BU TEKLİFİ DAHA ÖNCE DE YAPTIM AMA KİMSE İLGİLENMEDİ.
ARTİST VEYA ŞARKICI DEĞİL YA, ONDAN
LÜTFEN DESTEK VERİN VE İLGİLİLERE ULAŞTIRIN.!
Demişti Aydın Ayhan öğretmenimiz. Ben de sosyal medya sayfasından aldım. Bu gerçeği bari siz http://balikesir24saat.com okuyucularımıza ulaştırayım dedim.
Aydın Ayhan öğretmenimizin bir derdi var.
Aslında hepimizin derdi olmalı o.
Diyor ki ; “16 Mart 1920’de şehit edilen ‘Balıkesirli Ahmet Oğlu Şehit Nasuh’un’ ismi bir sokağa verilsin.”
Buradan duyan olur belki.
Şehidimizi , saygı , rahmet ve minnetle anıyorum.
Ruhu şad olsun.
İnşallah bizleri duyan olur da Balıkesirli Ahmet Oğlu Şehit Nasuh’un ismi bir sokağa verilir..
Aydın AYHAN kim mi ?
Bence o;
Çanakkale Savaşlarını ve Balıkesir Tarihini yazıp, üniversitede gençliğimizi eğiten yürekli , çalışkan , araştırmacı – yazar , akademisyen.
Bir gün şöyle yazmıştım, öğretmenim sizin yaşam öykünüz nedir ?
Balıkesir evladı. Kendisini şöyle tanıtmıştı.
” 1947’de Ayvalık’ta doğdum. Babam İvrindi Gömeniç köyünden Molla Recep oğlu Sami.
Annem İvrindi’den Boşnak Ahmet kızı Münevvere (Minire)
Çocukluğum babamın memuriyeti sebebiyle Ayvalık, Sındırgı, İvrindi ve Balıkesir’de geçti. İlkokula Sındırgı’da başladım. 2.sınıfta Balıkesir’e geldim. Balıkesir Lisesi’nden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Almanca bölümünü bitirdim.
Hemen (1968) kura çekerek Diyarbakır Ali Emirî Orta Okulu’nda göreve başladım. İki yıl Çalıştıktan sonra askere gittim. Mardin Midyat 22.Bağımsız Jandarma Er Eğitim Taburunda askerliğimi bitirdim.
Gene kura ile Giresun Atatürk Ortaokulu’na tayin edildim. Bu okulda 5 yıl görev yaptıktan sonra Balıkesir Lisesine atandım.
1980’de sınavla girdiğim Uludağ Üniversitesine bağlı İşletmecilik ve Turizm Yüksek Okulunda Almanca okutmanı olarak göreve başladım. Bu okul daha sonra Balıkesir Üniversitesine bağlı Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu ismini aldı.
14 Şubat 1973’de gene Almanca Öğretmeni olan Huri Armutçuoğlu ile evlendim.
18 Kasım 1973’de ilk oğlum Mehmet Sami Giresun’da ve 23 Ağustos 1977’de ikinci oğlum Sinan Balıkesir’de doğdular.
1976 yılında başladığım “Balıkesir Araştırmaları”nı ve l980’de başladığım “Çanakkale Savaşları” çalışmalarını sürdürmekteyim ”
BALIKESİRLİ ŞEHİT AHMET OĞLU NASUH.
16 Mart 1920’de şehit edilen Balıkesirli Ahmet Oğlu Nasuh’un ismi bir sokağa verilsin.
Emperyalistler çıkarları uğruna, köleleştirmek istedikleri uluslara her türlü cinayeti işlerler. Ve bunu kendilerine verilmiş doğal bir hak sayarlar.
Balıkesirli Şehidimiz Ahmet oğlu Nasuh.
Biz unutkan bir milletiz. Mondros mütarekesinden hemen sonra , emperyalistlerin işgal ettikleri ve taşeronlarına ettirdikleri Türkiye topraklarında yaptıklarını çoktan unuttuk. İngilizler 16 Mart 1920 gecesi İstanbul’da Şehzadebaşı Karakolunda silahsız uyumakta olan askerlerimizi şehit ettiler. İçimizden kaç kişi bunu hatırladı ?
Silahsızdılar ve suçları sadece Türk olmaktı.
Unutmayın.
Unutturmayın.
Emperyalizmin milliyeti yoktur.
Artık çok uluslu oldu !.
***
Aydın Ayhan’dan Çanakkale Savaşları’na dair tarihi bir not.
