Şehrin göbeğinde…
Olağanüstü bir alana yayılmış…
Mükemmel bir yaşam alanımız var.
Var da ne kadar değerlendiriyor, kıymetini biliyor ve olması gerektiği gibi yaşatıyoruz?..
Avlu ışıl ışıl, pırıl pırıl olmalı ki kent için gerçekten 12 ay sürecek bir yaşam alanı olsun…
Nereden başlayalım…
Önce yol ve araç trafiği…
Bir kere araç giriş ve çıkışı muamma…
Yoğunluktan iki araç kafa kafaya geldi mi, park eden araçlar da nazara alındığında çık işin içinden çıkabilirsen…
Oysa Kepsut Caddesi’nden girilmez diye tabela var da gören, bilen yok, o cenahtan yolu kapamak, gerekirse kapan koymak zor olmasa gerek…
İkincisi; tamam normal şartlarda güvenlik bulunuyor Avlu’da…
Ama belli bir saatten sonra nasıl motor cennetine dönüyor, motosikletler nasıl cirit adıyor Avlu’da?…
Daha bir gün önce gece 00.30 civarı, ki yaz gecelerinde insan yoğunluğunun o saatlerde epeyce olduğunu nazara alın; ralli pistine dönmüştü Avlu… Onlarca motor… Gürültü… Tehlike…
Bir görevli de yoktu bunu gören veya engelleyen.
Motor girişinin kesinlikle yasaklanması ve denetlenmesi şart.
Aksi halde bu açık sürekli kötüye kullanılır ve şikayetlerin odak noktası olur.
Keza aynı bağlamda vatandaşı rahatsız eden madde bağımlısı görünümünde insanların da Avlu’da bulunuyor olduğuna yönelik şikayetler alıyoruz son zamanlarda.
Bu konuda da dikkatli olunması gerektiğini hatırlatalım.
İkinci etap da bitti, dükkanlar yavaş yavaş doluyor…
Büyük havuzda fıskiyeler de çalışıyor ama ilk etaptaki havuzda da ışıklı ses gösterileriyle belirli periyotlarla ses/ışık/müzik/su gösterisi yapılsa vatandaş akın akın izlemeye gelir, bunun öyle çok örnekleri var ki dış ülkelerde, Büyükşehircilerin bilmemesine imkan yok, bu hususu birkaç kez dile getirdik da yine iletelim…
İkinci etap demişken Avlu’nun en büyük eksikliği yeşil eksikliği.
İlk proje aşamasında ne yazık ki gölge vermeye yönelik bir ağaçlandırma yapılmadı, buna da mutlaka bir formül bulunmalı, sıcağın ortasında Avlu güneşe teslim edilmemeli, ağaç ve yeşil yoğunluğu mutlaka ve mutlaka artırılmalı, ek ağaçlandırma yapılmalı.
Yine ikinci etap yapıldı, birinci etapla bir değerlendirildiğinde yer taşları sanki 10 yıllık, çoğu harap vaziyette ki belli bölümlerinde bu yüzden yenilemeler de yapıldı ama nasıl oluyor da “yeni” bir yaşam alanında böyle bozulmalar olabiliyor, bunun değerlendirmesi de elbet yapılmalı.
Avlu gerçekten Balıkesir’in nefes noktalarından biri.
Pandemi öncesinde müthiş bir kültür sanat (konser-tiyatro) yoğunluğu vardı pandemi ile meydana gelen kesinti sonrası bu etkinlikler yine canlanmaya başladı, pandemi öncesi yoğunluğa özellikle tiyatro kısmının mutlaka ulaşması ve sürekliliği tüm sanatseverler açısından haklı bir beklenti olsa gerek.
Bir eksiklik de sinema.
Avlu’ya ne yapıp edip ulusal bir sinema markasının gelmesi; gerekirse bir sahnenin açık hava sineması olarak değerlendirilmesi nasıl olur?..
Koca şehirde…
Büyükşehir olarak geçen şehr-i Balıkesir’de…
Sadece Esas 10’da sinema olması yadırgatıcı değil mi?..
Ayrıca vatandaş açısından daha da cazip olması adına ve kış aylarında da insan sirkülasyonunun devam etmesi için mutlaka Türkiye çapında faaliyet gösteren marka veya markaların Avlu’ya gelmesi şart. Yoksa kış aylarında ıssız bir tablo çiziyor Avlu.
Son olarak Avlu’yu ziyaret eden vatandaşa sözümüz…
Lütfen oturduğunuz yeri pislemeyin.
Kendini bilmez bazı tipler yüzünden Avlu’nun çimleri ve oturma alanları, pet, poşet vs atığa döndü.
Lütfen sigara izmaritlerinizi yere atmayın.
Lütfen sigara izmaritlerinizi çimlere atmayın.
Lütfen sigara izmaritlerini havuza fırlatmayın.
Lütfen sigara izmaritlerinizi yollara atmayın.
Lüften sigara izmaritinizi çöp kutularına atın.
Bunu yazmak bile zul ama yazmamız gerekiyor işte.
Kentli korumazsa Avlu’yu… Her şeyi idareden beklemek de olmaz ki!
Son olarak yineleyelim; Avlu ne kadar uzun saatler ve günler canlılığını korursa, aileler o kadar çoğalır; motorsikletler ve sair nahoş görüntüler o kadar azalır.
Bunun için de daha aydınlık ve daha güvenli Avlu’da, daha çok aktivitenin olması şart…
Bırakın Avlu yu ağaçlandırmayı, onlar hazır büyümüş koca koca çam ağaçlarını kesiyorlar memleketim Milas Akbelen de. Onlar ormanın yeşilini değil doların yeşilini seviyorlar sayın Kaan.🤔😢😡👎