“Düsturu halasımız (Kurtuluş ilkemiz) olan Misak-ı Milliyi, safai tarihe yazan milletin elidir.” 1923-Atatürk
Vatanı, bağımsızlığı, özgürlüğü ve yaşama hakkı elinden alınmak istenen bir ulusun kurtuluşu için Samsun’a çıkarak bağımsızlık ateşini yakan Mustafa Kemal kısa süre sonra Amasya’ya gelmiş, Milli Mücadele’nin başladığını tüm dünya’ya ilan etmiş, arkasından Erzurum’a gelmişti.
Erzurum’da Milli Mücadele’nin tarihi günlerinden biri yaşanıyordu. Mustafa Kemal’in Anadolu’da başlattığı “Kutsal İsyan” İngilizleri ve Padişah Vahdettin’i rahatsız etmişti.
İngilizleri memnun etmek isteyen Osmanlı Hükümeti, Mustafa Kemal’in yetkilerini aştığı gerekçesiyle derhal İstanbul’a dönmesini ister. 8/9 Temmuz gecesi İstanbul’dan aldığı özel bir telgrafla “Ordu müfettişliği” görevine son verildiğini öğrenen Mustafa Kemal, aynı gece Padişah Vahdettin’e ve Harbiye Nezaretine çektiği telgraflarla askerlik mesleğinden ve bütün askeri görevlerinden istifa ettiğini bildirir ve Sine-i Millete Ferd-i Mücahit olarak döner.
O artık sivil bir önderdir ama üzerine giyecek sivil giysisi yoktur.
Erzurum Valisi Münir (Akkaya) Bey’den ödünç elbise alınır. Bu elbiseyi Sivas Kongresi’nde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıncaya kadar giyer, Türk Milletinin babası ATATÜRK.
Şimdi her kademedeki yöneticilerimizle Mustafa Kemal’in bu”İlk Sivil Giysisi”nin öyküsünü birlikte okuyalım.
Mustafa Kemal’in İlk Sivil Giysisi:
Erzurum Kongresi sırasında, Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten istifasıyla ilgili Mahzar Müfit Kansu’nun bir anısı:
-“Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten ayrılışının ertesi günü, yani 8 Temmuz 1919 sabahı artık Mustafa Kemal Paşa bizden, yani halktan biriydi ve sivil giyinecekti. Bütün ömrü askerlikte geçen Paşa’nın sivil elbisesi yoktu. Hemen yeni bir elbise bulmak olanaksızdı. Sabahleyin:
-‘Elbiseyi ne yapacağız Mahzar?’ Der demez:
-‘Kolay Paşam’ dedim. Aklıma valiye gitmek geldi.
-‘Paşa için sizin elbiselerinizden birini istiyorum.’ Münir (Akkaya) Bey bir hayli sıkıldı:
-‘Evet, ama Paşa Hazretlerine yaraşır, temiz bir elbise bende de yok’ dedi. Haksız değildi. Savaş içinde ve savaş sonrası kimsede el dokunulmadık elbise kalmamıştı. Bununla beraber hemen akıl etti:
-‘Benim ya bir ya iki defa giydiğim bir jaketayım var, Paşa’ya onu vereyim.’
-‘Gayet iyi’ diyerek hemen jaketayı aldım, bende de temiz bir fes vardı. Gömlek, yaka, kravat da uydurmuştum. Paşa’nın ilk sivil kıyafetini böylelikle temin etmiş olduk.
Paşa’nın birkaç ay kullanmış olduğu o fesi, hala, o günlerin anılarını tazeleyerek, özenle saklarım.” (1)
Bu elbiseyi Sivas Kongresi’nde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıncaya kadar da giyer, Türk Milletinin babası ATATÜRK.
Bu ve bunun gibi nice hüzün, gözyaşı ve acılar vardır İstiklal Harbinde ve Cumhuriyetimizin kuruluşunda.
Anıtkabir Misak-ı Milli Kulesi’nde yaşananları özetleyen; “Düsturu halasımız (Kurtuluş ilkemiz) olan Misak-ı Milliyi, safai tarihe yazan milletin elidir.” Sözü okuyunca insanın tüyleri ürperiyor.
Ne yazık ki günümüzde nice zorluklarla kurulan kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyetimize, kurumlarına ve kurucularına yapılan vefasızlıklar ödüllendirilme kriteri oldu.Atatürk’e hakaret eden makam atlıyor!.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait “Mustafa Necati Kültür Evi“nin isminin, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı, Nuri Pakdil’in adı verilerek “Nuri Pakdil Edebiyat Müzesi Kütüphanesi”!!! olarak değiştirilmesine ne demeli.?!!
Şu asla unutulmamalı ki, Cumhuriyetimiz zannolunduğu gibi zayıf ta değildir, bedava da kazanılmış değildir. Misak-ı Milliyi, safai tarihe yazan milletin eli o nu korumaya ve yaşatmaya muktedirdir.
Sevgili Atatürk’üm bugün babalar günü. Bugün size bir hediye sunmayı çok isterdim, örneğin “Bir Takım Elbise” çok ta şık olurdu. Biliyorum bu imkansız.
Size; Türkiye Cumhuriyetini mesut, muvaffak ve muzaffer olarak ilelebet yaşatacağımızın sözünü vererek babalar gününüzü kutlarım.
____________
- Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu, 4. Baskı, 1997 ISBN: 975-16-0906-2, Sayfa:41
Ayhan Öztürk