“Bir sıhhiye çavuşu anlatmıştı: “Süngü muharebeleri birkaç saat sürüyor. Öğleden sonra ikide üçte yada ikindiye doğru ne bizde ne onlarda takat kalıyor muharebe kendiliğinden sona eriyordu.. O vakit beyaz bayraklar çıkıyor, ateşkes oluyor. Kollarımızda Kızılay (Hilâli Ahmer) işaretleri yaralıları taşıyorduk. Bu arada rastladığımız düşman sıhhiyeleriyle de birbirimizi anlamasak da ayak üstü yarenlik ediyor. Karşılıklı cıgara veriyorduk. Bazen onlar bizim, bazen biz onların yaralılarını kucaklayıp birbirimize teslim ediyorduk.
Bir seferinde iki Fransız sıhhiye bana seslendiler. Gittim işaretle birini gösterdiler. Ölü, bir Fransız askeriydi. Pek yakışıklı biriydi. Elini işaret ettiler. Eğilip baktım. Bir fotoğraf tutuyordu. Genç bir kadın fotoğrafıydı. Belli ki ölmeden önce fotoğrafı çıkarmış, resimdeki kadına baka baka ölmüştü… Bir tuhaf oldum.
Ama az ötede bir bomba çukurundaki ölülerin arasında bir şehidin cesedi de dikkatimi çekti. Oturmuş, başı yana eğilmiş, öyle ölmüştü. Yüzünden Karadenizli olduğu anlaşılıyordu. Adeta güler gibiydi. Baktım, Mehmet de elinde bir şeyler tutuyor. Ona doğru gittim. Avucunda işlemeli bir mendil tutuyordu. Kolundan akan kan mendile kadar gelmiş, mendili kana bulamıştı. Mendili almak istedim. Avucundan yavaşça çekiverdim. İçini açtım, baktım. Yeni doğmuş bir bebeğin altın gibi sapsarı saçları vardı. Şehidimiz de herhalde son bir kez daha yavrusunun saçlarına bakmak istemiş…
Mendili ve saçları şehidin koynuna soktum. Onu alıp o mukaddes hatıralarıyla beraber gömdüm…”
***
Son sözü de ben yazayım.
Değerli öğretmenimiz, araştırmacı – yazar Aydın Ayhan, Türk tarihine , Balıkesir Tarihine ve Çanakkale Savaşlarına verdiğiniz emekler için sonsuz teşekkürler. Sağolun, varolun. Yazmak zor iştir. Hele tarihi bilgileri derleyip , yazmak daha da zordur. Zorluklara rağmen yazdığınız her sözcüğün ve her tarihi gerçeğimizin , gençlerimize , okurlarımıza ulaşması umuduyla..
Değerli arkadaşım, Vefa, insanlık onurunun ilk basamağıdır. Bu değere önem veren topluluklar, “MİLLET” OLMA ŞEREFİNE ULAŞIRLAR. Batı toplulukları bunu kısmen becerebilmişler ancak bir tarafları eksik kalmıştır. O sebepten aksak yürürler. Onlar, manevi / insanlık değerleri eksik olanlardır. Kendi içlerinde medeni, dışa karşı, acımasız katillerdir.
Bunlar, binlerce yıldır, zayıf olan insanları, kendi çıkarları için sömürmüşler ve bunun adeta, bilimler kurallarını da, kendilerine kural olarak, ilke edinmişlerdir.
Türk toplumu, büyük Atatürk’ün öğretisi gibi, ZEKİDİR-ÇALIŞKANDIR VE İNSANLIK DEĞERLERİNİ bilen, bir
Millet’tir. O sebepten, kendilerinde bu özellikler bulunmayanlar, çok yazık, TÜRK’ lerden, adeta tiksinirler. Ne yazık ki, TÜRKLÜK yerine koyacakları bir değer de bulamamış, o şekilde şaşkın olarak yaşarlar.
Ben de, çok uzun yıllar yazdığım POLİTİKA GAZETESİNDE, O YILLARDA, “TIBBİYELİ HİKMET’ ‘İN HEYKELİNİN DİKİLMESİNİ, O TARİHLERDEKİ BELEDİYE YÖNETİMİNE, önermiştim. Hiç bir tepki almamıştım. Siz de şimdi, bir başka vatanseverimiz, Balıkesir’li Şehit Ahmet Oğlu NASUH’ un heykelinin dikilmesini istiyorsunuz. Umarım kabul edilir. Değerli, tarihçi dostum Aydın Ayhan’ın öneri ve katkısı ile bu iş başarılır ise, ne mutlu bize. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.