Her şeyin ayarı kaçtı..
Toplumun dengesini belli bir noktada tutan değerler vardır bilirsiniz..
Olmazsa olmaz dediğimiz..
Çok önemli!..
Mesela ahlak!..
Mesela saygı!..
Birinci sırada gelir bu değerler..
Toplumda “genel kabul gören” bir takım kurallar da vardır.
İnsanların ortak davranışları sonucu kendiliğinden oluşan kurallar..
Toplumun dengesidir omurgasıdır bunlar..
Bakın bizim jenerasyon…
Şimdi anlatacaklarımın hepsini bir, bir yaşadı..
Çok eski değil..
Milattan önce hiç değil..
Biz dinozor değiliz herhalde..
Şunun şurasında..
Otuz, kırk, elli sene önce..
Esnaf öğleyin dükkanının kapısını kapatmaz, kapı eşiğine sandalyeyi ters çevirip koyar yemeğe giderdi…
Hatırladınız mı?..
Yani “ben yokum kısa süre sonra geleceğim” demekti bu..
Parasını, pulunu, malını her şeyini bırakırdı.
Güveniyordu!..
Çünkü insanlarda 7’den 70’e birbirine saygı ve güven vardı!..
Kimse kimsenin malına göz dikmezdi..
Komşusu komşusunun malına, parasına
göz kulak olurdu.
Mesela..
Ticarette “söz” senetti..
Öyle kağıttır, kefildir, imza mimza yok!..
Mal alırsın açık hesap..
Söz verirsin “Ayın beşinde” dersin..
Sözünü zamanında yerine getirirsin !..
Bir dahaya “yüz’ün” olurdu..
Para alışverişi güvene, dostluğa dayanırdı.
Üç günlük, bir haftalık, onbeş günlük “sıkışıklık giderme” herkesin yaptığı bir yarenlikti.
Birbirini destekleme, iş görme olmazsa olmazdı!..
Dayanışma vardı.
Çoğu esnafın dükkanında “Al yaz; ver yaz” levhaları “unutmayı müstesna” kılan nazik ama anlamlı uyarılardı..
Hem kendine hem de karşı tarafa..
Ne hırsızlık olurdu ne dolandırıcılık…
Çürük yumurta olmaz mı?..
Elbette olurdu.
Olurdu ama yüzde bir ya olur ya olmazdı..
Yapan bir daha zaten yapamaz..
Kredisini kaybeder silinir giderdi.
İlkokul çocuğu öğretmenini ikiyüz metreden görür önünü ilikler esas duruşa geçerdi.
Yalan mı?..
Hep yapmadık mı?..
Annemizin, babamızın öğretmenimize “et’i senin kemiği benim” sözünü hatırlayın!..
Vur, kır, döv anlamında olmayan o meşhur söz değil midir Öğretmeni öğretmen, öğrenciyi öğrenci yapan?..
Ortaokulda, Lise’de hep “saygılı” olmadık mı?..
Hala görünce ellerini öpmüyor muyuz?..
Kısaca hatırlattıklarımın hepsinin temelinde “saygı ve ahlak” gibi değerlerimiz var…
Ne güzel ne anlamlı..
Bir toplumu “toplum” yapan değerler..
Peki..
Bugün bunların hangisi var?..
Şöyle son yıllara bir bakalım mı?..
Hadi bir düşünelim.
Kapını açık bırak da git bakalım..
Bak dönünce n’oluyor?.
Açık hesap mal ver..
Günü gelince gör bakalım halini n’oluyor?.
Söz senete inan ver malı..
Bak bakalım n’oluyor?..
Havada bulut sen onu unut oluyor.
Emanet para ver ..
Bekle ki gelinceye kadar havale geçir..
O da gelirse..
Gelmezse üstüne bir bardak soğuk su!..
Veli, öğretmen, öğrenciye bak..
Arife tarif gerekmiyor!..
Eee..Ne oldu da böyle oldu?…
Bizim “olmazsa olmaz” değerlerimiz “ahlak” ve “saygı”yı toplumdan kim veya kimler çaldı?..
Ayar yapma uğruna “genel kabul gören” ayarların ayarıyla neden oynandı acaba?..
Dindar bir nesil hayalleri için “Kaş yaparken göz mü çıkarıldı?” yoksa..
Gerçekten her şeyin ayarı ve dozu kaçtı!.
Mesela medya..
Kamuoyu oluşturan,topluma mesaj veren güven duyulması, saygı duyulması
gereken bir mecra..
Öyle değil mi?..
Şimdi değil tabi!..
O da bitti.
Adam milyonların gözüne baka baka
ekranda haber sunuyor..
Elinde hesap makinesi .
Yağ fiyatındaki düşme farkını
hesap ediyor hazret!..
Markette 34 lira 50 kuruşmuş..
Talimatla indirim yapılan yerde 33 lira 50 kuruşmuş!..
Bu aradaki farkı bulmak için 34,5 dan 33,5’u makinede bir güzel yazıp çıkarıyor.
Ve farkı söylüyor.
1 lira!..
Sanki milyonları çıkarıyor.
Algı operasyonu İşte bu..
İzleyenler “Aaaa..” diyecek ya..
Memleketin geldiği yere bakın..
Bozuk para gibi olduk!..
Yazıktır, günahtır, ayıptır!..
***
Bu milletin saygı ve ahlak değerleri ile oynamak kimsenin haddine değildir!.
Bitti.
Nokta!..