden bağlı olduğu Midilli Mutasarrıflığından alırken ilçe olma hakkını da alır ve bucak-belediye olarak Karesi Mutasarrıflığına bağlar.
İleriyi gören çok yerinde ve önemli bir karardır.
Yoksa o tarihe kadar Cunda adası da ilçe olup önemli bir merkezdir. Yaklaşık onbin kişinin yaşadığı ve üretimde bulunduğu ve en önemlisi ada idari olarak Midilli Mutasarrıflığına bağlıdır. Ada da bulunan Taksiyarhis kilisesi metropolittir ve Anadolu da papaz yetiştiren ilk okuldur… Ve Ortodokslar için çok önemli olan Saint Sion yürütme meclisinde sandalyesi vardır. Ve o sandalye bugün de vardır ve kimse oturmamaktadır…
Eğer o gün bu adım atılmasaydı, Lozan da Cunda’yı kaybetmiştik…
Şimdi yine bu noktaya yani Midilli adasına bağlı olma noktasına iyi bakalım…
Ayvalık Rumları, Cunda’ya kokulu ada anlamına gelen “Moshonis” demişlerdir. Cunda, Osmanlı döneminde bir kaza merkezi olarak Midilli Mutasarrıflığına bağlıdır. Ama din işleri bakımından da Ayvalık Metropolitliği içinde yer alır. Gümrüğü Ayvalık’tan ayrıdır. Midilli ile arası yaklaşık 10 mildir. Temel ihraç ürünleri zeytinyağı, sabun, şarap ve balıktır. Cunda adası’nın bir başka özelliği de burasının önemli bir kaçakçılık merkezi olmasıdır. Kaçakçılık çok yaygındı ve önlenemiyordu. Ayvalık’ta zaman zaman çıkan huzursuzluklarda Cunda’daki kaçakçılığın önemli bir rol oynadığına şüphe yoktur.”( Zeki ARIKAN’nın notlarından alıntılanmıştır.)
Midilli Mutasarrıflğına Namık KEMAL’in atanması ada halkı için kırılma anıdır. Namık KEMAL bazı sorunların çözümü için bu göreve atanmıştır. Göreve başladığı 18 Aralık 1879’dan itibaren Midilli’deki görevi sırasında kaçakçılıkları önlemeye çalıştı. Hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türk’lerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli’ye sundu.1882’de Nişan-i Osmanlı madalyası ile ödüllendirildi.
Namık KEMAL bey, Cunda adasının Midilli’ye bağlı olmasındaki yapaylığı kavramış ama bu yapaylığa bir anlam veremiyordu. Bu durum aslında Midilli’nin iç yönetimine ve gereksinimine de uygun değildi. Anlam veremediği nokta ise Midilli adasında Yunda’dan daha büyük köyler vardı ve bu nedenle bu küçük adanın Midilli sancağına bağlı bir kaza merkezi olması anlamsızdı. Bu sorunu sık sık dile getirmiştir. Adanın Ayvalık’a bağlanması yolunda yaptığı bütün girişimleri sonuç vermemiştir. Oluşturulan ve bir türlü anlam verilemeyen bu yapaylık, sonunda Midilli’nin elden çıkmasını sağlamıştı. Bu süreçte Yunda yerlileri ile adanın ileri gelenleri de Ayvalık’a bağlanmak istemiyor, hükümete yazdıkları dilekçelerinde bu durumu açıkça dile getiriyorlardı.
Namık Kemal, Midilli adasında kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodos’ta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanlılar’ın şikayeti üzerine1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.
“Yunda bir kaza merkeziydi, ama doğru dürüst bir hükümet binası yoktu. Hükümet konağı topu topu dört küçük odadan oluşuyordu. Mahkemeler kahvelerde görev yapmak zorunda kalıyordı. Hükümet binası sorununa çözüm aranırken Despot Kulesi olarak bilinen Metropolit Agatonkiya’nin binlerce altın harcayarak yaptırdığı binanın satın alınması gündeme geldi. Böylece kaza merkezi düzenli bir hükümet binasına kavuştu.”(Zeki ARIKAN’nın notlarından alıntılanmıştır.)
Midilli adasına vali olarak atanan Namık Kemal Ayvalık ve Cunda için belirleyici olmuştur. Midilli adasında yaşayan Türkler için ise tam bir kırılma anı olmuştur. Türklük noktasından hızla uzaklaşan Türklere yeniden dini inanç dışında Türklük bilincini veren Namık Kemal olmuştur. Açtığı okullar ile bu bilinci yeniden yeşertmiştir. Başarılı öğrencileri hukuk ve tıp tahsili İstanbul’a göndermiş. Ve o çocukların da içinde olduğu Türk Ocağı 1913 yılında İstanbul da kurulmuş ve İstiklal savaşımızda büyük bir kahramanlık göstererek Atatürk’ün orduyu kurabilmesi için ona yeterli zamanı yaratmışlardır.
Namık KEMAL’in önerisi uygulansaydı yani Cunda adası Ayvalık’a o yıllarda bağlanmış olsaydı acaba nasıl bir tablo ortaya çıkardı… Tablo derken kastettiğim o yıllar da Namık Kemal hem bununla yani Cunda adasının Ayvalık’a bağlanması hem de Girit adasında bulunan Valinin Yunanistan ile yakın temasta olup ada da her kararında Rumu gözetmesi nedeniyle Girit adasının elden çıkacağını bunun içinde valinin derhal görevinden alınmasını Saraya bildirmesine rağmen hiç dikkate alınmadı ve sonunda sürgün yedi.. Namık Kemal’in önerisi uygulansaydı belki çok şey değişebilirdi…
Unutmayalım ki Ayvalık’ta ki Taksiyarhis kilisesi de alınan bir kararla geçtiğimiz yıllar içinde Metropolit yapılmıştır.
Yineliyorum, Ayvalık-Cunda-Küçükköy üçgeninde gelecek aylar ve yıllar içinde mücadele çok sert geçecektir. (Devam edecektir..)

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
AYVALIK… (2)
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!