Bugün 7 Şubat..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ‘ün
6 Şubat’ta “ilk kez” Balıkesir’e gelip de
“ilk geceyi” geçirdiğinin ertesi günü..
Ama biz bugün “yasaklıyız” ATA’m..
Neler geldi başımıza bir bilseniz..
Sizi “anmak” için yazıyorum bunları evden..
Bir yıl önce yazdığım yazıda..
Kurtarıcımızın Balıkesir ziyaretleri sırasında “anılardan” bir demet yaparak ileride bir vesile ile başka anılarından da bahsedeceğimi yazmıştım.
İşte o gün bugün…
Yine kaynağım rahmetli değerli babam…
İyi ki yazdı bu anıları kitabında..
Gazeteci M.Reşit Kıpçak’ın yazdığı Atatürk’ün Balıkesir’e gelişlerini anlatan “Merhaba Balıkesir” isimli kitabı tabii ki..
Bir yıl önce yazdığım “O” yazıyı Face’den isteyenler bulabilir ;
bugün yazdıklarımla birleştirip zaman tünelindeki yolculuğunuzu uzatabilirsiniz..
Hadi gelin Atamızı Balıkesir ziyaretindeki anılarıyla bir kez daha karşılayalım..
Atatürk Balıkesir’e geldiğinde diktiği şapkaları ile bilinen Esmen kolonyalarının kurucusu Kadri Albayrak anlatıyor..
“İran Şahı Pehlevi Vali konağında ağırlanıyordu. Esat Adil beyde Halkevi başkanı, bizlerde Halkevi gençleri olarak orada bulunuyorduk.Vali konağı bugünkü Orman işletmesinin olduğu bina..
Balkonda Gazi , İsmet Paşa ve Şah Pehlevi oturuyorlar…O esnada Edremit’ten gelen Muzaffer Paşa fırkası resmî geçitte bulunuyor…Geçit yapılırken Gazi hazretleri zamanın Valisi Salim Gündoğan’a dönerek “şu karşıdaki yeşil yer nedir?..” diye sorar..
Vali de “kabristan efendim” der..Onun üzerine istişarelerde bulunulur..Ve Atatürk “İlyaslar mezarlığının park yapılmasını” ister…
Bu istek üzerine Balıkesir Müftülüğü bir fetva çıkararak “Kimin mezarı varsa yakınları tarafından bir ay içinde yeni mezarlığa (şimdiki şehitlik) alınmasını” duyurur..
Çalışmalar başlar..İzmir Valisinden bir mimar talep edilir.Kelle Ferit isimli mimar parkı projelendirir ve Atatürk Parkı vücuda gelir.”
Evet o Park bugünde hala yerindedir..
Yerindedir ama..
Eski o güzelim halinden eser yoktur!..
Bu notu da böyle tarihe düşelim!..
Gelelim Türkdili Gazetesinin sahibi Cevdet Demiray’ın “Balo” anısına..
Bu da çok önemli..
1926 yılının 13 Haziran’ında Gazi Paşa, üçüncü kez Balıkesir’e gelir..
Bandırma üzerinden trenle gece 21.17 de ancak Balıkesir’e ulaşabilmiştir…
Muhteşem bir karşılamadan sonra “Emiroğlu konağında” misafir edilir..Ertesi günü de İzmir’e hareketi planlanmışken Belediye Başkanı Hayrettin Karan “Paşam sizi bırakmayız..Bir gün bir gece daha misafirimiz olmanızı lütfen kabul buyrunuz.” dese de Paşa ;programını bozmak niyetinde değildir.
H.Karan bu kez “Sizin onurunuza Balo düzenledik” der..
Bunun üzerine Atatürk yerinden doğrulur ve şaşkınlık ifadesi ile “Ne Balo mu?..Burada mı?..” diye sorar..
Çünkü o yıllarda Balo tertip etmek..
Aile toplantıları bile nadiren yapılıyor hatta yadırganıyor ilken..
Balıkesir’de Balo..
Hemen daveti kabul eder..
Bu çağdaş daveti reddedemez..
Balo kusursuz yapılır.Kentin ileri gelenleri,askeri ve sivil erkan..
Eşleriyle oradadır.. 95 yıl öncesinin en şık ve çağdaş kıyafetleriyle misafirimize saygıda kusur edilmeden hem de..
Balo dört dörtlük yapılmıştır.
Gazi odasında dinlenmeye çekilmiştir.
Gece yarısı gelen bir telgraf şifresi ise “Balıkesir’de kalmasının” Gazi nin hayatının kurtulmasına vesile olduğunun göstergesidir.
15 Haziran ..İzmir suikastinin düzenlendiği gündür!..Suikast timi yakalanmış ve Gazi’nin suikaste uğraması önlenmiştir.”
Bir resepsiyonun önemi adeta kader çizgisi haline gelmiştir.
95 yıl önce Balıkesir’de Balo..
Vay ki vay..
Bugün ise..
Tarife ne hacet?..
Ne balo, ne eğlence kültürü,
ne bir sosyalleşme..
Varsa yoksa süratli bir yozlaşma!..
Neyse…
Üçüncü anıyı da yazıp bitireyim.
Biraz uzun oldu ama..
O’nu anmak ve anlamak için değer..
Dr. Cemalettin Atamer’den naklen..
Yine bir Balıkesir’e ziyaret.. Yer Kolordu karargahı..Mahfel salonunda siyah zemin üzerinde altın varakla yazılmış bir yazı…
“Fedeke ebi ve ümmi ya Resulullah “
Meali “Anam babam Resulullah’a feda olsun” demek..
Atatürk; Mehmet Şah’a dönerek “Ne güzel değil mi?..” der. Şah hemen “ evet” cevabını verir.
Gazi “Ama ben böyle demezdim.
“Fedeke nefsi Ya Resulullah “ derdim.
Yani “Sana canım feda olsun Ya Resulullah “..
Mehmet Şah sessiz kalır.Bir cevap vermez.
Atatürk bunun farkındadır.
Mehmet Şah’a döner..
Der’ki “Aferin!..Maksadımı anlamadığın için menfi lakırdımı tasdik etmedin.Bu senin riya ve tabasbusdan (ikiyüzlülük ve yaltaklanma) muarra olduğunu gösterir.Onun için seni seviyorum.”
Bu da bugünkülere “kapak” olsun mu?..
Olsun, olsun!..
Evettt…Yasaklı günümüzde bir yıl önce söz verdiğim gibi vesile ile ATA mızı anılarla andık işte..
Anıları yaşayıp aktaran değerli büyüklerimize Allah dan rahmet diliyorum..
Nur içinde yatsınlar..
Hoşçakalın…