Yargı kararı ile fırtınalar koptu..
Ajanslar gün boyu “son dakika” kodu ile haber geçti..
Ne oluyor da fırtınalar kopuyor?..
Sadece Ayasofya nın “cami” olarak ibadete açılmasını biliyor olmak yeterli referans mıdır?..
Gelin birlikte tarihsel sürece bir bakalım.
Ayasofya..
532-537 yıllarında “Justinanus” tarafından İstanbul’da inşa ettirilmiş Bizans döneminin patrik katedrali..
Kutsal emanetlerin “zengin” bulunduğu bir katedral..
Mesela 15 metrelik gümüş ikonostasis de burada..
Mozaik figürler..
Dünyaca ünlü..
O zaman İstanbul bizim değil..
Ta ki..
Fatih Sultan Mehmet in 1453’de İstanbul’u fethine kadar..
Sonra..
Fatih’in kararı ile Ayasofya;
Cami’ye dönüştürülür.
O zamanda fırtınalar kopar!..
İnanç dünyası ayağa kalkar..
Öyle ya..
532 den 1453’e kadar Hristiyanların ibadet evi..
Dünyanın en büyüğü..
Kolay değil..
İstanbul fethedilse de İstanbul’da farklı inanç kesimleri var..
Hassas bir konu..
Hadi empati yapalım..
Sultanahmet Camiinin kiliseye dönüştürüldüğünü bir an için düşünün..
İslam dünyası ayağa kalkmaz mı?..
Ne fırtınalar kopar kim bilir..
Fatih Sultan Mehmet…
Bir çağı kapatmış yeni bir çağın kapısını açmış..
Ayasofya da önemli..
Herhalde düşündü, taşındı.
Bir karar verdi.
Fethin sembolü olarak;
Tamamen “siyasi bir karar” ile Ayasofya katedralini;Ayasofya Camiine dönüştürdü..
Dikkatinizden kaçmasın..
Bakın adı değişmiyor!..
“Aya” sözcüğünün anlamı “Kutsal Azize”,
“Sofya” ise “bilgelik “ anlamında..
Kutsal bilgelik veya ilahi bilgelik demek..
Katedral(Kilise) yüzyıllar sonra cami oluyor ama isim aynı!..
Bugün de öyle!..
1453’de Fatih;Ayasofya’daki “insan figürlerinin” üzerini ince bir sıva ile kapattırıp tahrip edilmesini önlüyor!..
Bu da tartışılır da..
Tarihçilere bırakalım.
Mozaikler de sıvanın altında kalır.
Ne zamana kadar?..
Atatürk ün Ayasofya nın “Müze” olarak tarihsel/kültürel bir miras olarak yaşatılmasına karar verdiği 1934’e kadar..
Atatürk talimat verir.
Sıvalar temizlenir ve mozaik figürler ortaya çıkar..
Dünyanın en büyük en eski ibadethanesinin “sıva altında kalan” zenginlikleri 1453 den yaklaşık 500 yıl sonra gün yüzüne çıkar!..
İstanbul’da, Anadolu’da o kadar çok kilise, şapel var ki yüzyıllardır ve de tahrip edilmiş olmalarına rağmen hala ayakta..
Ve de turizmin çok önemli bir kaynağı!..
İşte Trabzon’daki “Sümela Manastırı”…
Gözümüz gibi koruyoruz..
Bakanlık milyarlarca liralar harcıyor!..
Hatay ‘da “Medeniyetlerin kesiştiği” hoşgörü bahçesinde Ezan, Hazzan ve Çan sesiyle “İnanç köprüsü” sevgiyle, saygıyla harman oluyor.
Dinler arası diyaloğun taçlanmasına ev sahipliği de yapıyoruz aslında..
İnsanların birbirini yediği bir süreçte Dünya’ya örnek de oluyoruz..
Hoşgörü bu İşte..
532’den 1453’e Kilise..
1453’den 1934’e Cami..
1934’den 2020’ye Müze..
Bugün ise tekrar Cami!..
????
Peki 1934’de neden böyle bir karar alınmış?..
Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi bağlamında “inanç dünyasına” saygı göstermek amacıyla Ayasofya’nın tekrar kiliseye çevrilmesi konusunda o zaman talepler olmuşsa da Atatürk; müze olması konusunda ısrar ederek “ne kilise, ne cami” tartışmalarına “müze” olarak noktayı koymuş zamanında..
Dünya lideri olmak da böyle işte..
Ve 1934’den 2020’ye..
Ayasofya ;86 yıldır Müze..
Bugün ise tekrar Cami…
Peki neden?..
2005’de ilk kez iktidarca gündeme getirildi.
2016’da tekrar, 2018’de bir daha..
Danıştay’dan “red kararları” ile 1934 deki Bakanlar Kurulu kararına hep saygı duyuldu.
Sıradan bir müze değil..
Ayasofya UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde..
Yılda 3,5 milyon ziyaretçisi olan bir Müze..
Hünkar Kasrı denilen bölüm de Müslümanların ibadetine açık zaten..
Engel yok..
Memlekette cami de çok..
Peki bu ısrar neden?..
Erdoğan bile 2019’da bu konu gündeme getirildiğinde “Sultanahmet bomboş duruyor.Biz bu oyuna gelmeyiz” derken aradan geçen bu kısa süreçte ne değişti de bugünkü noktaya geldi?..
Neden?..
Vakıflar senedinde öyle yazıyormuş!..
Gereği yapılmışmış..
Geçiniz!..
Karar tamamen siyasidir.
“Bağımsız Yargımız” da kararını verdi!..
Ayasofya tekrar Cami!..
İslam dünyasına hayırlara vesile olsun.
Buyrun gündem değişti!..
Hadi bakalım..
Her cephede Ayasofya’yı savunalım şimdi..
Mozaikler sıva ile Fatih döneminde kapatılmıştı..
500 yıl sonra Atatürk açtı..
86 yıl açık kaldı..
Yarın perde ile kapatılıyor!..
Sebep : Cami oldu!..
Hiç evelemenin gevelemenin alemi yok!..
Orijinali kilise mi?..
Evet!..
Sonra cami mi?..
Evet!..
Sonra da müze mi?..
Evet!..
Bizim egemenliğimizde mi?..
Evet!..
İtirazı olan var mı?..
Yok!..
O zaman bu gayretkeşlik bir kısım mütedeyyin kesimin isteğini “siyasi manevra” ile yerine getirip , tabanda giderek kaybolan güveni tesis etme çabasının yanı sıra dışarıda düşman cephesine karşı “dik durma” eyleminden başka bir şey değildir.
Bunu fırsat bilenlerin ise Ayasofya önünde toplanıp da “Atatürk’ü koruma” kanununa gönderme yapıp “sıra ona geliyor” anlamında pankart açmaları da “hesaplaşma mesajından” ve radikal dincilerin “isteri nöbetinden” başka bir şey değildir.
Bakın iş nerelere geliyor?..
Bir “siyasi kararın sonuçları” umarım “hoşgörü” sınırlarını zorlamaz!..